Feminizm Nedir? Geçmişten Günümüze Feminizm

Feminizm Nedir? Geçmişten günümüze neler değişti? Türkiye'de feminizm.

1.Feminizm

bu blog yazısında Feminizm anlatılacaktır. Toplumsal hareket olarak başlayıp ideoloji oluşu, tarihsel süreçteki değişimi, köşe taşları ve güncel yaklaşımlar başlığımız olacak.

Feminizm temel bakımından kadının dezavantajlı olduğu toplumlarda bu yapıp değiştirmeyi amaçlamak için çıkmıştır. Politik teori olduğu gibi toplumsal hareketi de ifade eder.

Tanım olarak bakmak ve yorum yapmak geniş kavramlar barındırmasından dolayı zor olsa da, Feminizm kavramını ilk kullanan Charles Fourier ve Gisela Notz gibi isimlere bakarak tanım yapılabilir. Notz’a göre feminizm, kadınların hayatlarında düzelme olması için politik ve pratik önlemler organize eden, kampanyalar ve eylemler düzenleyen, ayrımcılık ve dezavantajlı koşulların ortadan kalkması için çalışan bir toplumsal harekettir. ( Gisela Notz, Feminizm)

Feminizm tarihini Orta Çağ’a kadar götüren yazarlar vardır. Fransız Devrimi, Sanayi devrimi gibi büyük tarihi ve ekonomik olaylar da bunun sebebi gösterilmiştir. Fransız Devrimi’nin sembolünün Marianna adında bir kadın olması örnek gösterilse de Sanayi Devrimi kadar mantığa oturan bir yanı yoktur. Öyle ki Fransız kadınlar pek çok ülke kadınlarına göre daha geç seçme ve seçilme hakkı kazanmıştır.

Feminizmi Sanayi Devrimi sonrası ortaya çıkan ideoloji, toplumsl hareket olarak görenler de vardır ki mantıksal açıdan sağlam zemindedir. Sanayi Devrimi sonrası üretim fabrikalaşmış ve emek gücü isteyerek bu gücü erkeklere vermiştir. Bu durumda kadın geri planda kalmış, hem sosyal hayattan hem de üretimden kopmuştur.


 

1.1. Feminizmi ‘3 dalga Feminizm’ olarak değerlendirebiliriz.

Birinci dalga feminizmde kadın-erkek arasındaki eşitsizlikten bahsedilir. Burada amaç, kadının ve erkeğin akıl ve doğası itibariyle eşit olduğunu kabul edip ona göre eşit haklara sahip olmaktır. Mary Wollstonecraft’ın Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi eserinde kadın ve erkek için eşit sosyal, siyasal ve ekonomik haklar talep etmiştir. Aynı şekilde dönemin liberal isimlerinden John Stuart Mill ve Kadının İkinciliği eseri de bu eşitliğin sağlanması adına yazılmıştır. Mill, kendi liberal ideolojisi gereği feminizme, kadın-erkek eşitliğine destek vermiştir. Bu yüzden birinci dalga feminizm ‘eşitlikçi’ veya ‘liberal’ feminizm olarak adlandırılır.

İkinci dalga feminizmde kadınların ataerkil baskıdan kurtulması hedeftir. Kadının kurtuluşu hareketi içinde olan Radikal Feministler, kadının baskı altında olmasının sebebinin kapitalist sistem değil, erkek egemenliği olduğunu söylerler. Böylece ikinci dalga feminizmde kadının kadın olduğu için bu durumda olduğunu, bu baskıya uğradığını söyler ve kadınlar arasında ‘kız kardeşlik’ ruhu çıkarır.

Üçüncü dalga feminizm, ikinci dalgadaki ‘kız kardeşlik’ ruhuna tamamen karşıdır. Onlara göre kadınlar önce din, dil, ırk, siyah-beyaz, orta sınıf-düşük sınıf gibi ayrımlar kalkmalıdır. Zira feminizm ilk zamanlar sadece batılı, orta sınıf, heteroseksüel, beyaz kadınlar çerçevesinde hâkim olmuştur. Kendi aralarındaki eşitlik sağlanmadan nasıl erkeklerle eşitlik istenebilirdi ki?

 

1.2. Feminizmin Köşe Taşları

Toplumsal Cinsiyet Eleştirisi: Toplumsal yapıda kadının erkeğe göre dezavantajlı konumda olması ve özel alanla (ev) sınırlandırılmasının bu toplumsal cinsiyete bağlı olmasıdır.

Ataerkil Kültürün Eleştirisi: Feministler ‘ataerkillik’ kelimesini kadınların baskı altında olmasını ifade etmek için kullanırlar. (Kamla Bhasin, What is Patriachy) Kate Millet’a göre bu kültür, kadınlara erkeğine hizmet etme ve daha önemlisi bu rolü kabul etme zorunluluğunu getiren erkek egemenliği ideolojisidir. ( M. Stephan Whitehead, Men and Masculinities)


Özel Alanın Politikliği: İkinci dalga feminizm ile konuşulmaya başlanmıştır. İktidar ilişkileri yalnızca kamusal alanda değil, aile içinde de karşılaşılmaktadır. (Notz, Feminizm) Feministler özel alanla kamusal alan arasındaki ayrıma dikkat çekmek için eleştiri getirmişlerdir. Bu alanların sınırlarını tekrar tartışmaya çalışmışlardır. Çünkü aile hem kurum hem de özel alandır. Aristo, J.J.Rousseau. Thomas Hobbes ve Hegel gibi isimler de bu ayrımı yapmıştır. Bu filozoflara göre özel alan kadının alanı iken, kamusal alan erkeğin alanıdır.

Bilinç Yükseltme: Kadınlara cinsiyet farkındalığını öğretmek ve varlıklarının farkına varmalarına yardım etmektir.

Kız Kardeşlik: Bu köşe taşı da ikinci dalga feminizm zamanında çıkmıştır. Virgina Wollf en önemli temsilcilerdendir ve ‘bir kadın olarak vatanım yoktur’ düşüncesi ile her milletten, devletten, kültür ve toplumdan kadınlarla kardeş olduğunu söyler.


Erkeklik- Erillik Eleştirisi: Erkeklere toplumun verdiği özellikleri ifade eder. Güçlü olmak, aktiflik, başarı, teknoloji, risk arzusu vb örnekler verilebilir.

Kadın ve Güzellik Algısı: Kadının değerinin dış görünümüne, özellikle de erkeklere iyi görünüp görünmemesine bağlı olması toplumun özelliğidir. Bu güzellik algıları kadınlara korse, kemerler, sakatlama riskli topuklu ayakkabılar giydirir. Sürekli formda olma ihtiyacı doğurur.

 

1.3. Feminizmde Güncel Yaklaşımlar

Güncel feminizm yaklaşımlarına Postmodern Feminizm, Genç Feminizm, Renkli Feminizm, Eko-Feminizm ve Akademik feminizm örnek verilebilir. Bunları birer cümle ile açarsak;

Postmodern Feminizm: Kadınlar çeşitli milletler, kültürler ve dini inançlara göre şekillenir. O yüzden homojen bir kadın anlayışı olmamalıdır. Bu düşüncede kadın bireysel olarak önemlidir ve onu özgür düşünceleri ile anlarız.

Genç Feminizm: Annelerinin feminizminden farklı düşünen günümüz genç kadınlarının feminizm görüşüdür. Eski görüşleri anti-feminen, anti-erkek olarak görürler.

Renkli Feminizm: Adından da belli olacağı üzere ırk ve sınıf farklılığı burada konudur. Özellikle siyahî kadınların başlattığını söyleyebiliriz. Feminist hareketteki tekil kadın anlayışı son bulsun isterler.

 Eko-Feminizm: Kadın sorununu çevre sorunu üzerinden inceleyen bir yaklaşımdır. Doğa ile kadının ortak noktası olarak ‘doğurganlığı’ gösterirler.

Akademik Feminizm: Kadın Araştırmaları Merkezleri, Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları, Yüksek lisansların araştırmaları vb. feminizmi anlamada yardımcı olurlar.

 

1.4 Türkiye’de Feminizm

Osmanlı’ya kadar uzanan bir feminizm tarihi vardır. Osmanlı’da Islahat Fermanı ve Tanzimat Fermanı ile kadınlar bazı hakları elde etmeye başlamıştır. 1842’den sonra kız öğrenciler için de okullar açılmıştır. İkinci Meşrutiyet zamanına gelindiğinde bu eğitimli kadınlar toplumsal kadın hareketi meydana getirmişlerdir. Eğitim, yardım ve kültür amaçlı dernekler kurmuşlardır. O dönemde 49 dernek kadınlar tarafında kurulmuştur. (Çaha, Sivil Kadın)

Cumhuriyet döneminde kadın-erkek eşitliği vurgulanmıştır. Bu dönemlerden sonra feministler ilk kez 1981’de Somut gazetesi aracılığıyla görünürlük kazanmıştır. Feminist-sosyalist yaklaşımını savunan Kaktüs dergileri de çıkarılmıştır.

1987 yılında Türkiye, Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi (CEDAW) imzalamıştır. İlerleyen zamanlarda Kadın Eserleri Kütüphanesi (1989), Uçan Süpürge (1996), KADER (1997) açılmıştır. 2000’li yıllarda ‘Haydi Kızlar Okula’ gibi kampanyalarla kız çocuklarına destek olunmuştur.

 

Kaynakça:

-        Siyasal İdeolojiler - Feminizm - Ömer Çaha

-        Sivil Kadın - Ömer Çaha

-        Josephine Danovan, Feminist Teori

-        Notz, Feminizm

-        M. Stephan Whitehead, Men and Masculinities