Daimi Mutluluk, Mutsuzluk mudur?

Halil Cibran demiş ki : "Üzgün olduğunuzda, tekrar kalbinize dönün.Göreceksiniz ki, daha önce sevinciniz olan bir şey için ağlıyorsunuz."

Mutluluk Nedir?

Mutluluk sözlük anlamı olarak; bütün özlemlere, bütün isteklere eksiksiz bir biçimde ve sürekli olarak erişilmekten duyulan kıvanç durumu, bir istek ya da özlem, yerine geldiğinde duyumsanan sevinç olarak tanımlanır. Literatür de bu şekilde tanımlanmakta. Peki kendi dünyamızı düşündüğümüzde mutluluk nedir gerçekten? Eminim ki herkesin bu soruya verebileceği farklı cevabı vardır. Dışarda arkadaşlarımla içtiğim bir kahve, yediğim dondurma ,ettiğim sohbet gibi şeyler mutluluktur benim için. Veyahut sorunsuz iş hayatı, yüklü bir maaş, sağlıklı bir beden, bahçeli bir ev... diye uzayıp giden cevaplar verilebilir. Peki tüm bu arzulara, amaçlara erişmek sahiden mutlu ediyor mu? Hayatımız boyunca peşinden koştuğumuz mutluluğumuzun daimi olmasını istemek mantıklı bir istek mi yoksa kaçış mı? Kaçtığımız üzüntü , acı , keder yani mutluluk, sevinç gibi kavramların zıttı durumlar bizi mutluluktan alıkoyan şey mi?

Halil Cibran demiş ki : "Üzgün olduğunuzda, tekrar kalbinize dönün.Göreceksiniz ki, daha önce sevinciniz olan bir şey için ağlıyorsunuz." Burada ki durumun tersi olarak mutlu olduğumuzda da daha önce yoksunluğunu , özlemini ve acısını çektiğimiz bir durumdan dolayı mutlu oluyoruz aslında. Biraz düşününce kendi hayatımızdan bu duruma örnekler bulabilmemiz çok olası. Demek ki mutlu olmak ; olumsuz duygulardan kaçıp sürekli olumlu duygulara tutunmak değil. Daimi olarak gülümseyen birini düşünelim. Uzunca süredir ağlamamış ,acıdan burun direği sızlamamış ve kalbinde ki acı göz yaşı yoluyla dışarı akmamış biri... Nasıl bilebilir ki gülümsemenin anlamını içinden gelerek kahkaha atmanın , sevinci, huzuru iliklerine kadar hissederek gülümsemenin tadına varabilir mi sahiden? Hiç sanmıyorum. Mutlu olmak için peşinden koştuğumuz bir gayenin gerçek olduktan sonra koşarkenki o hevesin heyecanın nasılda kısa sürede yok olduğuna hepimiz şahit oluruz. Sonra tekrar bir şeyi hedef ederiz ve yine aynı şey olur ve tekrar...Derken ömür biter. Tüm bunları göz önüne aldığımızda mutluluğumuza zarar vereceğini düşündüğümüz ve kaçtığımız olumsuz durumlar aslında mutluluğun hazzını, değerini ve o çerçeveyi belirleyen bizi asıl mutluluğa ulaştıran basamaklardır. Daimi olarak mutluluk yoktur asıl mutsuzluk daimi olarak mutlu olmaktır. Çünkü bu istek yorar ve olumlu duyguların bizi sevindirren durumların olayların gerçekliğini , hazzını anlamaktan alıkoyar.Mutluluk; ona koşarken de yolun güzelliğinin farkında olmak sadece hedefe değilde o yoldaki taşlara, çiçeklere ; yağmura, güneşe odaklanarak , anı yaşayarak gerek üzülerek ardından sevinerek yaşamaktır mutluluk.

Hicran Vuslat Şenelin Gurur dağı kitabından bir alıntı durumu çok güzel özetliyor;

Ne demiş Mevlâna? 'Şu dünyada her şey zıddı ile kaimdir. Dünya bir denge üzerine kurulu ve her şey zıddıyla orantılı bir denge içinde, ama onu bile orantısız hale getiren biziz. İçinde küçük bir noktadan ibaret olduğumuz evren bile zıtlık dengesi üzerine kurulu. Bir yandan genişlerken, diğer yandan yerçekimi kuvveti sayesinde yaşıyoruz. Sevgi, nefret, iyilik, kötülük, güzel, çirkin hepsi birbirinin zıddı ve biri sayesinde diğerinin varlığından haberdarız. Hangisini beslersek onun karşılığını fazlasıyla alırız. Sevginin yokluğu nefreti doğurur. İyiliğin yokluğu, kötülüğün başlangıcıdır. Yani olay biz insanlarda bitiyor aslında. Benlik tuzağı çok çetrefilli ve zor! Ne kaybediyorsak benlikten kaybediyoruz.'