Epik Tiyatro : Dogville

Yeni bir inceleme


Epik tiyatroyu daha önce hiç duymuş muydunuz? Peki hiç sahne dekorunun önemli olmadığı, ışıklandırmanın bile kötü olduğu hatta kameranın titrediği bir film izlediniz mi? Dogville epik tiyatronun önemli örneklerinden biri ve bugün sizlere bu konu hakkında birkaç bilgi vereceğim. Bu filmi izlemeden önce bilgi edinirseniz filmi daha iyi anlayabilirsiniz.


Bertolt Brecht, 20. yüzyılın en önemli Marksist tiyatro kuramcılarından biri olarak, klasik tiyatronun eleştirisini yaparak "epik tiyatro" anlayışını geliştirmiştir. Brecht'in tiyatro anlayışı, Aristotelesçi geleneğe bir alternatif sunarak, izleyiciyi sadece duygusal bir katılımla değil, eleştirel bir düşünce ile sahneye davet etmeyi amaçlar. Brecht, sanatın toplumsal değişim için bir araç olması gerektiğine inanır ve bu nedenle tiyatronun izleyiciyi harekete geçirerek toplumsal sorunları sorgulamasını sağlar.


Brecht'in epik tiyatrosu, izleyiciyi olayın içine çekmek yerine, olayları dışarıdan gözlemlemeye teşvik eder. Bu amaçla, yazar ve yönetmen belirli teknikler kullanarak mekansal ve zamansal mesafeyi oluştururlar. Örneğin, bir olayın gerçek zamanında değil, farklı bir zaman diliminde geçmesi, izleyicinin duygusal bağ kurmasını engeller. Ayrıca, sahnede minimalist dekor ve gündelik kıyafetler kullanarak, izleyicinin dikkatini olayların özüne çekmeyi hedefler. Kendinizi karakterle özdeşleştirmek yerine eleştirel bir şekilde izlemenizi sağlar.


Film, sade bir sahne tasarımı ve minimalist öğelerle, izleyiciyi olayın akışını sorgulamaya yönlendirilmiş. Sahnede çok az dekor kullanılmış ve mekanlar yerlere çizilen tebeşirlerle gösterilmiş. "Dogville"de mekansal ve zamansal mesafe kullanımı, karakterlerin yaşadığı toplumda gerçeklik ile yüzleşmelerini sağlarken, izleyiciye de kültürel ikiyüzlülüğü göstermiş. Bir bakıma bu filmi izlerken bir ‘’film’’ izlediğinizin farkında olmanız çok önemli.


Film özetle Klara adında bir kadının yaşadığı zorluklar üzerinden, insanların maskeli hayatlarını ve toplumsal yapının nasıl işlediğini ele almış. Toplumsal normların değişmesiyle bireylerin de nasıl değiştiğini gözler önüne sermiş. Bu bağlamda, Brecht'in yabancılaştırma teknikleri, "Dogville"de açık bir şekilde uygulanmış. Örneğin, filmdeki karakterlerin duygu durumları ve eylemleri, seyircinin gerçek hayattaki iki yüzlülüğü fark etmesini sağlar. 


Brecht'in epik tiyatro anlayışının temel amaçlarından biri olan izleyiciyi eleştirel düşünmeye yönlendirme, bu filmde vurgulanmış. Taraf tutup sevilecek karakterler yerine dışarıdan izleyip, sorgulama fırsatı bulmuşlar. Bu durum, seyirciyi pasif bir gözlemci değil, aktif bir katılımcı haline getirmiş. 


Sonuç olarak, Bertolt Brecht'in epik tiyatro anlayışı, toplumsal meseleleri sorgulama ve eleştirel bir düşünce geliştirme amacını taşır. "Dogville" eseri, bu yaklaşımın sinema dilinde nasıl uygulanabileceğini gösterirken, izleyiciyi derinlemesine düşünmeye teşvik eder. Brecht sanatını bütün gerçekliği yüzümüze vurmak ve bunu süslü bir şekilde veya üstünü kapatarak değil de açık açık yapmıştır.