Drakula'dan Önce O Vardı: Polidori'nin Vampyre'i
Lord Byron'a atfedilen ilk vampir örneği
Vampir denince aklınıza ne geliyor? Muhtemelen pelerinli, karizmatik, aristokrat ve tehlikeli bir çekiciliğe sahip Kont Drakula, değil mi? Peki ya size, Bram Stoker'ın ölümsüz karakterinden tam 78 yıl önce, bu kalıbı yaratan başka bir vampir olduğunu söylesem? Tanışın: Lord Ruthven, modern vampir arketipinin babası ve edebiyatın ilk sofistike kan emicisi.
Bugün, popüler kültürün gölgesinde kalmış bu öncü karakteri ve onun yaratıcısı John Polidori'nin ilginç hikayesini mercek altına alıyoruz.
Hikayemiz, "Yazı Olmayan Yıl" olarak da bilinen 1816'da, İsviçre'deki Cenevre Gölü kıyısındaki Villa Diodati'de başlıyor. Endonezya'daki Tambora Yanardağı'nın patlamasıyla oluşan volkanik kış, Avrupa'yı karanlık ve yağmurlu bir havaya bürümüştü. Bu kasvetli atmosferde, dönemin en parlak ve fırtınalı zihinlerinden birkaçı bir araya geldi: Lord Byron, Percy Bysshe Shelley, Mary Godwin (daha sonra Mary Shelley) ve Lord Byron'ın kişisel doktoru, genç John Polidori.
Sürekli yağan yağmurdan ve fırtınalardan sıkılan bu grup, vakit geçirmek için hayalet hikayeleri okumaya başlar. Lord Byron, bir gece ortaya bir fikir atar: "Her birimiz bir hayalet hikayesi yazalım!"
Bu meydan okuma, edebiyat tarihini sonsuza dek değiştirecek iki canavarın doğumuna yol açtı. Mary Shelley, o gece gördüğü bir kabustan ilham alarak Frankenstein'ın temellerini atarken; John Polidori de Lord Byron'ın yarım bıraktığı bir hikaye taslağından yola çıkarak "The Vampyre" (Vampir) adlı öyküsünü kaleme alacaktı.
Lord Ruthven Kimdir? Canavardan Aristokrata Geçiş
Polidori'nin "The Vampyre" adlı eseri 1819'da yayımlandığında, vampir kavramını kökünden değiştirdi. O zamana kadar vampirler, Doğu Avrupa folklorundaki gibi, mezarından çıkan, şişmiş, çirkin ve hayvani yaratıklardı. Akıldan çok içgüdüyle hareket eden, birer cesetten farksızdılar.
Lord Ruthven ise bambaşka bir profildi:
- Aristokrat ve Çekici: Ruthven, Londra sosyetesinin en gözde salonlarında gezinen, gizemli ve karşı konulmaz bir auraya sahip bir lorddur.
- Manipülatif ve Zeki: Kurbanlarını kaba kuvvetle değil, zekası ve sosyal konumuyla tuzağa düşürür. Onların güvenini kazanır, ahlaki ve finansal olarak onları çökertir ve en savunmasız anlarında saldırır.
- Soğukkanlı ve Duygusuz: En büyük özelliği, solgun teninin ardına gizlediği buz gibi bakışları ve duygusuzluğudur. Onun çekiciliği, aslında avının kanını donduran bir yırtıcının kamuflajıdır.
Tanıdık geldi mi? Polidori'nin, Lord Ruthven karakterini yaratırken, yanında çalıştığı ve karmaşık bir ilişkisi olduğu Lord Byron'ın kendisinden ilham aldığı genel olarak kabul edilir. Byron'ın çapkın, karizmatik ama bir o kadar da bencil ve "duygusal olarak yırtıcı" doğası, Ruthven'ın karakterine yansımıştır.
Kalıcı Bir Miras: Drakula'dan Günümüze
"The Vampyre" yayımlandığında büyük bir sansasyon yarattı ve başlangıçta yanlışlıkla Lord Byron'a atfedildi. Bu yanlışlık bile popülaritesini artırdı. Ancak asıl önemi, kendisinden sonra gelen tüm vampir anlatılarını şekillendirmesidir.
Bram Stoker, Drakula'yı yazarken Polidori'nin yarattığı kalıptan büyük ölçüde etkilenmiştir. Kont Drakula'nın aristokrat duruşu, Doğu Avrupa'dan gelip Londra sosyetesine karışma planı ve kurbanlarını hem fiziksel hem de psikolojik olarak avlaması, Lord Ruthven'ın mirasıdır.
John Polidori, belki de Mary Shelley veya Lord Byron kadar ünlü bir isim olmayabilir. Ancak yarattığı Lord Ruthven karakteriyle, canavarı bir aristokrata, korkuyu ise arzuya dönüştürerek popüler kültürün en kalıcı figürlerinden birinin temelini atmıştır.
Bir dahaki sefere ekranda veya sayfalarda karizmatik, çekici bir vampirle karşılaştığınızda, her şeyi başlatan o fırtınalı geceyi ve edebiyatın gölgede kalmış dâhisi John Polidori'yi hatırlayın. Çünkü Drakula'dan önce, Lord Ruthven vardı.