Dizi Önerisi: Gülseren Budayıcıoğlu'dan "Terzi"

Herkesin sevgiye ihtiyacı vardır ama herkesin bu ihtiyacı farklıdır. Peki size soruyorum "Sevgi Nedir?"

Herkesin sabırsızlıkla beklediği o dizi sonunda dijital bir platform olan Netflix’te izleyicisi ile buluştu!

Terzi yayında!

Her zaman olduğu gibi şimdi de samimi yorumlarımla seve seve bu etkileyici diziyi kendi bakış açımdan sizlere yorumlamaya geldim.

Diziyi izlemeden önce fragmanı çok detaylı hatırlamıyordum. O yüzden beklentim sadece dizinin kapağından yapmış olduğum çıkarım ile şekillenmişti. 

Ne yalan söyleyeyim sadece Salih Bademci’nin son dönem işlerini çok severek takip ettiğim, aynı zamanda da Çağatay Ulusoy’un artık özellikle dijitalde yapmaya başladığı işler ile birlikte başarısına pik attırmış olduğunu düşündüğümden “kadro sağlam. İzlemeye değer”  diyerek ekran başına oturdum.

Ve sonuç…

MUHTEŞEM!


Ben şahsi olarak tek kelime ile bayıldım! Aslında dizi çok Türk dramı kokan bir iş olduğunu daha ilk 15-20 dakikada hissettirdi. Deli Mustafa rolündeki Olgun Şimşeği gördüğüm andan itibaren göz yaşlarım sular seller akmaya başladı. Belki de ben en çok karakterler ile bağ kurdum fakat gerçekten uzun zamandır içli içli ağlayarak izlediğim bir dizi olmamıştı.

Geçtiğimiz yazıda Kleopatra’nın hikayesinin ekrana sunuluşunu eleştirirken de bahsettiğim gibi oyuncularla bağlantı kurabilmek, onlarla oynadıkları rolü sanki gerçekten de o karaktermiş gibi yaşayarak oynamış olmaları benim gibi birçok izleyici için de çok önemli bir kriter olduğunu düşünüyorum. 

Bu diziye bağlanmamın sebeplerinden biri de zannımca budur. 

Disiplinli, mesafeli, tertipli aynı zamanda da iyi yürekli bir adamdır Peyami. Fakat onun herkesten sakladığı bir sırrı vardır. Yüreğini delen, çocukluğunda utanç duymasına sebep olan babasıdır tüm derdi kederi.

Zihinsel rahatsızlığı olan Deli Mustafa rolüyle Olgun Şimşek Peyami rolündeki Çağatay Ulusoy’un babasını canlandırıyor.
Mükemmel oyunculuğuyla içinizi sızlatıyor, onların hikayesini izlerken sizin de gözleriniz doluyor. 

 Rahatsızlığa sahip birinin hayatı ne kadar zor olsa da onunla o hayatı paylaşanların da yaşamı bir o kadar zordur. Peyami çocukluğunun travmalarının da etkisiyle ondan utanç duyuyor. Çünkü o da 'herkes gibi bir babasının olmasının isterken' bu duyguyla baş edemiyor. 

“Onların babaları adamken, benimki daha çocuk.” diyor. 

Belki de dizinin bu yanının yaptığı eleştiri ile çocuklarımıza bazı şeyleri daha iyi öğretmeliyiz. Ayrıştırmamamız gerektiğini, herkesin bu tavırla ne hissedeceğini bilemediğimizi söylemeliyiz. O daha çocuk diyerek ertelememeliyiz. Onlar saf ve masum olabilirler ama çok da zekiler.

Çünkü dizide de görebiliyoruz ki yanlış söylenmiş bir söz, bir gülüş küçük bir çocuğun hayatını büyüdüğünde ne kadar prestijli biri olsa da içten içe bitirebiliyor.

Dedesinin, daha doğrusu babası gibi gördüğü dedesinin vefatıyla uzaklaştığı o hayata, o eve geri dönüyor Peyami. Dönmek ve yüzleşmek zorunda kalıyor. Sır olarak kalması gerekenleri gün yüzüne çıkarıyor. 

Ama bunun ne kadar zor bir şey olduğunu babası Deli Mustafa’yı gördüğünden ona sarılırkenki hali, aldığı nefesin onu nasıl boğduğunu çok güzel gösteriyor.

Peyaminin bastırılmış duyguları elinde rahatsızlık ile gün yüzüne çıkıyor. Tüm hayatını eli ile kazanan biri için bu histerik durum çok korkutucu olsa gerek.

Burada bir de hikayenin ayrı bir düğümünü oluşturan asıl olayın varlığına da değinmeliyiz.

"Çözülmeyi bekleyen Dimitri."

Peyaminin en yakın arkadaşı olarak Dimitri, dünya evine girmeye hazırlanan varlıklı bir ailenin çocuğu. Tabi ki de gelinliğin, damatlığın tüm tasarımı başarılı terzi Peyamiye ait.

Fakaat…

Gelin kim?

Onun hikayesi ne?


İstemediği bir evliliğe sürüklenen o kız…

Tek kurtuluşu ya Peyamiyse?

Deli Mustafa ile Esvet'i birleştiren ortak yön ne?

Gelin Esvet, Mustafa'da kendi çocukluğunun sahipsizliğini, sevgisizliğini, ötelenmişliğini buluyor. Ona gösterdiği sevgi ve ilgiyle kaybolmuş ruhunu özgürlüğüne kavuşturuyor.

Burada iki muhteşem oyunculuğa değinmek istiyorum. Birincisi Salih Bademci'nin oynadığı Dimitri karakteri diğeri ise önceki paragraflarda da çoğunlukla bahsettiğim Olgun Şimşeğin oynadığı Deli Mustafa rolü. Bu iki karakter de derinlikleri olan dışlanmış iki babanın oğlu. 

İkisi de utanç kaynağı olarak görülüyor ama oysaki tek istedikleri sadece sevgi.


Bu iç içe geçmiş ilişkiler düğümü, bastırılmış duygular, geçmiş ile çözülmeyen ilişkiler, sevgisizlik…. bunların hepsi ancak tek bir kişinin kaleminden çıkabilir tabi ki… başlıktan da anlaşılacağı üzere “Gülseren Budayıcıoğlu”!

Kardeşliğin ne olduğunu sorgulatan bir aşk hikayesi!

Sevgi nedir sizce?
Sevdiğine ona zarar veriyor olsan da, istemediği halde, bencilce yanında mı tutmalı insan, yoksa sevse de onun iyiliği için bırakmalı?

Her dizinin bir kötü adama ihtiyacı vardır ve Salih Bademci bu kötü adamı oynamaya hep çok yakışır. 

Üç sezon anlaşmalı bir dizi olduğu söylentileri kulağıma gelmişken sabırsızlıkla ikinci sezonu bekliyorum. Kritik bir noktada bittiğini izleyenler hatırlayacaktır fakaat… hepimiz biliyoruz ki sonuç orada göründüğü gibi olmayacak, önemli olan -yani benim asıl merak ettiğim- oradan sonra süreç nasıl devam edecek?

İşte kardeşliğin ve asıl sevginin ne olduğunu sorgulatan bu aşk savaşı nasıl sonuçlanacak,28 Temmuza kadar devam edecek olan bir merak konusu…

İyi seyirler...