Dilin Üretici Yönü ve Edimsel Sınırlılıklar
Dilin yaratıcı yönüne ve ortaya çıkan edimsel sınırlara dair...
İnsan dilini hayvan dilinden ayıran en büyük özelliğin dilin "üretici" yönü olduğunu biliyoruz. Konuşma dilinde insanlar belirli kurallar içerisinde dilsel üretimler gerçekleştirebilirken hayvanlar âleminde bu durum namümkündür. Çünkü dilbilgisel kurallardan ve dilin üretim yapma yönünden bihaber olan canlılar için edinilen ses neyse odur ve ancak bir üretim, sesin taklidiyle gerçekleştirilebilir.
Dilin bu üretici yönünü oluşturan en önemli kısımlardan biri de "döngüselliktir (recursive)." Döngüsellik ise dildeki dilbilgisel kuralların tekrar tekrar kullanılabilmesidir. Örneğin "They think that he suspects that his mother said that..." tümcesinde dilbilgisel kurallar yinelenerek kullanılmış ve tümce, eklenen öğelerle yeni bir yapı oluşturmaya başlamıştır. Fakat bu iç tümceler veya bir sözcük grubuna eklenen öğeler konusunda bir sınırlılık bulunmaktadır.
EDİMSEL SINIRLILIKLAR
Her ne kadar dilin zihindeki varlığı olan edinç kavramı bize iç içe eklenen tümcelerle veya öbeklerle yapı kurabilme olanağı tanısa da bu üretimde kimi sınırlar ve kurallar bulunmaktadır. Zihinsel dil varlığı olan edincin somut olarak işleme döküldüğü yansıması olan edim, burada devreye giriyor.
Bir sözcük grubuna zihnimizde onlarca sıfat ekleyebiliriz fakat bilincin işlemlemesi esnasında veya ortaya çıkabilecek olan somut üretimde kısıtlılıklarla karşılaşılacaktır. Yani edinç; bir yapıya dilin üretici yönünü oluşturan döngüsellik aracılığıyla yinelenecek öbeklerin sonsuz düzlemde varlığını sunsa da edim, bu üretimin dünya içindeki varlığına sınırlar getirerek bir çerçeve misali bu yeni yapıyı çevreler.