FEMİNİZM

Herkese merhaba! Bugün sizlere hem herkesin hakkında fikri olduğu hem de aslında hiçbir fikri olmadığı bir konudan bahsedeceğim: Feminizm


Femizim Nedir?

XVIII. yüzyılda Fransa'da filozoflar ve kadın yazarlarca ortaya atılan ve savunulan, daha sonra ki yüzyıllarda her toplumda yandaş bulan, kadının siyasal ve toplumsal hakları bakımından erkekle eşit olması gerektiğini savunan ve bunu gerçekleştirmeye çalışan akımdır.

Bu akımda kadınlar, kadın oldukları için sadece belli görevlerde bulunmak istemediklerini ve erkeklerle eşit şartlarda toplumda yer almak istediklerini savunmaktadır. Örneğin, kadın olduğu için sadece ev işleriyle sorumlu olmadıklarının aynı zamanda dışarıda da bir iş hayatına sahip olabileceklerinin farkındalar. Ayrıca bu akım, kadınların "sadece kadın oldukları için" belirli işleri yapamayacaklarını savunmaz ve erkeklerle eşit şartlarda olabileceklerini savunur, yani cinsiyet ayrımı yoktur. Öte yandan, bilinenin aksine erkek düşmanlığı yoktur, sadece eşitlik vardır :)

Feminizm Tarihi

Feminizm kadınların, kadın oldukları için toplum içinde uğradığı eşitsizliğe ve ezilmeye karşı başkaldırı niteliğinde özgürlük ve cinsiyet eşitliğini savunan bir yaklaşımdır ve Latince kadın anlamına gelen Femine sözcüğünden türemiştir.

Feminizm algısı Mary Wollstonecraft'ın 1792'de yayınladığı Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi isimli eseriyle başlamıştır.

1792'de başlayan bu hareket 3 dalga ile birbirinden ayrılmıştır. Bu dalgalar ortak bir amaca hizmet etse de dönemin getirdiği şartlardan dolayı farklılıklar ortaya çıkmıştır.

Feminizmin 1. dalgası daha çok siyasal anlamda olmuştur ve oy, eğitim, mülkiyet hakkı gibi alanlarda özgürlük kazanmak amaçlanmıştır. Kadınların sadece erkeklerin egemenlikleri altında olmadıkları ve kendi kararlarına göre oy verme veya siyasi hayatta görev alabilme isteklerinden dolayı ortaya çıkmıştır. Ayrıca, eğitim hakkına sahip olma ve mülkiyet haklarını da kazanma isteklerinden dolayı 1. dalga ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte kadınların kendi istekleri üzerine boşanma hakkına sahip olmaması da o dönemlerde kadınlar arasında büyük bir problem olduğundan dolayı cinsiyet eşitsizliğine karşı seslerini duyurmak istemişlerdir. O dönemlerde kadınlar kendi istekleriyle boşanma davası açamıyorlardı ve her şeye erkekler karar veriyordu. Hatta boşanmak isteyen erkeğe karşı gelip kabul etmeyen kadının akıl hastası olduğu gerekçesiyle hastaneye kapatılması mümkündü ve böylece yalnızca erkeğin isteğiyle kolaylıkla boşanabiliniyordu.

2. dalga ise kadınların kendi bedenleri üzerinde söz sahibi olma istekleri üzerine ortaya çıkmıştır. Her ne kadar yaşadıkları beden kendilerine ait olarak görülse de, ne yazık ki bunda da karşı tarafın söz hakkı vardı ve çocuk sahibi olmak isteyip istemediklerinde kadınlar karar mekanizması olamıyordu. 1960’lar da daha çok kadınların cinselliği ve doğurganlığı arasındaki ayrımları ortaya koyması açısından kadın hareketinin cinsel özgürlük kapsamındaki mücadelesini içermektedir. Aynı zamanda toplumsal cinsiyet rollerinin yıkılmasının önemi ve kadın yahut erkek olarak herhangi bir cinsiyet üstünlüğünden söz edilmemesi gerektiği bu dönemin savunulan fikirleri arasındaydı. Kadınlar ataerkil sistemin dayatmış olduğu baskılara karşı gelmek ve kendi bedenleri üzerinde söz hakkı ve kürtaj hakkına sahip olmak adına seslerini yükseltmişler ve bunların sonucunda İngiltere, Fransa, ABD gibi ülkelerde doğum kontrolü yasalaşmıştır.

3. dalga feministleri 2. dalgayı desteklese de, farklılıkların konulması kapsamında fikir ayrılığıyla ortaya çıkmıştır. Amaçları mutlak eşitlik sistemine karşı farklılıkların dile getirilmesidir. Kadın olmanın birleştirici gücünü vurgulayıp kimliklere de önem vermiştir. Hiçbir bireyin tercihlerinden dolayı ikinci plana atılmaması, eziyet görmemesi ve dışlanmaması gerektiğini savunmuştur.

Bahsedilen fikir çerçevesi 3 dalga üzerinden anlatılsa da, farklı fikirlerin benimsendiği ve kendi içinde ayrılan birçok feminist akım mevcuttur ve kadınların mücadelesi başlangıçtan beri olduğu gibi bu çağda da halen devam etmektedir.

Bana göre feminizim akımı toplumun temelinde olmalı ve hiçbir birey doğduğu cinsiyete göre yargılanmamalıdır. Her birey eşittir ve görevlerin cinsiyeti yoktur. Nasıl araba sürmek sadece erkeklere özel olarak verilmiş bir eylem değilse, ev işleri de kadınlara özel bir şey değildir. Hiçbir kadın şiddet görmemeli veya tacize uğramamalıdır. Hiçbir erkek sadece beden olarak daha güçlü durduğu için kadınlardan üstün, hiçbir kadın da bedensel olarak biraz daha narin olduğu için erkeklerden zayıf değildir.

Femizim akımı kadınları ön plana çıkarıp erkeklerden üstün olmayı amaçlamaz, aksine erkeklerle eşit şartlarda olmayı savunur. Günümüzde bazı kendini feminist olarak tanımlayan bireylerden dolayı yanlış anlaşılmaya ve amacından sapmaya doğru gitse de, tamamen bireyler arasında eşitliği savunur ve erkek düşmanlığı kesinlikle kabul edilemez.

Umarım bu yazım feminizm akımı hakkında sizleri biraz daha aydınlatmıştır. :)