Funny Games - Ölümcül Oyunlar (1997 & 2007) Film Analizi

Siz bu ölümcül oyunun içinde olsaydınız ne yapardınız?

Daha önce de izlediğim Ölümcül oyunlar filmi özellikle ilk versiyonu yani 1997 yapımı ile benden daha çok beğeni almıştı. Hani ilklerin verdiği heyecanı ikinciler veremez deyişi bazen doğru olabiliyor. Bu filmde de benim için en azından öyle oldu. Hatta ikinci versiyonunu çekmeye değer bile görmüyorum. Keşke çekmeyip sadece 1997 yapımı ile kalması tarafındaydım. Çünkü oyunculukları genel anlamda beğenmedim. Bana aynı etkiyi ve havayı aktaramadılar. Gerilim oynamak ciddi anlamda ustalık isteyen bir iştir. Ve role bürünmek o korkuyu seyirciye geçirmek zordur. Ama 2. versiyonda bu atmosferi yakalayamadım. Birinci film temposu yüksek ve iddialı bir film. Ancak 2007 yapımını ne yazık ki pek sevemedim. Tabii iki versiyonda sinematografik açıdan kurgu, görüntü gibi gayet başarılı zaten yönetmen de kendini kanıtlamış iyi bir aday olduğu için bu açıdan filmi beğendim. Burada aklıma takılan soru, neden daha sonra Amerika versiyonunu çekmek gibi bir ihtiyaç doğdu? Ya da başka ne elde edilmek istendi? Yönetmen bize bir mesaj mı aktarmak istiyor? Sorular kafamda döndü açıkçası. Yine de emeğe saygı duyup bir kez daha kaliteli bir yapımı tekrar bize sundukları için teşekkürü hak ettiklerini düşünüyorum.


 Şiddet bizim var olduğumuz günden bu yana hayatımızda olan ölüm gibi gerçeklerden bir tanesidir. Bu filmde de şiddet oldukça baskın bir şekilde görülmektedir. Açıkçası bazı sahnelerde gözlerimi kapattım ve izleyemedim, kötü hissettim. Bazı yönetmen adayları cidden seyirciyi rahatsız etmek amaçlı sahneleri çok fazla işlerler sanatlarında. Nitekim Haneke de bunu amaçlamış ise benim açımdan bunu etkili bir şekilde yaptığını söyleyebilirim. O gerilimdeki doyum noktasına tam gaz ulaşmanızı sağlıyor. Psikolojik gerilim türündeki başarılı bulduğum yapımlardan biridir.

Hayatınız mutlu bir şekilde ailenizle birlikte çok güzel giderken bir anda aniden birilerinin saldırısı ile karşılaşmak, darbe almak. Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi. Hani Ölümcül Oyunlar denilse de aslında bu bir oyun değil gerçek. Gerçek hayattan alınmış oyunlar dizesi.

Senaryo açısından da konusunu beğendim. Tabii çok fazla şiddet eğilimli olduğu için bu durumu biraz kınıyorum. Günümüz de şu an da popüler olan Squid Game dizisi gibi. Ama oyunculuklar şahane tam anlamıyla.

Performansları, gerilim atmosferini yansıtmaları ve bana bu durumu hissettirmeleri gerçekten de müthiş bir olaydı. Bunu başaran yönetmene de bir kez daha tebriklerimizi sunmak lazım. Ayrıca süre konusunda da ideal bir tercih olmuş. Genel de uzatmayı severler ama bu tam kıvamında ve ayarında olmuş.

Bazı yönetmenlerin neden gereksiz sahneleri kesmemek konusunda ki ısrarlarını hiç anlayamıyorum. Yönetmenler pek kıyamıyorlar o zahmetle çektikleri gereksiz sahnelere.

 Oysa herkes öldürür sevdiğini.