Demircinin Ateşiyle Doğan Millet: Türklerin Yeniden Dirilişi

Bir demircinin kıvılcımıyla başlayan dirilişin öyküsü.


Ergenekon Destanı Köktürkler zamanını kapsayan çok büyük ve köklü bir detsan olarak bilinir. Asya'nın geniş bozkırlarında yıllar öncesine ait bir sırdır aslında. Hakkında çeşitli rivayetler bulunmaktadır ama en bilineni bir Türk boyunun saldırıya uğramasıdır.


Göktürk Devleti

Eskiden bu Türk boyunun düşmanları onlara haince saldırmışlar onları neredeyse tarihten silme noktasına getirdiler. Fakat düşman saldırısından kurtulan ve canını kurtarmaya çalışan az sayıdaki Türkler hiç kimsenin bilmediği devasa dağlarla çevrili bir vadi bulurlar. Bu vadiye dağ kemeri anlamına gelen Ergene ile dik anlamı na gelen Kon kelimesini kullanmaya başlarlar.

Türkler çeşitli meyveler, ağaçlar ve çiçeklerle çok uzun yıllar burada yaşamını sürdürür. Bununla beraber artık oradaki halk yetişmiş ve çoğalmış durumdadır. Ve artık Ergenekon Vadi'si onlara dar gelmeye başladı. Tek çareleri evi bildikleri bu vadiden çıkıp yeni yaşam alanı aramaktı. Fakat bu vadinin etrafı büyük dağlarla çevriliydi. En büyük sorunlardan biri ise yüksek dağlarla çevrilen bu vadiden nasıl çıkılması gerektiğidir. Halkın arasından bir demirci tam da bu anda herkesin imdadına yetişir. Demirci yaptığı araştırmadan sonra dağların içinde demir madeninin parçalarından keşfetmiştir. Büyük bir ateşle dağları eriterek oradan çıkmayı başardılar ve gidip atalarının intikamını aldılar. Böylece Ergenekon Destanı sadece bir efsane olarak kalmadı, aynı zamanda gerek destandaki cesaretleriyle gerek se de karakterleriyle tarihe bir iz bırakmışlardır.


Ergenekon Türkleri

Bu yüzdendir ki Türk geleneklerinde Nevruz Bayramı bu olayla ilişkilendrilirve her yıl bahar ayında kutlanır çünkü Nevruz Bayramı hem baharın habercisi hem de yeniden doğuşun simgesi olmuştur.