Edebiyat ve Benlik - Bir Kolaj 

Yazmak bizi güçlendirir.

Yazmak bizler için önemli; çünkü öykü yazdığımızda kendi hayatımıza bambaşka hayatları dahil etme gücünü sezgi, gözlem ve hayal gücü ile kazanırız. Şiir yazdığımızda duygularımızı daha iyi anlamaya başlarız. Şiir yazarken iç dünyamızdan dünyaya yeni şeyler söyleyebilme gücümüz olur ve kendimize güvenimiz artar. Deneme yazdığımızda düşüncelerimizi takip edebilme ve onlara yön gösterebilme imkanımız vardır. Dolayısıyla öykü, şiir ve deneme yazmak bizi iyileştirir. Kendimizi tanımak için güçlü olanaklar içeren yazma eyleminin en güzel tarafı bizim yazma eylemi sırasında karmaşık bir durumdan çıkış bulabildiğimizi ve hatta o karmaşıklıktan bir estetik bütün ortaya çıkardığımızı görmektir. Sözcüklerin ve cümlelerin olası bir araya gelme biçimleri o kadar fazladır ki kişi yazarak bu olasılıklar içinden seçim yaptığında ve karışıklığa düzen verdiğinde günlük hayatındaki bir sorunu da çözebileceğini ve ona da düzen verebileceğini kavrar. Yazmak bizi güçlendirir.

İşte benlik ve edebiyat bağlantısı burada devreye girer.

Edebiyat ve benlik bağlantılı kısa bir kolaj:

“İçimde bir yengeç var.

İçimdeki en kuytu kovukta yaşıyor olmalı; oradan seyrediyor herhalde her yaşadığımı. Ancak arada bir hissediyorum varlığını ancak arada bir belli ediyor kendini. Ama biliyorum: hep orada bana direnir çoğunlukla dolambaçlı yollarla karışır yaptıklarıma, ket vurur. Bir yolunu bulup yaptıklarımı engeller; yapacaklarımı belirlemeğe çalışır. Bunun temelinde benim ile uyum içinde olmaması yatsa gerek. Benim yaptıklarım aykırı geliyor olmalı ona. Sanıyorum benden pek hoşnut değil. En çok dayanamadığı da, benim, devinimsiz, eylemsiz kaldığım zamanlardaki hâlimdir (gün olur, hiçbirşey yapmak gelmez içimden; ya da : hiçbirşey yapmak gelir öyle, bir köşeye oturur, saatlerce, etrafıma bakınırım seyrederim. Kafamdan binbir türlü imge, tasarım, düşünce öylesine, gelişigüzel geçip durur; zaman da geçer ya, öyle aldırmam...), bu durumlarda, içimde, kocaman kıskacının çat çatını, sert ayaklarının yan yan eşelenen öfkeli katırtısını duyarım. "Yürü git!", der bana; ama ben kalakalmış olurum. Dinlemem onu; belki, dinlemek elimden içimden gelmez.”[1]

Oruç Aruoba

“Benlikler çoğuldur; toplumsal yaşamın karmaşık ve çok yönlü ağlarında, bireyler arası etkileşimlerle tesis edilirler. Esas olan ve incelenmesi gereken, bu deneyimlerin ve ilişkilerin bizzat kendisidir.”[2]

“Hepimiz yamalı bohçayız ve kompozisyonda öylesine şekilsiz ve çeşitliyiz ki, her bir bit, her an kendi oyununu oynuyor. Ve bizim aramızda başkalarıyla aramızda olduğu kadar fark var. ”[3]

Benliğimize dokunan kitaplar

İletişim yayınları- psikoloji serisi

Ebeveynlerde tükenmişlik- Isabelle Roskam- Maria Mikolajczak

Zor bir ailede büyümek- Susan Forward- Craig Buck

İkili ilişkilerde duyhusal manipülasyon- Pascale Chapaux-morelli- Pascal Couderc

Psikonet yayınları

İyi hissetmek- David Burns

İyileştiren sınırlar- İ. Volkan Gülüm

Hayatı yeniden keşfedin- Jeffrey E. Young, S. Klesko

Yaşam tuzakları için şema terapi- Eckhard Roediger

Metis Ötekini Dinlemek serisi

Uygarlığın huzursuzluğu- Sigmund Freud

Oyun ve gerçeklik- Winnicot

Haset ve Şükran - Melanie Klein


[1] https://www.metiskitap.com/catalog/book/4621( Erişim tarihi:08.07.2024)

[2] https://heretik.com.tr/kitap/zihin-benlik-ve-toplum/ (Erişim tarihi:06.07.2024)

[3] https://www.goodreads.com/quotes/425362-we-are-all-patchwork-and-so-shapeless-and-diverse-in 

Pascal Mercier (Erişim tarihi:07.07.2024)