Duygusal Pazarlama

Markalar duyularımızın bizi nasıl tüketime teşvik ettiğini gördüğünden beri pazarlama stratejilerini tekrar şekillendirmeye başladı.

Günümüzde birçok marka kendini pazarlama konusunda geliştirmeye başladı. Geçmiş yıllarda markaların pazarlama taktiği konuşma taktiği konuşma üzerine kuruluydu. Onlar konuşuyordu müşteriler dinliyordu. Günümüzde ise müşterilerin geri bildirim vermeye başlamasıyla markalar pazarlama konusunda değişmeye ve gelişmeye başladı.

Birçok marka duyularımızın beynimize ne kadar ve nasıl etkileyebileceğini yeni yeni keşfetmeye başladı. Bu keşfin sonucunda da duyu temelli pazarlamanın avantajlarına odaklanmaya başladılar. Duyu temelli pazarlama yöntemini bilinçli farkındalığımızın devrede olmadığı durumlarda maruz kaldığımız reklamların vücudumuzun nasıl algıladığıyla ilgili olarak açıklayabiliriz. Tanımı biraz daha sadeleştirirsek reklamların bizim beş duyumuzu etkileyebilme gücü diyebiliriz. Örnek verecek olursak Coca Cola reklamlarında kullanılan ve şu an reklamı görmesek bile kafamızda canlandırabildiğimiz şişe kapağının açılma sesi. Hanımeller bisküvilerinin”anne eli değmiş gibi” sloganıyla koku ve tat alma duyularına odaklanması gibi örnekler verebiliriz.

Yapılan bir başka araştırmaya göre de ortam sıcaklığı da bizim tüketim alışkanlıklarımızı, reklamlardan etkikenme şeklimizi etkileyebilecek öneme sahip. Örneğin, sıcak bir içeceği elinde tutan insanlar,soğuk bir içeceği elinde tutan insanlara göre daha dostane izlenim bırakıyorlar. Ayrıca ortam sıcaklığının yüksek olması insanları daha uyumlu hale getiriyor. Yani uygun sıcaklığın olduğu bir ortamdaysanız eğer çoğunluğun tercih ettiği tüketteme,satın alma eğilimlerini gösterebilirsiniz veya hiç aklınızda bulunmayan bir ürünü satın almayı düşünmeye başlayabilirsiniz.

Farkına varmadığımız ve duyularımız aracılığı ile bizi duygusal olarak uyaran tüm bu stratejiler bizim tüketim alışkanlıklarımızı etkilemektedir. Ayrıca duyularımız tüketicileri hedefleyen marka tasarımları tüketicilerin kabulleneceği ve hatırlayacağı marka kimlikliğini güçlendirmek ve yaratmak için de kullanmalı. Markanızın kimliğinden eminseniz ve kitlenizi tanıyorsanız renklerin gücünden yararlanarak görme duyusuna hitap edebilirsiz. Eğer marka logolarını gözlemliyorsanız gıda markalarının çoğunlukla sarı ve turuncu renklerini tercih ettiğini, dijital platformların ise maviye yöneldiğini görebilirsiniz. Bunlar siz farkına varmasanız bile zihnimiz tarafından güven ,huzur, açlık gibi hislerinizi tetikleyebilir.

Tüm bu algıladığımız marka çağrışımları markanın ruhudur. Markalar sadece ticari anlamlar ifade etmemelidir çünkü markalar tüketicilerin istek,tutku,ilgi alanlarıyla temas kurabildiği sürece hayatta kalabilirler. Bu yüzden markalar pazarlama stratejisi olarak olumlu çağrışımlar oluşturmayı amaçlamalıdır.