Fotoğrakların Dili Olsa
Geçmişten günümüze ulaşan kimi ilginç fotoğrafları bugünüyle yorumlamak
Eski bir fotoğraf bize ne anlatır? Tarihin derinliklerinden gelen bir kare? Günümüze ulaşması bile bir mucize iken, onun hikayesini bilmek, anlamak, ne değerlidir oysa…
‘Ben bunu bir yerde görmüştüm’ hissiyatı veren fotoğraflarla birlikte, belki de ilk kez karşılaşacaklarınızın hikayelerini bulacaksınız satırlarımızda.
İlk fotomuz İstanbul Üniversitesi ya da o zamanki ismiyle Darülfünun-ı Osmani öğrencilerinden ikisine ait. Görünüşlerine ve tabii ki bıyıklarına baktığınızda Türk olabilecekleri yönünde kanaatiniz oluşabilir. Ancak işin aslı öyle değil. Soldaki öğrencinin adı David Ben Gurion ve sağ tarafta ise Yitzak Ben-Zvi bulunmakta. İsrail devletinin kurucusu ve ilk başbakanı David Ben Gurion’dur. Ben-Zvi ise İsrail’in ikinci başbakanı olarak görev yapmıştır. Fotoğrafın çekildiği yıllarda bu iki önemli isim İstanbul Üniversitesi’nde hukuk okumaktaydılar.
İkinci fotomuz Bakü, Azerbaycan’dan… 19. Yüzyılın ikinci yarısına ait olduğu düşünülen bu fotoğrafta döneminin giysileri içinde İranlı kadınları görebilmekteyiz. Bu coğrafya her daim şaşırtmaya devam edebilir.
Sırada Ermenistan’a uzanıyoruz. Fotoğraf 20.yüzyılın başlarında Erivan’da İranlı bir dervişi gösteriyor.Mistik giysileri içinde, ürkütücü bir hava sezinlesek de gerçekte sükunetin vücut bulmuş hali olabilir. Kim bilir...
Hala Erivan Ermenistan’dayız ama bu sefer 19.yüzyılın sonlarına gidiyoruz. Üç Kürt erkeği Dmitry Ermakov’un objektifine poz veriyor. Fotoğrafın gizli kahramanı, bitap düşmüş öküz olabilir mi acaba?
Tarih, 20.yüzyılın başları… Dağıstan’ın Aksay-Kumuk yerleşiminde, mütevazı Yahudi bir aile karşılıyor bizi. Kafkaslar kültürel çeşitliliğin tüm renklerini taşıyor adeta. Genç yaşta anne-baba olmanın getirdiği ağır sorumluluk duygusu, çiftin gözlerinden okunmakta...
1929 yılı Saraybosna’sında (Bosna-Hersek) sigara içen iki Sefarad Yahudisi foto stüdyosunda poz veriyorlar. Osmanlı’nın ruhu hala hayatta… Gençlerin taktığı kravatta, ceket cebine iliştirdikleri mendillerde, özen ve asaletin her zerresi mevcut.
Büyülü Doğu tabiri sizce de doğru olmaz mı bu fotoğraf üstüne? Taşkent’in yerlileri müzik enstrümanlarını deniyorlar. Üstelik 1870’lerden günümüze ulaşıyor fotoğrafı çeken sayesinde.
Çok tanıdık bir coğrafyaya, İstanbul’a uzanıyoruz. Sene 1873… Ankara vilayetine özgü kıyafetler içinde, başıbozuk – paralı asker (1), Müslüman bir çoban (2) ve Müslüman, evli bir köylü kadın bizleri karşılıyor.
Son fotoğrafımız, 1910 yılında Ermeni fotoğrafçı H. Maghakyan tarafından çekilmiş, Hakkâri – Cilo’da yaşayan Süryani bir aileye ait. Bu fotoğraf, 1913 tarihli, Yervand Lalayan’ın “Vaspurakan Süryanileri” adlı kitabında yer alan bir dizi çalışmaya aittir. Yerel kıyafetler içindeki ailenin babası, mermileri kuşanmış, tüfeğini yanına almış, tam tekmil poz vermekte... Çocukların altına konan tabureler, annenin çileli bakışları, erkek çocuğa o yaşta verilen kimi yükümlülükler... Hepsi tek bir fotoğrafla günümüze ulaşmakta...