Dijital Teknoloji Sürdürülebilir Mutsuzluk Bırakıyor

Teknolojinin getirdiği ekolojik mutsuzluk.

Yeni çalışmalar gösteriyor ki gelişen ve değişen teknoloji ile gençlerin duygusal değişimleri olumsuz yönde ilerlemektedir.

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerine göre, "kalıcı üzüntü veya umutsuzluk duyguları" bildiren Amerikan lise öğrencilerinin sayısı yükseldi. Harvard'ın İnsan Gelişim Programı'ndan genç yetişkinlerin yaşamlarının yaşlı insan gruplarına kıyasla çarpıcı bir şekilde azaldığı yönünde ki bir rapor hazırlandı.

Mevcut tahminler, 8 ila 12 yaş arası çocukların ekranlarda günde 51⁄52 saat harcadığını, 13 ila 18 yaş arası gençlerin ise günde yaklaşık dokuz saatini ekran başında geçirdiğini göstermektedir. Ebeveynler gösterilen sonuçlar yönergesi ile çocuklarının bu kadar çok medya kullanmasının zararlı olabileceğinden endişe duymaktadırlar.

Yakın tarihler içinde sürdürülen bir Wheatley Enstitüsü çalışması, ergenlerin %60'ından fazlasının sosyal medyada çok fazla zaman geçirdiklerini düşündüklerini ve yarısının hayatlarına verdiği zarardan endişe duyduklarını buldu.

Jean Twenge, beş yıl önce The Atlantic'te yayınlanan "Akıllı Telefon Bir Nesli Yok Etti mi?" başlıklı makalesinde, artan ergen depresyonu ve kaygısının dijital medya tüketimindeki artışla doğrudan bağlantılı olduğu sonucuna vardığında kültürel bir tartışmaya değindi. O zamandan beri, yüzlerce araştırma çalışması medya kullanımı ile zihinsel sağlık sorunları arasında ki bağlantıyı araştırdı.

Ancak Aile Çalışmaları Enstitüsü ve Wheatley Enstitüsü'nün yeni bir raporuna göre, 1.600 ABD'li 11 ila 18 yaş arası bireylerle yapılan bu ulusal anket,  aile bireyleri üvey olan gençlerin evli biyolojik ebeveynleri ile yaşayanlardan günde yaklaşık iki saat daha fazla harcadıklarını ortaya koydu. Bu sonuçlara göre en çok üvey aile ortamı içinde yaşayan gençler dijital medyada vakit geçirdi.

Bunun bir kısmı, sağlam ailelerin, yatak odalarında veya aile yemeklerinde cihazlara izin vermemek de dahil olmak üzere teknoloji kullanımı konusunda daha fazla kurala sahip olmalarıdır. Ayrıca, oyun oynamak, açık havada olmak veya dijital dikkat dağıtıcı olmadan akşam yemeği yemek gibi aile aktiviteleri yapma olasılıkları daha yüksekti. Evli iki biyolojik ebeveyni olan ailelerin, gençleri dijital medya kullanımıyla ilişkili olumsuz etkilerden koruduğu görülen yanıt ve dikkati sağlamak için gereken kaynaklara sahip olma olasılığı daha yüksek olabilir.

Açık olmak gerekirse, birçok bekar ebeveyn kahramanca her şeyi yapıyor, kurallar yaratıyor ve sürdürürken aynı zamanda bağlantıyı güçlendiren aile faaliyetlerini de mümkün kılıyor. Ancak bunu genellikle daha az kaynakla yapıyorlar - duygusal ve zaman açısından - ve teknoloji kullanımıyla ilgili kuralların tutarlı bir şekilde uygulanması için daha az desteğe sahip olabiliyorlar. Üvey aileler, gençlerin teknoloji kullanımı konusunda net ve tutarlı sınırlar koyma konusunda daha az otorite sahibi olmanın karmaşıklığını yaşayabilirler.