En İyi Joker

Ben bir canavar değiIim. Sadece herkesten öndeyim.

Son günlerde Joker: İki Delilik, ondan önce Joker ve ondan önce de Suicide Squad'la Jokerle karşılaştık. Öyle ki bu rolü birçok kişiden izledik. Farklı yorumlar, farklı hikayeler ve farklı insanlarla gördük Joker'i. Benim için en iyi Joker şüphesiz ki Heath Ledger: Dark Knight'dı.



25 Temmuz 2008'de Batman: Dark Knight vizyona girdi. Öncesinde yapılan PR çalışmalarıyla dikkatleri çekmeyi zaten başarmıştı. Amerika’nın farklı birçok lokasyonunda çizgi roman dükkanlarına Ibelieveinharveydent.com internet sitesine yönlendiren joker kartları dağıtmaya başladılar. Bu internet sitesi ilk bakışta Harvey Dent’ın adına açılmış bir seçim kampanyasına benziyordu ve içerisinde sizden telefon numaranız ile email adresinizi isteyen bir kısım ile karşılaşıyordunuz. 97.000 adet email , katılımcılar tarafından sağlandıktan sonra site, piksellerine ayrılarak jokerin olduğu bir resme dönüştü. Daha sonrasında üstünde Joker çizimi olan 1 dolarlar dağıtılmaya başlandı. Bu dolarlar sizi  Whysoserious.com’a yönlendirdi. Ve hayranlar belirli bir yere davet eden, ”Jokerleştirilmiş” bir Uncle Sam posteri ile karşılaştılar. Ödül avı, seçim kampanyası gibi birçok PR çalışması yapıldı ve öyle ki insanlar sinema salonlarına yüzlerini joker gibi yaparak gitmişler, polisler ise önemler almıştır ve film 1 milyar 6 milyon dolar ile uzun süre en çok hasılat yapanlar arasında yer almıştır.


Bu film bir Batman filmi olmasına rağmen en önemli karakteri Joker'di. Bu rol için birçok isimle görüşülmüş ve en sonunda Heath Ledger ile anlaşılmıştı. O aslında bir Joker rolünü Jack Nicholson'tan sonra oynamayı kabul etmezdim ama yönetmen geldiğinde yeni bir dünya kuracağını ve yoruma açık olacağını bildiğim için kabul ettiğini röportajında söyledi. Hazırlık aşamasında yaklaşık altı hafta kendini bir motel odasına kapatmış ve Joker'i tanımaya, psikolojisini anlamaya çalışmıştır. Amaçlarından biri de Jack Nicholson'dan farklı bir kahkaha yaratmaya çalışmaktır. Nitekim o ruhu o kadar güzel yaşattı ki bugün Joker denilince akla gelen ilk isim olmuştur. Sadece izleyenler değil, rol arkadaşları da onunla oynadıkları sahneleri hayranlıkla anlatmıştır. Maalesef ki kendisi Joker'ini vizyonda olduğunu bile göremeden vefat etmişti, öyle ki Joker'le Oscar aldığında ölümünün birinci yıl dönümüydü.


Ledger'in canladırdığı Joker, Joker ruhunu en iyi yansıtan filmdir. Joker, varlığı ile kaosa hizmet eden ve kaos'tan başka hiçbir şeye bağlı olmayan bir karakterdir. Para, silah, güç için çalışmaz. O, tıpkı filmde kendinin de dediği gibi ''Arabanın peşinde koşan köpek gibi yakalayınca ne yapacağını bilmeyen'' bir karakterdir. Var olan düzeni bozmaya çalışır, planlı şeylerin kaosa hizmet etmeyeceğini söyler. Felsefi derinliği ile bu kötü karakter unutulmaz ve sevilen bir hale gelmiştir. O insanların ahlak anlayışını sorgular, iyi ve kötünün olmadığını ve insanları belirli koşullar altında vahşileşebileceğini savunur. Onun felsefesinde Nietzsche'in izlerini ve anarşizmi görmek mümkünüdür. ''İnsanı öldürmeyen şey tuhaflaştırır.'' sözüyle Nietzsche Nihilzm akılımıyla değerler değerleri sorgulaması ve yok sayması, Joker'in ise insanın ''iyi'' veya ''kötü'' bir şekilde olmadığını ve gerekli koşullar altında herkesin vahşileşebileceğini söylemesiyle örtüşür. Bunun dışında üstinsan kavramının da varlığını Joker'de görürüz.


Nitekim Heath Ledger'in Joker'i gerek felsefi derinliği gerek kaosu gerekse oyunculuğu ile şuana kadar gelmiş en iyi Joker'dir. Heath Ledger, Joker karakterine sadece karanlık bir kaos değil, aynı zamanda felsefi bir derinlik kazandırarak Joker’i sinemanın en unutulmaz karakterlerinden biri haline getirdi. Joker’in anarşiyi, toplumsal değerlere meydan okuyarak kurduğu dengeyi ve insan doğasına yönelik sorgulayıcı bakışını ustalıkla yansıttı. Ledger’ın performansı, karakterin çelişkilerini ve içsel karmaşasını o kadar gerçekçi bir şekilde ortaya koydu ki, Joker’i bir kötü karakterden öte felsefi bir ikona dönüştürdü. Bugün dahi Joker denilince akla gelen ilk isim olması, yalnızca güçlü oyunculuğu ile değil, karakterin özünü ruhunda yaşatabilmesindendir. Ledger’in Joker’i, kaosu anlatan en çarpıcı örnek olarak hafızalarda kalacak.