Dingin Yaşam Öğütleri: Stoacılık

Mutlu ve dingin yaşamın Stoacı felsefe pratikleri

M.Ö 3. yüzyılda Atina'da doğan bir felsefe ekolü olan Stoacılık, alışılagelmiş felsefe ekollerinin aksine pratiklere ve öğütlere dayanır. Günümüz Bilişsel Davranışcı Terapi ekölüne de ilham olduğu, Stoacılık öğütleriyle BDT tekniklerinin benzerliğinde açıkça gözlemlenir. Üstelik, dönemindeki felsefe okullarının aksine kadın öğrencileri de kabul etmiştir. Mutlu ve dingin bir yaşamı hedefleyen Stoacılık, Kinik felsefesinden ilham almasına rağmen ıstıraplı ve zorlayıcı bir yaşam tarzını öğütlemez. Fakat, elbette, Kinik köklerinden tamamen sıyrılmayarak modern dünyada zorlayıcı sayılabilecek birtakım pratikleri olacaktır. Stoacı yazar William B. Irvin'in Güzel Yaşam Kılavuzu kitabından derlediğim bu pratiklerle dingin bir yaşamın Stoacı haritasında bir gezintiye çıkalım.

1) En Kötü Ne Olabilir?

Olabilecek en kötü ihtimali düşünüp kaygımızı körüklemek sıklıkla yaptığımız bir ''hatalı davranış'' olsa da, Stoacılık bu pratiği 2 amaca dayandırarak işlevselleştiriyor: Var olanın hazzını yaşayabilmek ve felakete hazırlanmak.

Ertesi gün iş görüşmesi olan biri dinginlikten tamamıyla uzaklaşarak uçuşan kaygı küllerinin ortasında kalacaktır. Oysa ertesi gün yaşanabilecek olan tüm ihtimalleri düşünmek kişiye hem farklı perspektifler sunacak hem de felakete duyarsızlaştıracaktır.

Var olanın hazzını yaşayabilmek için acı verici ihtimalleri düşlemek her ne kadar ironik gelse de -melankoliye kapılmadan- var olanın yitirildiğini düşünmeye de Stoacılar tarafından salık veriliyor. Örneğin William B. Irvin, dönüş yolundayken eve vardığında eşinin orada olmadığını düşündüğünü ancak eve gerçekten varıp karısının varlığını görmenin şükranını yaşadığından bahsediyor.

Elimizdekileri kaybettiğimizde onlardan geriye yalnızca anılar kaldığına göre, hala onlara sahipken hazzımızı sonuna kadar yaşadığımız tesellisi, bu ironik pratiği haklı kılıyor.

2) Kontrol Edilebilen ve Edilemeyeni Bilme

Daha önce hiç gezegenleri yerinden oynatacağınıza büyük bir içtenlikle inanıp yapamadığınız için acı çektiğinizi hatırlıyor musunuz? Veya ellerinizi kullanarak bir deniz yaratmaya çalıştığınızı? Bazı gündelik telaşlar da işte bu kontrol edilmesi imkansız arzular gibidir. Bu yüzden Kontrol İkilemi'nden bahseder. Kontrol İkilemi'ne göre üzerinde tamamen kontrol sahibi olduklarımız, kısmen kontrol sahibi olduklarımız ve hiç kontrol edemediğimiz şeyler vardır.

Tamamen kontrol sahibi olduklarımız arzularımız ve hedeflerimizdir. Dış dünyayı kontrol etme şansımız çok düşükken neyi arzuladığımızı kontrol etmek tamamen bizim elimizdedir. Bir labirent gibi olan bu düşünce tarzına göre, kontrol edilmesi imkansız olanı arzulamamak tamamıyla bizim kontrolümüzdedir.

Kısmen kontrol sahibi olduklarımızda elimizden gelenin en iyisini yapıp sonucuna tasalanmamak öğütlenir. Örneğin, bir spor müsabakasında kendi limitlerimizin en iyisine ulaşmak bizim kontrolümüzdeyken diğer yarışmacıların performansını kontrol edemeyiz. Bu yüzden sonuç kısmen elimizdedir.

Hiç kontrol edemediğimiz şeyler ise başta verdiğim örnekler gibi dünya ve gezegenlerin düzenine bir müdahelede bulunmaktır. Daha gündelik ve insani bir örnek vermek gerekirse: Dünya barışını sağlayamayan birinin kaygılanması.

3) Geçmişi Geçmişte, Şimdiyi Şimdide Yaşamak

Kontrol edilemeyenin bir başka uzantısıdır geçmiş. Bir çeşit ''kadercilik'' davranışı olsa da Stoacılar geçmişe dair kadercilik ile geleceğe yönelik olanın ayrılması gerektiğini söyler. Geçmiş, bütün nostalji-severliğimize rağmen bir daha yaşanmayacak ve değiştirilemeyecek kadar uzaktadır. Gelecek ise kısmen kontrolümüzdedir. Oysa Marcus Aurelius'a göre yalnızca ''şu anda yaşanana'' sahibizdir. Geçmişe takılıp kederlenmek dinginliği hiçbir faydası olmadan yok edecektir. Onu, tıpkı bir kaderci gibi, olduğu şekilde kabul edip bir Stoacı gibi de şimdiki davranışlarımıza uyarlamak dinginiği getirecektir.

4) Kinizmden Kalan: Hazdan Sıyrılmak

Stoacılığın, modern dünyada zorlayabilecek pratiklerinin olduğundan bahsederken, ''mazoşistçe'' sayılabilecek bu uygulamayı vurgulamak gerekiyor. Ama korkulanın aksine Stoacılar, Kinikler gibi yaşamı sefalet ve ıstırap içinde yaşamayı öğütlemiyor. Yalnızca, tıpkı ''En Kötü Ne Olabilir'' başlığındaki gibi, bizi felaketlere hazırlamayı ve var olanın değerini bilmeyi hedefliyor. Fakat düşüncenin ötesinde, davranışsal düzeyde ve konfor alanından uzaklaştıran bir teknik olması sebebiyle oldukça zorlayıcı. Antik dönemdeki Stoacılar bunu deneyimlemek için zaman zaman evlerinden uzaklaşıp konforsuz alanlarda kalmıştır. Günümüzde bunu gerçekleştirmek birçok kişi için imkansız olacağından, kişi günlük hayatının konforunu düşürebilecek denemeler yapabilir. Sürekli taşıt kullanmak yerine zaman zaman yürümek, telefonsuz geçirilen birkaç gün, haz duyulan yemeklerden uzaklaşmak hatta cinsel birlikteliğe ara vermek denenebilir.

5) Bugün Ne Kadar Dingindim?

Yazar Irvin'in meditasyon olarak adlandırdığı bu teknik, gevşemeyi hedefleyen meditasyonun aksine, gün içindeki davranışlarınızı Stoacı süzgecinden geçirerek incelemenizi sağlayan, uyku öncesi bir aktivite. Uyumadan önce gözünüzü kapatın ve günün karmaşası içinde dinginliğinizi korumak için neler yaptığınızı hayal edin. Ulaşması güç bir arzudan vaz mı geçtiniz, geçmişte yaşanan incitici bir olaya kederlenmemeyi mi tercih ettiniz, eve varınca sevdiğiniz kişinin olmaması ihtimalini düşünüp ona kavuşunca hazzı dibine kadar mı yaşadınız?

Stoacılığın bu 5 temel tekniğini ilgi çekici bulduysanız:

  • Seneca- Mutlu Yaşam Üzerine
  • Epiktetos- El Kitabı
  • Marcus Aurelius- Kendime Düşünceler

eserlerini okuma listenize ekleyebilirsiniz.

Dinginlikle Kalın.