Fazla Vakti Olmayanlar için 6 Kitap Önerisi

Bu yazımızda kitap okumaya fazla vakti olmayanlar için kısa ama çok güzel kitaplar önereceğiz. Umarım sizler için faydalı olur.

Günümüzde gerek çalışma hayatının yoruculuğundan gerekse teknoloji bağımlılığı gibi bahanelerle maalesef kitap okumaya fazla vakit ayıramamaktayız. Bu durumda 500-600 sayfalık kitapları okumak ise bir hayli zor hale geliyor. Bu yazımızda kitap okumaya fazla vakti olmayanlar için kısa ama çok güzel kitaplar önereceğiz. (Not: Listedeki kitapların uzunluğu en fazla 100 sayfadır.)

1.Canistan - Yusuf Atılgan (Roman)

Ocağın üstündeki rafta yanan zeytinyağı kandilinin soluk ışığında ayak ucunda duran adamın yüzü yabancı gibi değildi ama kim olduğunu çıkaramadı. Başında yerleşik bir ağrı vardı. “Çeteler. Sonunda basıldık işte. Aptal gibi fırladım dışarı; tüfeği alıp beklemeliydim. ‘Bağa çıkmayalım bu yaz; her gün gider geliriz; geceleri köyde kalalım’ deyip durduydu Fatma. Dinlemedim…”

Yusuf Atılgan’ın tamamlamadan bıraktığı üçüncü romanı Canistan, ölümünden çok sonra, ilk kez 2000 yılında yayımlandı. Romanın coğrafyası yine Manisa; ama bu kez dönem farklı. Anadolu’nun işgal edildiği, direniş çetelerinin kurulduğu yıllar, anasını bırakıp köylere, çiftliklere çalışmaya giden çalışkan, işbilir köylü çocuğu Selim… Okuyunca göreceksiniz; üç bölümden oluşan bu kısa anlatı hiç de yarım kalmış değil. Son derece güçlü bir dil ve sağlam gözlemlerle dolu, tam bir “usta” eseri…


2.Zacharius Usta - Jules Verne (Hikaye)

Zacharius Usta olağanüstü ince bir işçilikle ürettiği kusursuz saatlerle Cenevre şehrinin gururudur. Ünü İsviçre sınırlarını aşıp Fransa ve Almanya’ya kadar uzanmıştır. Saatçiliğin ilerleyen bilime ayak uydurmasıyla, Zacharius Usta da “saat maşası”nı icat eder. Bu icadının ardından kibir başını döndürür. Öyle ya, Tanrı sonsuzluğu yarattıysa, kendisi de zamanı yaratmıştır. Ancak günün birinde imal edip sattığı bütün saatlerin ortada görünür bir sebep olmaksızın birden durmasıyla, öfkeli müşteriler evinin kapısını aşındırmaya başlar. Bilimle manevi değerler arasındaki çatışma Jules Verne’in 1854 yılında yayımladığı bu fantastik öykünün ana temasıdır. Kibrine yenilip ölümsüzlüğün peşine düşen ve ruhunu kaybeden Zacharius Usta için çöküş kaçınılmazdır.


3.İlk Öğretmenim - Cengiz Aytmatov (Roman)

Asırlarca basit tarım ve hayvancılıkla hayatını sürdüren göçebe Kırgız halkı, Çarlık Rusyası’nın yıkılmasının ardından yepyeni bir dünyanın hayaline ortak olur. Önceleri yalnızca birkaç kişinin hatta kimi zaman sadece tek bir bireyin peşine düştüğü bu hayaller, statükonun direnciyle yüzleşecektir elbette. Ancak adanmış bir ruhun önünde ne durabilir? Bu ilk kıvılcımlar zamanla desteklenip paylaşıldıkça koca bir toplumu değiştirir ve dönüştürür kuşkusuz. Tıpkı İlk Öğretmenim’de olduğu gibi…

Savaş sırasında aldığı sınırlı eğitim, idealist bir Kırgız genci olan Düyşen’de köklü değişimlere neden olmuştur. İdeallerine olan inancı onu köyünün yüzlerce yıllık ataerkil geleneklerine başkaldırmaya iterken köyün çocukları için bir okul inşa etmeye koyulur. Şüphesiz bu derme çatma okulun ilk öğretmeni de kendisi olacaktır. Duyşen’in mücadelesi hem kendisinin, hem köyünün hem de gelecek kuşakların kaderini değiştirecek acı ve hüzün dolu bir hikâyenin başlangıcı olduğu kadar, büyük bir destanın da müjdecisidir!



4.Ali Suavi (Başveren İnkilapçı) - Falih Rıfkı Atay (Tarih > Biyografi)

Maksadı halkı uyandırmak, devleti maddi manevi bütün tesisleriyle yeniden nizamlayarak kurmaktır... Yazılarında padişahlar, vezirler ve paşalar için hürmet sıfatları kullanmaz, bu bakımdan bir demokrattır. Yalnız demokrat mı? Bir Türkçü ve galiba ilk Türkçü... Kendini aşağılık duygusundan belki de ilk kurtaran, tarihe ve ilme sarılarak vatandaşlarını Türk ırkının ve dilinin üstünlüğüne inandırmak için çırpınan ilk inkılapçı... Frenk tenkitçileri karşısına, dar Hristiyanlık - İslamcılık çerçevesini kırarak, ırkının İslam’dan önce ve sonraki medeniyet ve kültür davası ile çıkan ilk yazar...



5.Bilge Kağan'ın Vasiyeti - Ahmet Taşağıl (Tarih > İnceleme-Araştırma)

Bilge Kağan Türk tarihinin en önemli kişilerinden biridir. Tahtta kaldığı yıllarda iç ve dış düşmanlarla kuşatılmış devletini vezir Bilge Tonyukuk ve kardeşi Kül Tegin ile birlikte çetin mücadelelere girerek kurtarmıştı. Aslında onun devleti için çalışması babası ölüp amcası Kapgan kağanlık makamına oturduğunda şadlık gibi önemli göreve getirildiğinde başlamıştı. Amcası Kapgan'ın ölümü üzerine haksız yere tahta geçen İnel'i Kül Tegin bir ihtilal ile ortadan kaldırmış, ağabeyi Bilge'yi kağan yapmıştı.


731 yılında Kül Tegin'i kaybeden Bilge, derin üzüntülere gark olmuştu. Bir yıl sonra çektiği tarifsiz acıları ifade etmek, milletine, özellikle gelecek nesillere ders vermek amacıyla bir bark yaptırdı. Barkın duvarlarına kardeşi Kül Tegin'in mücadele sahneleri resmedildiğinde gözleri dolarak seyretti. Sonra Türk kültürünün en önemli hazinelerinden sayılan Kül Tegin yazıtını diktirdi.


Bengü taşlara Gök Türk Devletinin kuruluşunu, zayıflamasını, yıkılışını ve yeniden bağımsızlığını kazanışını kazıtarak yazdırdı. Sonra gelecekte aynı zorluklara düşmemek için neler yapılması gerektiğini anlattı.

Bütün bunları milletine, ama özellikle gelecek nesiller ders alsın diye vasiyet niteliğinde taşlara kazıttırmak suretiyle yazdırdı.

Bu kitapta Bilge Kağan'ın vasiyet niteliğindeki sözleri değerlendirilmektedir.



6.Üç Tarz-ı Siyaset - Yusuf Akçura (Siyasi Tarih)

Türk Devrimi'nin önde gelen düşünür ve eylemcilerinden Yusuf Akçura'nın 1904'te kaleme aldığı bu eserde ilk defa siyasî sahada Türkçülük meselesi tam bir açıklıkla söz konusu ediliyor ve yine ilk defa, Osmanlı saltanatının takip ettiği veya takip edebileceği "üç siyaset tarzı", yani "Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük"  açık bir şekilde tespit ve beyan olunuyor; "bu üç siyasetten hangisinin faydalı ve uygulanabilir olduğu" araştırılıyor ve ardından "kime ve neye faydalı?" olduğu sorgulanıyor.


Türk milliyetçiliğinin siyasette sahip olabileceği kıymet ve öneme dair "Üç Tarz-ı Siyaset"ten önce bu derece açıklık ve katiyetle fikir beyan eden bir eser yazılmış değildir. Akçura, bu eseriyle Batı yazınında da Türkçülük hareketinin öncü, kurucu ve yayıcılarından olarak gösterilmiştir.