Gender Equality (Cinsiyet Eşitliği)
Cinsiyet Eşitliği Nedir?
Toplumsal cinsiyet, sadece kadınlar ve erkekler arasındaki biyolojik farklılıklara indirgenerek algılanmamalıdır. Çünkü toplumsal cinsiyet, toplumda erkek ya da kadın olmakla ilişkilendirilmiş olan sonradan öğrenilmiş, sosyal özellikler, farklılıklar ve ilişkileri kapsamaktadır. Biyolojik farklılıklar değişmez, değişemez ancak toplumsal cinsiyet değişime tabidir. Farklı toplumlar ve topluluklara göre oluşturulur öğrenilir ve uygulanır. Ne yazık ki, toplumsal cinsiyet sadece kadınlar için geçerli bir terim olarak bilinse de sadece kadınları kapsamaz. Cinsiyet eşitliği, tüm cinsiyetlerden insanların eşit haklara, sorumluluklara ve fırsatlara sahip olması düşüncesini savunmaktadır. Dünya üzerindeki herkes cinsiyet eşitsizliğinden etkilenir. Kadınlar, erkekler, lgbt+ bireyler, çocuklar, aileler, her yaştan ve kökenden insan cinsiyet eşitliğine sahip olmalıdırlar.
Toplumsal cinsiyet ekonomi, yaş, etnik köken, din ve eğitim düzeyleri gibi daha birçok faktörden etkilenir. Hatta farklı toplumlar, kültür ve geleneklere göre de değişiklik gösterebilmektedir. Ama genellikle her toplumda özellikle kadınlık ve erkeklik ile ilgili yerleşmiş ve klişeleşmiş belli başlı iş, sorumluluk, beklenti ve düşünce bulunmaktadır. Aynı zamanda bu iki tür arasında çoğu zaman kültürden doğan eşitsizlik bulunmaktadır. Bu eşitsizlikler; beklentileri, sorumlulukları, üstlenilen faaliyetlerini, nelere izin verildiğini, verilen değeri, tanınan fırsatları kapsamaktadır. Diğer bir deyişle, toplumsal cinsiyet anlayışı, kadınların ve erkeklerin sosyal olarak tanımlanmış rolleri ve de bu rollerin onların toplumsal güçlerini, yaşamsal fırsatları ve kaynaklarını nasıl etkilediği ile ilgilidir. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin amacı bu türler arasındaki eşitsizliğe ve ayrıma son vererek bu türler arasında bir terazi görevi görmek ve birinin diğerinden ağır olmasını önlemeye dayanmaktadır.
Cinsiyet eşitliği özellikle kadın ve erkek arasındaki eşitliği sağlama açısından son derece önemlidir. 1945’te dünya liderleri tarafından kabul edilen Birleşmiş Milletler Şartı’nın temel ilkesi “kadın ve erkeğin eşit hakları”dır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 1. Maddesi; “Tüm insanlar özgür ve onur ve haklar bakımından eşit doğarlar” demektedir. Bu beyanname, Cinsiyet Eşitliğini her zaman öğretmeyi, teşvik etmeyi ve uygulamayı içermektedir. Cinsiyet eşitliği, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddeti önlemek, ekonomik refah ve toplumların daha güvenli ve sağlıklı olması yönünden oldukça önemlidir. Cinsiyet eşitliği temel bir insan hakkıdır ve bu eşitliğe göre herkes güvenli ve eşit bir toplumda yaşama, güce, kaynaklara ve fırsatlara eşit erişime sahip olma, haysiyet, saygı ve adaletle muamele görme hakkına sahiptir. Cinsiyet eşitliği yalnızca temel bir insan hakkı değil, aynı zamanda barışçıl ve sürdürülebilir bir dünya için gerekli bir temeldir. Dünyanın son geldiği noktada cinsiyet eşitliği konusunda birçok engel aşılmış olsa da henüz görülmeyen birçok engel bulunmaktadır.
Cinsiyet Eşitsizliğine son vermek için yapılması gerekenler ise şu şekildedir;
1. Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik her türlü ayrımcılığın her yerde sona erdirilmesi,
2. Cinsiyet temelinde ayrımcılık yapmama ve eşitliği uygulama, güçlendirme ve teşvik eden yasal çerçevelerin yürürlükte olup olmaması,
3. Kamu alanları ve özel alanlarda, bütün kadınlara ve kız çocuklarına yönelik, kadın ticareti, cinsel ve her türlü istismarı da kapsayan şiddetin her türünün ortadan kaldırılması,
4. Çocuk evliliği, erken yaşta zorla evlendirilme ve kadın sünneti gibi bütün zararlı uygulamaların ortadan kaldırılması,
5. Ücretsiz bakım ve ev işlerinin kamu hizmetleri, altyapı ve sosyal koruma politikalarının sağlanması ve hane ve aile içinde sorumluluğun ulusal açıdan uygun bir biçimde paylaşılmasının geliştirilmesi yoluyla tanınması ve değer görmesi,
6. Kadınların siyasi, ekonomik ve sosyal hayatın karar verme süreçlerine tam ve etkin bir biçimde katılımlarının ve kadınlara karar verme mekanizmalarında, her düzeyde lider olabilmeleri için eşit fırsatlar tanınmasının güvence altına alınması,
7. Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı Eylem Programı, Pekin Eylem Platformu ve bunların gözden geçirme konferansları sonucunda ortaya çıkan konferans çıktılarına uygun olarak cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarına evrensel erişimin sağlanması,
8. Kadınların ekonomik kaynaklara ulaşma, toprak ve diğer mülk türlerine sahip olma ve üzerlerinde kontrol kurabilme, finansal hizmetler, miras ve doğal kaynaklara erişimleri gibi konularda ulusal yasalara uygun olarak eşit haklara sahip olmaları için reformlar yapılması,
9. Kadınların güçlenmelerinin ilerletilmesi için özellikle bilgi ve iletişim teknolojileri olmak üzere etkinleştirme teknolojisinin kullanımının geliştirilmesi,
10. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin ilerletilmesi ve kadınların ve kız çocuklarının her düzeyde güçlenmeleri için sağlam politikaların ve yasal olarak uygulanabilir mevzuatların kabul edilmesi ve güçlendirilmesi şeklindedir.