Deep Purple 2024 Konseri
80'li yılların rock starlarıyla unutulmaz bir gece...
Aylardan Haziran. Vakit öğleni geçip akşamı bulmak üzere. Haziran sonu sıcağı Küçükçiftlik Park'ın girişinin yanındaki küçücük çimenlik alanda bekleyen müzikseverleri yakıp geçiyor. Kimi kaldırıma oturmuş kitap okuyor, kimi ise arkadaşlarıyla Deep Purple dinleyip tavuk pilavın yanına aldığı ayranı yudumluyor. Herkes heyecanlı ve bir o kadar da metin bir bekleyiş içerisinde. E kapılar 6'da açılacak ama konser kim bilir kaçta başlayacak? Genç, orta yaş, yaşlı demeden Türkiye'nin her yerinden konser için gelmiş büyük bir kalabalık beklediği sıranın ardından konser alanına giriyor ve bir bekleyiş daha başlıyor. Bu bekleyişte zamansız rock'cılarımıza pek çok yiyecek-içecek standı yarenlik edecek. Çeşitli bira, ıslak hamburger, patlamış mısır, tobacco, sosisli, kokoreç standları kurulmuş, alıcılarını bekliyor.
Sırada önlerde bekleyip ilk girenlerden olduğumuz için alanda az olan kalabalık giderek büyüyor. Öyle ki patatesimizin ketçabını sırt sırta verdiğimiz arkadaşın ketçabından banacak kadar yakınlaşıyoruz :)
Rcok konserlerinin iyi yanı, azınlıkta olan bu kesimin birbirlerini tanıyıp gittikleri konserde tanıyıp "Kanka sen Megadeth konserinde yok muydun ya? gibi tiratlarda bulunabilmeleridir. Konsere yalnız gitseniz de içinizin ısındığı birinin yanına oturup sanatçı/grup hakkında biraz sohbet edin. Çekinmeyin. Sonrasında o kişi ileride çocuklarınıza göstereceğiniz fotoğraflarınızı çekecektir. Bir günde hem mükemmel bir konser izleyip hem beklenmedik bir arkadaşlık kurabilirsiniz.
Veee DEEP PURPLE! Saat 10 suları. Müzikseverler kısmen sarhoş, nemden içleri geçmiş. Ama hemen kendini koyuverir mi Anadolulu rockcı! Anadolu rockcı demiyorum. Anadolulu rockcı diyorum, dikkatinizi çekerim. Gerçi Cem Karaca'yla, Moğollarla, Erkin Koray ile bütünleşmeyen Anadolulu rockcı da olmaz ama neyse...
Gruptan önce müzikseverleri eğlendirmek için DJ çıkmış, Guns N Roses, Queen, AC/DC, Metallica ile coşuyoruz. Herkes şarkı sözlerini ezbere biliyor. Konser alanı mor, mavi, yeşil ışıklarla boyanıyor, en çok da derin bir morla.
Deep Purple sahneye çıkıyor ve kalabalık ıslık sesleriyle, çığlıklarla gruba sevgilerini gönderiyor. Dopdolu bir konser veriyor 1965'ten bu yana Rock dünyasına başarısıyla pabucunu ters giydiren efsanevi İngiliz grup. 80 yaşında bu adamlar. 80 YAHU! Vokalist Ian Gillian'ın arada temizlediği boğazıyla ve müthiş sesiyle seslendirdiği şarkıları klavyede Don Airey illüstrasyonlarıyla başka bir boyuta taşıyor, Rainbow'un da basçılığını yapan Roger Glover , rock müziğin baterideki dehası Ian Paice ve adaşı efsanevi gitarist Ian Gillian ile tamamlıyor. Yaşlarına 80 dememe bakmayın. Bu yaşta bile taşı sıksa suyunu çıkartacak bir yetenekle sergiledikleri performans unutulmazdı..
Konserde çektiğim bir illüstrasyon anını sizinle paylaşmak istedim. Konserde beni en büyüleyen anlar Don Airey'nin illüstrasyonlarla zenginleştirilmiş solo performanslarıydı. Tarif edilemez bir hayranlıkla izledim Don Airey'yi. Klaveye bütün heybetiyle oturup deli fişek bir edayla verdiği performanslar gerçekten muhteşemdi. Klavyede parmakları hiperaktif bir sevinçle gezinirken ekranda gösterilen illüstrasyonlar, saf, hayat dolu rock müziği... Renklerin içinden elinde arpıyla cennetten çıkıp gelmiş gibiydi Don. O ışıklar, renkli, hipnotize edici illüstrasyonlar ve müzikle oluşan armoniye şahit olduysanız ne demek istediğimi anlatmam bile gerek yoktu aslında, dostlar.
Konserin sonlarına doğru Deep Purple'ın bizlere olan kıyağı bizi oldukça şaşırttı ve anın heyecanıyla deliler gibi sevinmemize neden oldu. Don Airey solo performansında bir anda Türk Marşı çalmaya başlamış, oradan da İstiklal Marşı'na bağlamıştı. Ortaokulda Pazartesi günleri derse girmeden önce bahçede İstiklal Marşı okumamızın alışkanlığı ve mahcubiyetiyle bir an pozisyon alıp almamakta kararsız kaldık tabii ama Don da bize vicdanımızı rahatlatarak İstiklal Marşı'nı tümüyle çalmadı zaten. Ardından gitarıyla Küçükçiftlik Park'ına ve Beşiktaş Belediyesi'ne gitarıyla bir müzik ziyafeti çektiren Simon Mcbride, riffleriyle gitarda henüz birkaç yıllık tecrübesi olan metalci hayranlarını ben dahil derin bir kıskançlığa ve hayranlığa boğdu. Espri yapıyorum tabii. Simon Mcbride gibi bir gitar ustası kim... Ben kim...
Bu dostluk ve müzik dolu geceden hatıra birkaç şarkı mısrası paylaşacağım sizinle:
"The sky is red, I don't understand
Past midnight I still see the land
People are sayin' the woman is damned
She makes you burn with a wave of her hand
Warning came, no one cared
Earth was shakin, we stood and stared
When it came no one was spared
Still I hear "Burn!"
Burn, Deep Purple, Burn/1974