Eğitimsiz Oyuncu Olmak Mümkün Mü?
Oyunculuk atölyesinde bulunma fırsatım oldu ve bu yazıda gözlemlerimi ve öğrendiklerimi aktardım.
Bu yazıda meraklısına ilk dersine katıldığım bir oyunculuk kursundaki gözlemlerimi aktarıyorum.
Son birkaç aydır bu sitedeki yazılarım dışında yaptığım onlarca iş başvurusu içerisinde nedense yalnızca oyucu ajanslarından olumlu dönüşler alıyorum. Bunun böyle olmasının sebebi benim konservatuar mezunu olmam filan değil, ben gazetecilik bölümü mezunuyum. Asıl sebep benim yalnızca günübirlik yardımcı oyuncu, yani figüran olmak için başvurularda bulunmam. En son geçen haftalarda yaptığım bir başvuru sonrası beni oyunculuk kurslarının tanıtımını yapmak için atölyelerinde ilk derse davet ettiler ve şunu kesinlikle söyleyebilirim ki, atölyede geçirdiğim üç saatin sonunda kesinlikle hayatımdaki en ilginç ve keyifli tecrübelerden birini daha yaşamış oldum. Bu ilk derste gördüklerim ve öğrendiklerim aslında oyuncu olmak isteyen ve dizilerin nasıl çekildiğini merak edenlerin ilgisini hayli çekecek ve şaşıracakları cinsten.
Öncelikle şunu söyleyeyim, gitmeden önce gideceğim yerin oyunculuk dersi olacağını dahi bilmiyordum. Workshop var dediler, gittim. Eğitimi vermeye gelen kişi bir yönetmendi. Zira bu eğitimin temel amacı kamera önü, yani dizi,film vb. projelerde yer almak isteyen oyuncular yetiştirmek. Yönetmenin aktardıklarına göre kamera önü oyunculukta tiyatrodan farklı olarak daha düşük tonda, minimal seviyede hareket ediliyor. Onun yerine izleyiciye duyguyu sade bakışlarla vermesi gerekiyor oyuncuların. Bu tarz oyunculuğun teknik terimi close up methods, yani yakın plan metotları. Hatta bu yüzden senelerini tiyatro sahnelerinde geçirmiş oyuncuların dahi ilk defa kamera önüne çıktıklarında zorlanabildikleri de aktarıldı. Senaryolar veya deneme çekiminde kullanılacak metinlerde kesinlikle karakterlerin o lafı söylediği andaki duygu durumu, söyleme şekli gibi detaylar belirtilmiyor. Oyuncunun görevi deneme çekimi öncesi oynayacağı karakterin kim olduğunu ve karakterin psikolojik durumu, geçmişte yaşadıkları travmalar vb. alt metin unsurlarını çözümlemek. Diyelim ki bir oyuncusunuz ve bunların hepsini yapıp, deneme çekimi sonucu role seçildiniz, rol hakkında istihbarat toplama aşaması ve bunun için yönetmenle birlikte bir süre devam edecek olan kamp süreci başlıyor.
Yönetmen oyunculuğu anlatırken özellikle şu dört şeye dikkat çekti: Yaratıcılık ve beraberinde getirdiği pratik zeka, gözlem ve dinlemek. Gözlem ve dinlemek çok önemli. Bir oyuncu mutlaka rol arkadaşını dinlemeli ve erkenden role girmemeli. Bunun dışında bir oyuncunun mutlaka kitap okuması, bol pratik yapması ve doğru nefes alma tekniklerini hayatının değişmez parçaları haline getirmesi gerekiyor. Herhangi bir şey gördüğünüz zaman onun size çağrıştırdıkları çok önemli. Ona göre tavırlarınız ve mimiklerinizle oyunculuk yapıyorsunuz. Özellikle hikaye barındıran kitaplar hayal gücünü, betimlemeyi ve kelime dağarcığını zenginleştirdiğinden, oyunculuk hedefi olan birisiyseniz işi gücü bırakıp sabah akşam roman okumanız size çok büyük katkı sağlayacaktır.
Şu ana kadar anlattıklarımdan da anlayacağınız üzere eğitimsiz oyunculuk yapmak imkansız, bana kalırsa keşfedildim diyen oyuncuların dahi ilk işi bu eğitimleri yoksa tamamlamak. En az 4 ay boyunca devamlılık zorunluluğu olan eğitimlerin sonunda, yine aynı atölyede eğitimi veren yönetmenin çektiği kısa film sonrası sertifikanızı alıp oyunculuğa başlayabilirsiniz. Ben henüz kararımı verebilmiş değilim ama şunu söyleyebilirim ki özellikle uygulamalı olan kısımlar çok keyifliydi. Karşınızdaki insanların hele de profesyonellerse role grip çıktıklarını seyretmek, tıpkı canlı müzik dinlemek gibi. Kurgulu hali aynı zevki vermiyor kesinlikle. Merak edenler için canlı gördüğüm için söylüyorum öpüşmek, ağlamak vb. dizilerde gördüğümüz her şeyin ayrı taktikleri var. Zaten en keyifli olan durum yönetmenin kestik dediğinde o ağlamanın saniyesinde kesilmesi. Mutlaka magazin programlarında denk gelmişsinizdir, Gazeteci oyunculara dizileri hakkında soru sorduğunda “Biz çekerken çok eğleniyoruz” derler hep. Gerçekten de çok doğru. Keşke bizde izlerken eğlenebilsek derdim ama o zaten başka bir yazının konusuydu.