Down Sendromlu Bir Neandertal

Down sendromlu bir Neandertal çocuğunun keşfi, Neandertallerin sanılandan daha sosyal ve duygusal canlılar olduğunu ortaya koydu.

Bilim, durmadan akan bir nehir gibidir; her an kendini yeniler, sorgulanır ve değişir. Yeni bir keşifle birlikte bilginin sınırları genişler ve kendimizi yepyeni bir araştırma serüveninin içinde buluruz.

Neandertaller, 400.000 ila 40.000 yıl önce yaşamış ve bilinen türler arasında yürüyen en eski insan atasıdır. Hayatta kalmak için bolca et tüketen ve avcı-toplayıcı bir hayat süren Neandertaller, bilinenin aksine zeki sayılabilecek bir türdür. Mamutlar, filler ve yünlü gergedanlar gibi megafaunaları avlamak için aletler üretmişler, soğuğa dayanıklı olmalarına rağmen vücutlarının bir bölümünü sıcak tutabilmek için giysiler yapmışlar, ağır yaraları tedavi etmişler, grup içindeki üyelerle dayanışma ve empatiye dayanan bir yaşam sürmüşler, birçok pişirme tekniği kullanmışlar ve Paleolitik sanat ürünlerini yaratmışlardır (Kuş pençeleri ve tüyleri, deniz kabukları, kristaller ve fosiller gibi nesnelerden yapılmış muhtemel süsler; kazımalar; müzik üretimi (Divje Babe flütü); İspanya'daki mağara resimleri sayılabilir).

Neandertaller, bilindiği üzere kaba ve sosyal karmaşıklıklardan uzaklardır. Modern toplum insanına ait olduğu düşünülen ileri sosyal uyum ve engelli bireylere bakım gibi durumlara Neandertallerin de sahip olduğunu biliyoruz. Ancak, daha önce bilinen tüm vakalar yetişkin bireyler özelindeydi. Son araştırmalar, bir Neandertalde bilinen ilk Down sendromu vakasını ortaya çıkardı. Down sendromu, 21. kromozomun ekstra bir kopyasından kaynaklanan bir genetik bozukluktur. Bu durum, modern insanlarda işitme kaybı, gelişimsel gecikmeler ve diğer sağlık sorunlarına neden olabilmektedir. İspanya'daki Cova Negra mağarasında keşfedilen fosilleşmiş kalıntılar bulundu ve bu kalıntıların en az 6 yaşına kadar yaşamış down sendromlu bir Neandertal çocuğa ait olduğu keşfedildi. Bu çocuğa "Tina" ismi verildi. Down sendromlu Neanderthal Tina'nın kulak kemiğinin mikro-BT taramaları, kafatasının iç yapısının 3B görüntülerini üretildi ve ortaya çıkan sonuçlar down sendromu ile tutarlı birkaç anormallik ortaya çıkardı:

- Olağan dışı geniş kulak kanalı,

- Kulak kanalı ile komşu oda arasında anormal bağlantı

- Küçük koklea.

Bu malformasyonlar, çocuğun ciddi işitme kaybı ve denge sorunları yaşamasına neden olacak türdendi.


Özel ihtiyaçları olan bir çocuğa bakım sağlamak planlama, koordinasyon, şefkat, merhamet, fedakârlık ve empati gibi yüksek düzeyde beceriler gerektirir- ki bu beceriler, bir zamanlar yalnızca modern insanlara özgü olduğu düşünülen becerilerdir. Daha önce bilinen en eski Down sendromu örnekleri, M.Ö. 2400-5000 yılları arasına tarihlenen ve 16 aydan fazla yaşayamayan insanlara aitti. 20. yüzyılın başlarında ise Down sendromlu çocukların ortalama yaşam süresi 9 ila 12 yıl arasındaydı. 120 bin ila 40 bin yaşında olduğu düşünülen bu fosilin, o dönemde 6 yaşına kadar yaşamış olması, grubun üyeleri tarafından özverili bir şekilde bakım sağlandığını gösteriyor. Bahsettiğim gibi, önceki kanıtlar, Neandertallerin sosyal gruplarındaki yaralı veya hasta yetişkinlere baktıkları, onlara özen gösterdikleri, tedavileri için bir grup halinde şefkat ve merhamet göstererek tedavi etmeye çalıştıkları yönündeydi. Örneğin, Irak'taki Shanidar Mağarası'nda bulunan bir Neandertal erkeğinin, görme ve işitme kaybı ile kol ampütasyonu gibi ciddi sağlık sorunlarına rağmen 50 yaşına kadar yaşadığı tespit edilmiştir. Ancak, bu, bakıma karşılık veremeyen doğuştan rahatsızlığı olan bir çocuğa bakım gösteren ve ilk bilinen Neandertal vakası olması nedeniyle büyük bir önem arz etmektedir. Çünkü bu, onların kendi çıkarlarının ve salt pratik nedenlerin dışında, gruba herhangi bir fayda sağlamayacak kadar genç yaşta olan üyelerin dahi refahını önemsediklerini kanıtlıyor. Toparlarsak, Down sendromlu Neandertal Tina fosili, sadece annesinin bakımın yeterli olmayacağını göz önünde bulundurursak, grubun diğer üyeleri tarafında da yoğun bakım gösterildiği sonucuna varmamıza neden olacaktır. Bu da Neandertallerin yoğun bir iş gücü ortamına ve empati yetisine sahip olduğunu gösterir. Bu keşfin sonucunda Neandertallerin “ilkel” birer varlıktan öte, modern insanlar gibi karmaşık bir sosyal ve duygusal yaşantılara sahip olduklarını ortaya koymuştur.