Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Roman Tahlili

Peyami Safa'nın kendisini başka bir dille anlattığı karakter: Genç çocuk

Romanımızın baş kahramanı 15 yaşlarında bir gençtir. Genç, 7 yaşındaan beri teşhisi konulamayan bir diz ağrısı çekmektedir. 7 yaşından 15 yaşına kadar neredeyse tüm günleri hastane köşelerinde geçmiştir. En son gittiği doktor gencin ameliyat olmasını olmazsa daha kötü sonuçlar doğurabiliceği söyler.

Genç bu haberi annesinden saklayarak başka bir doktora daha gözükmek ister. Bu doktor ise gencin sessiz, sakin , doğa ile iç içe olabileceği bir yerde dinlenmesini söyler. Bunun üzerine çocuk Erenköy'de yaşayan akrabası yani Paşanın köşküne gider. Paşa evinde onu çok iyi ağırlar herkes çok iyi davranır ama zamanla farklı davranan biri vardır. Nüzhet... Nüzhet paşanın kızı aynı zamanda gencin çocukluk arkadaşıdır.Nüzhetle gel zaman git zaman aralrında bir duygusal bağ oluşmuştur. Nüzhet genç ve alımlı bir kızdır. Ragıb adında bir doktor kıza talip olur ama hasta olan gençten saklanır bu durum. Annesi bu evliliği istese de paşanın içi hiç rahat değildir ve bu durumu gence açar. Genç de paşa gibi olumsuz düşünmektedir arlarındaki yaş farkı oldukça fazla olduğu ileri sürer. Nüzhet'in annesi bunu duyunca çok sinirlenir ve gencin hastalığından dolayı kızına mikrop bulaşır diyerek uzak tutar. Genç bu duruma çok kırılır ve bunun üzerine evden yarısı gün ayrılmayı düşünür. Aile Ragıb Bey'i yemeğe davet eder ve bu esnada istenmeyen bir durum gerçekleşir. Ragıb çok iyi bir Fransız hayranıdır ve genç bunu eleştirir bu olaydan sonra genç ile paşanında araları açılır ve kçşkten tamamen ayrılma kararı alır.

Yaşadığı bu olaydan dolayı ağrıları gün geçtikçe daha çok artmıştır. Yine ağrıları şiddetlendiği bir gün Mithat Bey adında bir doktorlar tanışır ve gencin hastalığına çare bulmaya çalışır. Mithat Bey'in tavsiyesi üzerine genç yeniden ameliyat olur ve uzunca bir süre hastahanede kalır. Ama bu sefer durum farklıdır dokuzuncu hariciye koğusunda kalan gencin iyileşme ihtimali vardır. Bu ameliyat sonucunda bacağı kesilmekten kurtulmuştur ve ağrılarında gün geçtikçe azalma vardır. Hastahanede yattığı günlerde Nüzhet'ten bir mektup gelir bu metupta paşanın hastalandığı ve Nüzhet'in doktor Ragıb'la nikahlanacağını öğrenir. Bunu duyan genç üzülür. Acılar içinde geçen günlerin sonunda annesi doktor Mithat ve arkadaşıyla beraber onu hastahaneden çıkarırlar.

Bu romanda dikkat çeken bir diğer durum hatıra şeklinde yazılması ve genç çocuğun adından hiç bahsedilmemesidir. Peyami Safa 1929 yılında Cumhuriyet gazetesinde tefrika ettiği bu roman bir otobiyografi romandır. Kemik ağrısı çeken bu çocuk aslında Peyami Safa'dır. Ve Peyami Safada dokuzuncu hariciye (dış) koğuşunda yatmıştır. Bu romanda pek çok psikolojik unsura ve duruma rastlanılmaktadır. Gencin ağrılarından dolayı hastane hastane gezmesi, sürekli görülen o hastahane manzarası ve bunun sonucunda oluşan ruhani durumu , aile içerisinde yaşanan sevgi ve nefret karmaşası, aşk temasında geçen üçüncü şahıs ve çokca gözlemlenen iç konuşmalar, iç çatışmalar göze çarpmaktadır.