Erteleme 101: Neden Erteleriz?
Ertelemeyi yenmek için onu önce iyice tanıyalım.
Ertelerken ilgimizi yapmamız gereken şey dışında her şey çekebilir.
"Şu videoyu bir izleyeyim de sonra ödevlerime başlarım", Daha yeni geldim, dinlenmek için gündemde ne varmış bir bakayım", "Neden kedilerin kuyruğu vardır?"
Yapmamız gereken o işi daha sonra yapmak için binbir türlü bahane üretiriz. O videoyu izlerken içten içe aklımız işte kalır ve videodan bile keyif alamayız. O zaman bunu neden yaparız? "Düşmanı yenmek için önce onu tanımak gerekir."den yola çıkarak ertelemenin nedenleri topladım.
Erteleme nedir?
Yapacağım dediğimiz işler varken sebepsiz yere işleri başka bir zamana bırakmaya erteleme denir. Erteleme başlı başına kötü bir durum değildir aslında, yorgun olduğumuz bir gün yazacağımız makaleyi yarına bırakmak doğaldır. Fakat erteleme sürekli hale geldiğinde insanda yüksek strese neden olur ve insanın hayatını büyük ölçüde etkiler.
Peki, neden?
Ortada hiçbir neden yokken işi sonraya bıraktığımızda kendimizi strese gireceğimizi biliyoruz. O zaman neden bu kadar mantıksız bir eylemi yapıyoruz? Bunun kişiden kişiye değişen birçok nedeni olabilir ama psikologlar ve bilim insanları yaptıkları gözlemlerde genel birkaç neden bulmuşlar.
Bir Örnek
Konu yaşamdan bir örnek üzerinden daha iyi anlaşılır: Bir ressam varsayalım, adı Duygu olsun. Duygu'nun kapısını harika bir fırsat çalar ve resim sergisi açma imkanı doğar. Teklifi hemen kabul eder ve altı ay sonraki sergi için yapacağı on resmi rahatlıkla yapması için şimdiden başlaması gerekir.
Şövalesinin başına geçer ama temiz tuvale ilk fırça darbesini yapamaz. "Ya çirkin olursa? Sergime kimse gelmezse ya da gelenler gelenler beğenmezse?"
Eli telefonuna gider ve biraz internette takılırsa belki ilham gelir diye düşünür. Saatler geçer ve yarına bırakır işi. Bir sonraki gün de benzer şekilde geçer, nereden başlayacağına bir türlü karar veremez.
Bu şekilde aylar geçer ve henüz bir resim bile bitirememiştir. İki ay kaldığını fark edince şu an başlamazsa sergide eli boş olacağını fark eder ve hemen işe koyulur. On resmi yapar ve sergiyi öyle böyle tamamlar. Ama Duygu neden resimleri bitirmeyi altı aya yayıp rahatlıkla yapabilecekken kendini strese sokup hepsini son ana sıkıştırdı?
Başarısızlık Korkusu
Mükemmelliyetçilik diye de anılan başarısızlık korkusu, sonucun beklenilen kadar güzel olmaması ihtimali nedeniyle o işe hiç başlamamaktır. Kendimizin veya başkalarının beklentilerini karşılamak gözümüzde büyür ve o işi yapmaktan korkar hale geliriz.
Duygu da beklentilerini karşılayamamaktan ve diğerlerini hayal kırıklığına uğratmaktan korkar. Kötü olacağına hiç olmasın der ve başlamaz. Bu "Ya hep ya hiç" olarak da algılanabilir.
Eserlerini erteledikçe işi bitirmek zorlaşır. Son anda, Tim Urban'ın deyimiyle "panik canavarı" baş gösterince, Duygu işe başlar.
Sonuçların Farkında Olmamak
Stanford Üniversitesi'nde yapılan bir deneyde öğrencilerin şu anki kendilerini, gelecekteki kendilerini ve bir yabancıyı düşünmeleri istenmiş. Beyin aktiviteleri incelendiğinde bir kısmın gelecekteki kendilerini düşünürken şu anki kendilerini düşündüklerindeki nöronların oluşturduğu desenler benzer çıkmış. Bir kısmın ise bir yabancıyla gelecekteki kendilerini düşününce benzer nörolajik desenler ortaya çıkmıştır.
İlkinde katılımcılar geleceği şu anla özleştirmişken ikincidekiler geleceği şu ana bağlayamamışlardır. Daha sonra öğrencileri incelediklerinde kendilerini gelecekle özleştirenlerin daha az ertelediği ortaya çıkmıştır.
Burdan haraketle şu anki yaptıklarının sonuçlarına kendilerinin katlanacağının farkında olanlar daha az erteler diyebiliriz.
Duygu da "Şu an yapmadıklarımızı biz değil gelecek halimiz yapıyor. Bu onun sorunu." diye düşündü.
Bu tür düşünceler gelecekteki kendini şu anla bağdaştırmamış kişilerde ortaya çıkar. Bunun yerine "Yapmadığım işin sonucuna katlanacak da benim!" deyip sorumluluk almak daha yerinde olur.
Ödül veya ceza uzakta olduğunda beynimiz, daha çok kısa süreli işlere odaklanır. Bu konu da genlerle ilgilidir.
Genlerimiz
İlkel zamanlarda yaşayan atalarımızın en önemli derdi hayatta kalmaktı. Üç dört ay öncesinini değil o an önlerinde olan kaplanı düşünürlerdi. Bu da insanların bugün bile kısa süreli hedeflere odaklı olmasına neden olabilir.
Birkaç tıklamayla alacağımız dopamin, altı ay sonraki sergi için alacağımız dopaminden daha değerli olur genellikle.
Günümüzde kısa süreli hedeflerden çok, uzun süreli hedefler gereklidir. Hayat bizi birkaç ay hatta birkaç yıl sonraki "biz" için düşünmeye itmektedir. Bu yüzden eskiden işe yarayan kısa süreli hedeflere odaklanma, bugün pek de işe yaramaz. Bu durumun farkında olup zihinsel bir değişim için çaba göstermek önemlidir.
Yine Duygu'ya dönelim. Duygu, içerik tüketip kısa süreli bir stresini azaltsa da önünde aylarını ayırması gereken bir projesi varken ertelediğinin farkına varıp harekete geçmesi işini kolaylaştırır.
Koruma Mekanizmamız
Beynimizin "savaş-kaç-don" tepkisi burada da devreye girer. Bu projeye başlamak Duygu'da strese yol açar ve beyni Duygu'yu korumak için onun dikkatini başka şeylerle dağıtır, yani kaçar.
Kısa vadede stres azalsa da erteledikçe stres artar ve baş etmesi güçleşir. Mark Twain'in dediği gibi "Eğer işin kurbağayı yemekse sabah ilk iş onu ye, eğer işin iki kurbağa yemekse önce büyük olanı ye."
Belirsizlik
Yapılacak iş belirsiz olduğunda ya da nereden başlanacağı bilinmediğinde zaten kendi başına zor olan iş daha da zorlaşır.
Duygu'nın şövalenin başına geçmesine rağmen nereden başlayacağını bilemeyip vazgeçmesi buna örnek olabilir. Uzun süreli ve çok emek gerektiren projeler, gözümüzü korkuttuğunda onlara başlamak güç ister.
Belli basamaklardan oluşmuş, talimatları net projelere başlamak ve bitirmek çok daha kolaydır.
Son Nokta
Düşünülenin aksine ertelemek her zaman tembellikten kaynaklanmaz. Tembelliğin ana nedeni umursamamaktır ve bütün gün hiçbir şey yapmadan geçebilir. Ertelemek ise fazla umursamaktan kaynaklanır ve bütün gün kendimizi başka şeylerle meşgul ederiz.
Erteleyenlerin yaşadığı sıkıntı çoğu zaman işe başlamaktır. Ertelediğimizi fark ettiğimizde duygularımızı kabul etmeli, işleri tamamlayarak stresi azaltacağımızı kendimize söylemeliyiz.
Ertelemek devamlı olduğunda anksiyeteye, depresyona, yüksek strese ve stresin yol açtığı bedensel rahatsızlıklara yol açabilir. Ertelemeyi yenmek için ne yapabiliriz?Erteleme 101'in 2. kısmında buna odaklanacağız.
(394) Tim Urban: Inside the mind of a master procrastinator | TED - YouTube
(394) Why you procrastinate even when it feels bad - YouTube
Exploring the Genetics of “I’ll Do It Tomorrow” – Association for Psychological Science – APS
Executive Function & Self-Regulation (harvard.edu)