Film Önerisi "Çarpık Çizgiler"

Bir dedektifin paranoya hikayesi. "Hepimiz bir şeyler ararız. Delilik bunu bulmanın en kısa yoludur."

Psikolojik gerilimlere dayanıklı mısınız?

Cevabınız evet ise, okumaya devam edin!

Alice, evli ve iyi yetişmiş bir kadındır. Çok iyi bir hayata sahipmiş gibi görülse de aslında Alice, kocasını 3 kez zehir kullanarak öldürme teşebbüslerinde bulunmuştur. Bundan dolayı artık akl-ı selîm davranamadığına kanaat getirir(lir) ve Alice'in yolu akıl hastanesine düşer. Fakat Alice çok akıllı, aklına koyduğunu başaran biridir ve bir amacı vardır.

O nedir?

Neyi arıyor, kimi arıyor?

Derken...

Ve bir cinayet!

İntikam uğruna işlenen bir cinayet ve suçu gizleyenler…

Cinayet gecesi

Tüm bu olanlar içerisinde onun gerçek amacı ne? Bunu ancak gelin, filmin derinine inerek öğrenelim.
Film iki ayrı olay ile işleniyor. Bir, karanlık, yağmurlu bir güne gidiyoruz; bir de Alice’in olduğu anlara.

Filmin ilerleyen dakikalarında anlayacağınız üzere karanlık yağmurlu gün geçmişe, cinayetin işlendiği güne ait yaşanan olayları bizlere gösteriyor.

Peki, bu cinayetlerle Alice'in ne derdi var ki? Diye soracak olursak;

Alice, aslında işlenmiş bir cinayeti araştıran dedektif. Rolü gereği, suç mahalinde dolanıp kanıt bulmalı ve araştırmalı. 

Araştırdığı vaka akıl hastahanesinde gerçekleşmiş ise üzerine düşen görevi yerine getirmeli ve bir şekilde oraya gitmelidir.

Dedektifler de iyi oyuncu olabilirler değil mi?

Dedektif Alice

Akıl hastanelerini birçoğumuz bilmeyiz. Bilsek bile ilgilenme gereksinimi duymayız. Çünkü orada bize ait olan bir şey yoktur. Şehirden çok uzakta olmasıyla sanki içinde bulunanlar bir insan olarak topluma ait değil de ıslah edilmesi gereken bir canavar misali şehrin dışına atılır. Genellikle de herkese oradan uzak durulması, kimsenin görmemesi, sağlığı için güvenilir olmayan bir yer olarak topluma atfedilir. Girmesi zor olduğu gibi çıkması da kolay değildir. Çünkü seni büyük demir parmaklıklarının arkasına ve dört duvar arasına sıkıştırır. Nefes almak bile bir lütuftur o saatten sonra. Sanki bu başına gelen kişinin işlememesi gereken bir suçmuş,öncesinde onun da insan olarak bir hayatı yokmuş gibi zâlimce canavar muamelesi yapılır.

Tüm bunlar bir yana tedavi sürecinde iyi hâle gelebilme potansiyeli olanları hatta ve hatta hasta olmayanı bile delirtecek kadar canice bir yapı olsa gerek...

Tabi bu gördüklerimizin benim de kaleme aldığım düşüncelerin hepsi filme aktarılan akıl hastanesi profili. İzlerken teker teker herkesin oyunculuğuyla yaratmış oldukları karakterlere ürkerek hayran kalıyorsunuz. İçinizde oradan kaçma isteği uyandırıyor.

Fakat oraya girme çabası içinde olan biri vardı unutmayalım..



Peki kime inanacağız, kime inanacaksın doktor?

Kocasını 3 kere öldürmeye çalışan iyi eğitimli, kimya mühendisi bir kadın…

Yolu akıl hastahanesine düşerse paranoyası ile nasıl mücadele eder?

Olmayan paronasıyla…

Girebilmek için yarattığı karaktere o kadar bağlanır ki, acaba gerçekten o kişi midir?

İşte hikaye aslında tam bu noktada şekillenmeye başlar. Çünkü artık kendisi de, kendini anlayamamaya başlar.

Hastahanenin müdürü ve Alice

Hastahanenin müdürü burada öne çıkan karakterlerden biri olarak ilk o Alice'in düşüncelerini bulandırır ama çok da ikna edici bir tarafı vardır.

Peki kim doğruyu söylüyor?

Hastahanenin müdürü mü,yoksa Alice mi?

2 buçuk saatlik tüm bu film boyunca kafanız karışarak psikolojik bir gerilime misafir oluyorsunuz.

Her iki taraftan anlatılan hikaye de çok olası görünüyor açıkçası.

Bakalım kim haklı, izleyip göreceğiz…

Burada değinmemiz gereken bir nokta da aslında olay başlangıçtaki sahne ile birleşiyor. Yani cinayet sahnesi ile Alice'in hikayeye dahil olduğu olaylar silsilesi bize hikayenin bütününü gösteriyor.
Kayıp olan o, Çarpık Çizgiyi ele veriyor.

Varlıklı karısına, kumpas kuran ve parasını ele geçirmek isteyen bir adam. Onu en iyi işi ile ele geçireceğini biliyordu fakat karısının zekasını bu işe dahil edememişti. 

Bir yanda hem çözülen bir cinayeti ama cinayetin ardındaki iç burkan detayı bir taraftan da Alice’nın hikayesine şahit oluyoruz.


Son ana kadar kafa karıştırıcı ama bir o kadar da keyifle içine dahil olduğum bir diziydi. Bilir kişiler tarafından “deli” olarak adlandırılsada onların da duyguları olduğu,onların da hâlâ insan olduğunu görmemizi sağlayan aynı zamanda da bir kişiye yapılan psikolojik manipülasyonun nelere mahal olacağını gösteren muhteşem bir filmdi.

Eğer psikolojik gerilim seviyorsanız kesinlikle buradan Netflix’e geçiş yapmanızı öneriyorum.

Gerçekten de yazıldığı gibi “karşı konulamaz” ve “muazzam bir uyarlama”.

İyi seyirler dilerim...