Geçen günler

Dün 19, bugün 2 ile başlıyor yaşın


Günler, avuçlarından ince bir kum tanesi gibi kayıyor. O kadar hızlı ki, zamanın ipini çekip durdurmak istiyorsun. Bir sabah gözlerini açıyorsun ve güneşin ilk ışıkları odanın duvarına vuruyor. Yaşın 19, önünde upuzun bir hayat varmış gibi geliyor. Hayallerini zihninde sayısız defa kurguluyorsun, her birini gerçekleştirmek için bolca vaktin var gibi. Ama zaman kural tanımaz, ne seni dinler ne de hayallerini. Gözlerini bir daha kapatıp açıyorsun, yıllar geçivermiş. Yaşın artık 2 ile başlıyor. Zaman hızlandıkça, anılar geride bir iz bırakıyor. Bir zamanlar upuzun görünen yollar şimdi kısalıyor, her durakta biraz daha geç kalmış hissediyorsun kendini. Belki çocukluğun o saf heyecanını hatırlıyorsun. Yazın sıcağında, köyde bir taşın peşinden koşup ona hayat verdiğin günleri. O zamanlar günler sonsuz gibiydi, zaman bile duraksıyormuş gibi gelirdi.

O hızlıca geçip giden günlerin içinde neyi kaçırıyoruz? Ya da asıl soru, zaman mı hızlanıyor yoksa biz mi yavaşlıyoruz? Eskiden her bir anı özenle işliyorduk hafızamıza, şimdi ise günler birbirine karışıyor. Sabah ile akşam arasındaki farkı bile anlamadan, bir koşturmanın içinde kayboluyoruz. Bir günü daha geride bırakırken, sanki her geçen gün bir parçamız da geçmişin gölgelerine çekiliyor. Her anın içinde yaşamak istiyoruz belki ama günler, biz onlara yetişemeden geçip gidiyor. Bir gün, “Ne ara bu kadar büyüdüm?” diye sormaktan kendimizi alamıyoruz. İşte o an, geçmişe bakıyoruz; bir köşede unuttuğumuz hayallerimiz, cesaret edemediklerimiz, konuşamadıklarımız orada duruyor. Zaman akıp gitmiş, biz peşinden yetişememişiz. Peki ya gelecek? Hala önümüzde uzanan bir yol var. Ama zamanın bu kadar hızlı aktığını bilmek, adımlarımızı daha ağır kılıyor. Sanki her adımda biraz daha fazla düşünmek, her saniyede biraz daha yavaşlamak zorundayız. Çünkü artık biliyoruz: Zaman beklemez. Yine de zamanın ellerimizden kayıp gitmesini izlemek yerine, onu yakalamaya, her saniyeyi hissetmeye çalışıyoruz. Belki hiçbir zaman zamanı tamamen durduramayız ama her anın içinde, biraz olsun onu yavaşlatabiliriz. Günler kaçıp gitmeden, her birini biraz daha anlamlı kılmak için.