Fiziksel Acıya Farklı Bir Bakış Açısı: MBSR Tekniği

Zihnimizde beliren her düşünceye kapılmadan sadece tanıklık etmek mümkün mü? Peki beynimizi yeniden şekillendirebilir miyiz?

Modern tıp, günümüzde birçok hastalığa çareler üretmiş olsa da, bazı konularda yetersiz kalabilmekte ve kişilerin kronik ağrıları devam edebilmektedir. Kronik ağrıları olan kişilere detaylı bakılsa da ağrının sebebi bulunamamakta ve kişi ağrıdan şikayetçi olmaya devam edebilmektedir. Yoga ve Budist öğretilerle ilgilenen Amerikalı Profesör Jon Kabat Zinn, kronik ağrısı geçmeyen kişiler için bir klinik açmış ve hastalarının acıyı kabul etmesine yönelik bir farkındalık tekniği geliştirmiştir. Fiziksel acıyı kabullenmeye odaklanan bu tekniğe MBSR yani Mindfulness-based stress reduction (Farkındalık temelli stres azaltma programı) ismini vermiş ve bu programı kliniğinde uygulamaya başlamıştır. MBSR tekniği farkındalık meditasyonu, beden farkındalığı, davranış farkındalığı keşfi ve yoga pratiklerinin bir kombinasyonu olarak 8 hafta boyunca uygulanmaktadır.


Beynimizin ön bölgesi hayal gücü, somutlaştırma ve kavramlaştırma bölümüdür. Başka hiçbir memeliye benzemememizi sağlayan kavramsal düşünmeye yönelik çok gelişmiş bir beyine sahibizdir. Beyinin ön bölgesi fabrika ayarı olarak kabul edilmektedir ve bu ön beyin bölgesi gündelik problemlerimizde kendimizi yönlendirmekte çok yardımcıdır. İşe nasıl gideceğim? Faturamı nasıl öderim? Aya nasıl roket atarım?... Tüm bu sorular beynin ön tarafından çözüme kavuşmaktadır ve bu bölge bilişsel bir bölge olarak kabul edilmektedir. Bu sayede günlük sorunları çözmede başarılı olmaktayız. Fakat duygusal bir sorunumuz olduğunda çok daha farklı problemler ortaya çıkıyor. Mesela, niye kimse beni sevmiyor? Ön beyin ile duygusal sorunlarımızı çözmeye kalkışırsak sorun çözülmüyor; aksine hedefimizden uzaklaşıyoruz, sorun daha da büyüyor ve bu bir huy haline gelmeye başlıyor. Huy haline geldiği için de duygusal sorunlarımızı sürekli bu bölgeyle çözmeye çalışıyoruz. Bu çok normal çünkü gerçek dünyevi problemleri buradan çözebiliyoruz. Ancak klinik deney sonuçları gösteriyor ki ön beyinle duygusal sorunlarımızın sadece küçük bir kısmını çözebiliyoruz. Bireyler duygusal sorunlarını ön beyinle çözmeye başladıkça daha büyük ve içinden çıkılmaz sorunlar yaşamaya başlıyor. İşte bu noktada meditasyon devreye giriyor. Meditasyon, sadece ön beyini değil, zamanla kullanmayı unuttuğumuz beynin diğer bölgelerini de çözüme katmaya başlıyor. Meditasyon sırasında ön beyinle düşünmeye başlıyoruz ve bu, bedene de yansımaya başlıyor. Ne zaman ki ön beyin ile “Beni sevmiyor” düşüncesi gelir, karnımızda düğüm oluşur ve nefesimiz daralır. Burada yapılması gereken sorunu değiştirmeye uğraşmak değil, bu düşünceye sadece tanık olmaktır çünkü farkındalığın kendisi dönüşümü başlatıyor. Bu tanıklık yargılamadan, nazikçe ve arkadaşça olmalıdır. Sonraki süreçte de zorluklar hala devam edecektir ama merkezde artık ben kavramı kalkmaktadır ve bu meditasyonun kilit kavramı olarak kabul edilmektedir. Meditasyon uyguladıkça beynin diğer bölümleri de gelişmekte ve kişi bu bağlantı yolları ile beynin bu bölümleri arasında gidip gelme becerisini de artırmaktadır. Bu sayede oto-pilot davranmamayı da öğrenmeye başlar. Mesela ilişkide bir sorun varsa ön beyinden yani kavramsal bölümden de bakmak önemlidir, ilişkinin geleceğini hayal etmek zorundasınızdır. Özür dilemek için bir plan yapmay düşünürsün ve bu süreçler ön beyinde gerçekleşir. Ancak önemli olan şu ki, duygusal olarak da bunu hissetmek gerekmektedir. Meditasyonda önemli olan, problemle karşılaşıldığında ön beyin ile kapılıp gitmektense duyumsal olarak yorumlayabilmektir. Meditasyon, acı ve hazzı yok etmeye çalışmaz; onlarla olan ilişkimizin değişmesini sağlamaktadır. Yargılamadan ve arkadaşça tanıklık etmemize yardımcı olmaktadır.


Peki gerçekten meditasyon hayatımızda büyük bir değişiklik yaratır mı?

Yakın zamana kadar beynin çocukluktan itibaren hiç değişmediği düşünülüyordu fakat son yıllarda yapılan çalışmalar gösteriyor ki, beyin bir plastik gibi değişebilmektedir. Hatta nörobilimciler bunu "nöral plastisite" diye adlandırmaktadırlar. Farklı düşünerek, farklı davranarak ve farklı duyguları deneyimleyerek beynimizi yeniden programlayabilmekteyiz.

Nörobilimci Sara Lazer TedX konuşmasında yapmış olduğu bir araştırmadan söz eder. Bedenini esnetmek için gittiği yoga sınıfında birkaç ay sonra bazı şeylerin değiştiğini gözlemler ancak bunları yorumlayamaz ve merak edip araştırmaya başlar. Yoganın yararları hakkında yapılan araştırmaları incelediğinde yoganın stresi azaltıp odaklanmayı arttırdığına dair bulgulara erişir. Sonrasında, meditasyonun beynin işleyişini ve tepkilerimizi gerçekten değiştirip değiştirmediğini merak eder. Sara ve ekibi, hiç meditasyon yapmamış bir grup insanın beyin görüntülerini alırlar. Bu kişilere 8 haftalık MBSR programı kapsamında her gün 30-40 dakika meditasyon yaptırılır. 8 haftanın sonunda bu kişilerin beyinleri yeniden görüntülenmiştir. Programın başında ve sonunda alınan beyin görüntüleri kıyaslandığında, beyindeki öğrenme ve hafıza bölgelerinin genişlediği, ayrıca bakış açısı kazandıran şefkat ve empati duygusunu geliştiren bölgenin de farklılaştığı gözlemlenmiştir. Yine bu kişilerin çevrelerinin değişmediği fakat çevrelerine verdikleri tepkilerin değişmesi sonucu daha az stresli olduğunu gözlemlemiş ve meditasyonun beyni değiştirdiğini bilimsel olarak ortaya koymuştur.

Kendi meditasyon yolculuğumda da 2 aylık gibi bir süreçte bile düşünce yapımın ve olaylara tepki verme şeklimin oldukça değiştiğini fark etmiştim. Gözümde büyüyen ve günlerce bitiremediğim işleri saatler içinde bitirebilmeye başlamıştım. Üstelik karşımdaki kişileri artık daha iyi anlayabiliyor ve daha sakin tepkiler verdiğim için onların da bilinçli veya bilinçsiz olarak bir farkındalık yaşadığına tanıklık etmiştim. Kendi yolculuğumu bilimsel olarak ispatlayamam ama yolculuğum sırasında yaşadığım deneyimlerin yukarıda bahsettiğim bilimsel araştırmalarla örtüştüğünü fark edince meditasyonun günlük bir rutin haline gelmesini desteklemeye başladım. Üstelik çalışmalarda bahsedildiği gibi 30-40 dk meditasyon yapmanıza gerek görülmemektedir. 20 dakikalık bir farkındalık meditasyon uygulaması yapmanız bile yeterli olacaktır. Eğer 20 dakika uzun geliyorsa 8’er dakikalık günde 2 kez meditasyon deneyimleyebilirsiniz. Gün içerisinde yapacağınız bir iki dakikalık farkındalıklı meditasyonlar bile günün akışını değiştirecektir. Eğer meditasyon deneyiminiz varsa veya bunu okuduktan sonra meditasyon yapmaya başlarsanız yolculuk deneyimlerinizi yorumlarda paylaşmanızı çok isterim. “An”da farkındalıkla kalmanız dileğiyle. :)

Uyarı: Travmatik bir durum yaşadıysanız meditasyon pratiği olumsuz etki yaratabilir. Bunun için önce iyi bir psikoterapist ile görüşmeniz tavsiye edilmektedir.

Meraklıları için:




https://www.theguardian.com/lifeandstyle/2017/oct/22/mindfulness-jon-kabat-zinn-depression-trump-grenfell