Dziga Vertov ve Sine-Göz Kuramı
Dziga Vertov, 1896 yılında günümüzde Polonya sınırları içerisinde olan Rus İmparatorluğu’nda dünyaya gelmiştir.
Doğum adı Denis Arkadievich Kaufman olan Dziga Vertov, 1896 yılında günümüzde Polonya sınırları içerisinde olan Rus İmparatorluğu’nda dünyaya gelmiştir. 915 yılında Psiko-Nöroloji Enstitüsünde eğitim görmeye başlayan yönetmen sonrasında Moskova Film Enstitüsünde eğitimine devam ederek yazar ve kurgucu olarak çalışmaya başladı.
Sinemayla ilgilenmeye başlayan Vertov, özellikle Bolşevik iktidarının etkisiyle sinemanın ne kadar güçlü bir alet olduğunu ve propaganda aracı olarak ne kadar sık kullanıldığını görmüştür. Bu durum onu derinden rahatsız etmiş ve burjuvanın kontrolünde olan sinemaya adeta bir isyan olarak kurmacalardan uzak ve işçi sınıfının odağa alındığı bir sinema hayal etmiştir. Vertov; dramayı burjuva sınıfının elindeki afyon olarak tanımlamıştır, ona göre bir afyon olan kurmacalar seyirciyi uyuşturur ve ve bu uyuşuk seyirciye çarpıtılmış gerçekler kolayca kabul ettirilir. Bu anlamda sinema sadece saf gerçekliği yansıtmalıdır. Bu düşüncelerinden ve fütüristik bakış açısından yola çıkarak kuzeni Mikhail Kaufman ve eşi Elizabeth Svilosa ile birlikte Sine-Göz Kuramını’nı (Kinoglaz Manifestosu) ortaya atmıştır. Sine-Göz kuramcıları kendilerini “çöplüklerden bolca malzeme toplayan paçavracı sinemacı sürüsünden ayırt edebilmek için” Kinokslar olarak tanımlar.
Bu kurama göre filmlerde asla kurgu, set, drama ya da oyuncu kullanılmaz yani belli bir prodüksiyon süreci yoktur. Vertov’a göre kameranın amacı bir drama üzerinden insanlara eğlenebilecekleri bir yapıt vermek değildir hatta bu durum düpedüz kandırmacadır; ona göre kameranın amacı insan gözünün kusurlarını aşmak, insan gözünün göremediği yerlere de ulaşarak saf gerçekliği aktarmaktır. Bu amaçla Vertov kamerasıyla şehir şehir dolaşmış ve montaj şeklinde editlenmiş deneysel sinema ürünleri ortaya koymuştur.
Kinoglaz Manifestosu Bildirgesi:
1. Drama halkın afyonudur.
2. Kahrolsun beyaz perdenin ölümsüz kralları ve kraliçeleri. Yaşasın sıradan, günlük işlerin başındaki ölümlü insanlar !
3. Kahrolsun burjuva senaryoları !
4. Drama kapitalistlerin elinde ölümcül bir silahtır. Biz bu silahla devrimci günlük yaşamımızı sergileyerek silahı düşmanımızın elinden alacağız!
5. Modern drama da eski dünyanın bir artığı, devrimci gerçeğimizi eski şekillere sokma çabasıdır.
6. Kahrolsun günlük yaşamımızın tiyatroda sahnelenmesi. Bizi olduğumuz yerde yakalayıp çekin!
7. Senaryo üzerinde uydurulmuş bir masaldır. Biz kendi yaşamımızı yaşarken üzerimize biçilen görüntülere boyun eğmeyeceğiz!
8. Herkes kendi işini yapsın, başkasının işini engellemesin! Sinemacının işi bizi, işimizi engellemeyecek bir şekilde çekmektir.
9. Yaşasın proletaryanın devrimci sine-gözü!
Sine-Göz kuramı senaryonun, sesin, kurgunun yani yapay hikayelerin varlığını reddeder. Adeta bir slayt gösterisi tarzında editlenmiş görüntülerin akışını izleriz. Kuşların uçuşu, Rus işçi sınıfının çalışması ya da bir kadının eteğinin uçuşması… Sovyet dönemi gündelik sokaklarında bir gezintiye çıkarız adeta. Filmlerde bizi bekleyen bir olay örgüsü ya da merak unsuru yoktur, kamera lensinin aracılığıyla gözümüzle görebileceğimizden çok daha fazlasını sinema perdesinde izleriz. Vertov, Kameralı Adam (Man with The Movie Camera) filmiyle Sine-Göz kuramını en iyi şekilde yansıtmıştır. Filmde diyalog ve senaryo yoktur. Sadece kayıp giden ve birbiri ardına sıralanan çekimler vardır. Saf bir gerçeklikle,”gerçek” insanların “gerçek” yaşamları filmde yer alır. Bir olay örgüsü ya da kurmaca da olmadığından filmi iyi yapan ve dikkati üzerine çeken tek öge çekimler ve kameranın ne gördüğüdür. Bu anlamda da Vertov başarıya ulaşmıştır, filmlerinde saf gerçeklikten gelen bir estetiği ustalıkla yansıtmıştır.
Sine-Göz kuramcıları; senaryodan, setten, kurmacadan, oyunculuktan uzak bir şekilde sadece kameralarını ellerine alarak trenlerle dolaşmış ve sanatlarını icra ederek bize gördüğümüz en gerçek yapıtları aktarmışlardır. Vertov’un avangart akımı deneysel sinemanın en köklü akımlarından biri olarak adeta realist sinemanın anası olmuş ve sinema kuramcıları için büyük bir ilham kaynağı olarak tarihte yerini almıştır. O zaman yaşasın proletaryanın sinegözü!