Genç İşsizliği ve İstihdam Sorunları

Türkiye gibi ülkeler genç işsizliğiyle etkin bir şekilde nasıl mücadele edebilir?

Genç işsizliği ve istihdam sorunlarının toplumda derin bir etki yarattığı açıktır. Özellikle üniversite mezunları ve kadınlar arasında işsizlik oranlarının yüksek olması, eğitim sisteminin ve iş piyasasının uyum sorunlarını gözler önüne sermektedir.

Kadınların iş piyasasında karşılaştıkları zorluklar, cinsiyet eşitliği konusunda daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini göstermektedir. İşsizlik durumunun gençlerin psikolojik sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri, yalnızca ekonomik destek değil, aynı zamanda psikolojik danışmanlık ve rehberlik hizmetlerinin de önemli olduğunu vurgulamaktadır. İş arama sürecinde karşılaşılan zorluklar, iş piyasasında gençlere yönelik daha fazla iş fırsatının yaratılmasının ve bu süreçte kullanılabilecek çeşitli araçların etkili bir şekilde tanıtılmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır.

İşverenlerin gençlere yönelik teşvik edici politikalar geliştirmesi, iş ortamını iyileştirmesi ve çalışan memnuniyetini artırmaya yönelik çabaları, genç işsizliği ve istihdam sorunlarının çözümüne katkıda bulunabilir. Genel olarak, gençlerin iş piyasasına entegrasyonunu kolaylaştırmak için kapsamlı ve çok yönlü politikaların geliştirilmesi, bu sorunların üstesinden gelmede kritik öneme sahiptir.

Genç İşsizliği Teorileri

Genç İşsizliği Teorileri, gençlerin işgücü piyasasındaki durumunu farklı açılardan açıklamaya yönelik çeşitli yaklaşımlar içerir. İş Arama Teorisi, Seçici İşten Çıkarma Teorisi, Yaşam Süresi Teorisi, Trend Teorisi ve Sıra İşsizlik Teorisi gibi farklı kuramsal yaklaşımlar bulunmaktadır.

İş Arama Teorisi (Job Search Theory)

Bu teori, genç işsizliğinin gençlerin iş değiştirme sıklıklarına bağlı olduğunu öngörür. Teori, yetenek düzeyi düşük gençlerin iş arama stratejilerini inceler. Daha az yetenekli gençlerin iş arama süreçlerini ele alır ve işlerini sık sık değiştirdikleri ve iş tatminsizliği yaşadıkları için işsizlik oranlarının yüksek olduğunu savunur.

Seçici İşten Çıkarma Teorisi (Selective Redundancy Theory)

Bu teori, ekonomik durgunluk veya kriz dönemlerinde işverenlerin genç işçileri işten çıkarmayı tercih ettiğini öne sürer. Gençlerin daha az deneyimli olmaları, işgücü piyasasına yeni katılmaları ve sık iş değiştirmeleri nedeniyle işten çıkarılmalarının işverenler açısından maliyet açısından daha avantajlı olduğunu iddia eder.

Yaşam Süresi Teorisi (Life Cycle Theory)

Bu teori, genç istihdamının genellikle ücretleri düşük, uzun vadeli kariyer beklentileri az olan işlerde yoğunlaştığını öne sürer. Gençlerin kişisel ilişkilerin yoğun olduğu sosyal iş çevrelerini tercih etmeleri ve maddi sorumluluklarının az olması nedeniyle bu işleri tercih ettikleri iddia edilir.

Trend Teorisi (Trend Theory)

Bu teori, genç işsizliğindeki artışı, sosyal yapı ve davranışlardaki karmaşık etmenlere dayandırır. İş değiştirme sıklığının artmasının, gençler arasında iş tatminsizliği ve iş değiştirme oranlarının yükselmesiyle ilişkili olduğunu öne sürer.

Sıra İşsizlik Teorisi (Queue Unemployment Theory)

Bu teorinin temel varsayımı, iş piyasasındaki yaş grupları arasındaki ücret farklılıklarından kaynaklanan işsizliktir. Yetişkin işçilerin gençlere göre daha yüksek ücret almasının gençlerin iş değiştirme davranışlarını etkilediğini öne sürer. Bu teoriler, genç işsizliğinin karmaşık doğasını anlamaya ve çözmeye çalışırken, gençlerin iş arama davranışlarından işgücü piyasasındaki yapısal değişikliklere kadar geniş bir yelpazede faktörleri ele almaktadır.

Türkiye Bağlamında Özel Çıkarımlar:

Türkiye'de genç işsizliğin en temel sebebinin yetersiz ekonomik büyüme olduğu hipotezi öne sürülmüş ve bu hipotezi test etmek için 2008 ile 2018 yılları arasındaki veriler kullanılarak panel veri analizi yapılmıştır. Elde edilen bulgulara göre, Türkiye'de işsizlik ve genç işsizliğe neden olan etkenler genellikle aynıdır ve aralarındaki korelasyon katsayısı yüksektir (%98). Ekonomik büyüme, genç işsizliği önlemede en kritik faktördür ve aralarındaki korelasyon katsayısı negatif yönlüdür (%57). Ampirik sonuçlara göre, ihracat ve inşaat sektörü yatırımlarının genç işsizlik üzerinde belirgin bir etkisi bulunmamaktadır. Türkiye'deki genç işsizliğin temel sebebi, yetersiz ekonomik büyümedir. Bununla birlikte, sanayi üretiminin artması genç işsizliğin azalmasına katkıda bulunurken, yükseköğrenim mezunu sayısının artması genç işsizliğin artmasına neden olmaktadır. Genç işsizlerin iş sahalarına dahil olması için uygulanacak politikalar, ilerleyen dönemlerde ülkenin gelişmişlik ve kalkınma göstergelerini etkileyecektir. Türkiye'nin yoğun genç nüfusa sahip olması, diğer Avrupa ülkelerine kıyasla önemli bir avantajdır. Ancak, Türkiye'de işsizlik özellikle gençleri olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, genç nüfus için daha fazla istihdam alanı oluşturulması, ülke ekonomisinin gelişimine katkı sağlamanın yanı sıra işsizliğin yarattığı sosyal ve psikolojik sorunların çözümüne de yardımcı olacaktır. Türkiye'nin 1950'li yıllardan beri gündemini meşgul eden işsizlik sorunu, ekonomik ve sosyal gelişme açısından önemli bir konudur. Türkiye'nin genç nüfusunun yüksek bir paya sahip olması ve çalışabilir durumda olması göz önüne alındığında, işsizlik ve özellikle genç işsizlik büyük bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Genç işsizlik sorunu sadece Türkiye'nin değil, birçok gelişmiş ve gelişmekte olan dünya ülkesinin önde gelen ekonomik sorunlarından biridir. Türkiye'de genç işsizlik oranları, toplam işsizlik oranlarının yaklaşık iki katı seviyesindedir. Son yıllarda ekonomide yaşanan büyüme rakamlarına rağmen, genç işsizlik oranlarında sağlıklı ve sürdürülebilir bir azalma sağlanamamıştır. Örneğin, 2009 yılında işsizlik oranı %14 iken, genç işsizlik oranı %25.3 olarak gerçekleşmiştir ve istihdamsız büyüme devam etmiştir. 

Türkiye gibi ülkelerde genç işsizliğiyle başa çıkmada önemli engellerle karşılaşılır. Bu engeller arasında şunlar yer alır:

·        Eğitim Sistemindeki Yetersizlikler: Türkiye'deki eğitim sistemi, işgücü piyasasının ihtiyaçlarına cevap veremediği için gençler arasında işsizlik sorununu artırır. Mezunların sahip olduğu nitelikler ile iş piyasasının talepleri arasındaki uyumsuzluk, genç işsizliğinin temel nedenlerinden biridir.

·        Eğitim Harcamalarının Yetersizliği: Türkiye'de eğitime ayrılan bütçe miktarı yetersizdir ve bu durum eğitim kalitesini düşürür.

·        Mesleki Eğitimdeki Zorluklar: Türkiye'deki mesleki eğitim sistemi, işgücü piyasasının taleplerine cevap verememektedir. Meslek liselerinden mezun olan gençler, iş piyasasında istenen niteliklere sahip değildirler ve bu da işsizlik sorununu derinleştirir.

·        Sosyal Tarafların Katılımının Eksikliği: Türkiye'de eğitim politikaları oluşturulurken sosyal tarafların yeterince katılımı sağlanmamaktadır. Bu da işgücü piyasasının taleplerinin eğitim sistemine yansıtılmasını zorlaştırır.

Bu engelleri aşabilmek ve genç işsizliğiyle etkin bir şekilde mücadele edebilmek için aşağıdaki adımlar atılabilir: Eğitim sistemini güçlendirmek ve iş piyasasının taleplerine uygun hale getirmek için eğitim reformları yapılmalıdır. Mesleki eğitimde kalite ve etkinlik artırılmalı, iş piyasasının ihtiyaçları doğrultusunda müfredat güncellenmelidir. Sosyal tarafların katılımı sağlanarak işgücü piyasasının talepleri eğitim politikalarına entegre edilmelidir. Eğitim harcamaları artırılmalı ve eğitim sistemi daha esnek hale getirilmelidir. İşgücü piyasasının değişen ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilmek için mesleki eğitim ve beceri kazandırma programları genişletilmelidir.

Bu adımların atılmasıyla birlikte, Türkiye gibi ülkeler genç işsizliğiyle etkin bir şekilde mücadele edebilir ve gençlerin işgücü piyasasına daha başarılı bir şekilde entegre olmalarını sağlayabilir. Sonuç olarak, Türkiye'de genç işsizliği ile eğitim sistemi arasındaki uyumsuzluk, işgücü piyasasındaki nitelikli işgücü talebi artışı ile iş arayan gençlerin nitelik ve beklentileri arasındaki uyuşmazlık gibi faktörlerden kaynaklanmaktadır. Bu sorunların çözümü için eğitim sisteminin işgücü piyasasının taleplerine daha iyi uyum sağlaması ve gençlere iş arama ve iş bulma konusunda daha etkin destek sağlanması gerekmektedir. Genç işsizlerin iş sahalarına dahil olması için uygulanacak politikalar, ilerleyen dönemlerde ülkenin gelişmişlik ve kalkınma göstergelerini etkileyecektir. Türkiye'nin yoğun genç nüfusa sahip olması, diğer Avrupa ülkelerine kıyasla önemli bir avantajdır. Ancak, Türkiye'de işsizlik özellikle gençleri olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, genç nüfus için daha fazla istihdam alanı oluşturulması, ülke ekonomisinin gelişimine katkı sağlamanın yanı sıra işsizliğin yarattığı sosyal ve psikolojik sorunların çözümüne de yardımcı olacaktır.

Son olarak, genç işsizlik sorununa karşı mücadele politikaları, küreselleşme ile birlikte dünya genelinde öne çıkan ve önemli bir gündem maddesi haline gelmiştir. Bu sorunun çözümünde, istihdam, eğitim ve istikrarlı büyüme gibi üç temel enstrümanın birlikte kullanılması gerekmektedir. Gençlere yönelik istihdam politikalarının sayısının artırılması, işsizlik oranlarıyla uyumlu sürdürülebilir ve kalıcı büyüme sağlanması, özellikle iş tabanlı eğitim sistemlerinin kurulması gibi adımlar atılmalıdır. Bu şekilde, genç işsizlik sorunuyla mücadele edilebilir hale gelir.Genç işsizlik sorunuyla mücadele politikalarında, işverenlere ve kamu otoritelerine büyük görevler düşerken, genç nüfusa da bazı sorumluluklar düşmektedir. Emek kalitesi açısından, sadece eğitim seviyesinin yüksek olması değil, bireyin kendini sürekli geliştirmiş olması, en az bir yabancı dil bilmesi, güncel olayları takip etmesi, çağdaş teknolojiye ayak uydurabilmesi ve mesleki alanda donanımlı olması önemlidir.