Gezenti #5: Kuzguncuk

Doya doya nefes alacaksınız.

İstanbul’un göbeğinde olan ama dokusu hiç bozulmamış, hâlâ mahalle kültürünü yaşayan ve yaşatan, buram buram nostalji kokan şirin mi şirin bir mahalle Kuzguncuk. Şehrin karmaşasının yanı başında ama sakin, yoldan geçen herkesin birbiriyle selamlaştığı, özlenen komşulukların yaşandığı bir Üsküdar mahallesi burası. Kimimiz bostanı için gelir kimimiz şirin mi şirin dükkanları için çünkü her biri içlerinde farklı lezzetler barındırırlar. Ama bazılarımız da sadece dinlenmek için o nostaljinin havasını hatırlamak için kendini Kuzguncuk sokaklarına atar.


Üsküdar’da gezilecek yerler denildiğinde, birçok dizinin ve filmin çekildiği Kuzguncuk’un başı çekmemesi imkansız gibi bir şey aslında. Mahalleye girer girmez gözler çokça adından söz ettirmiş olan Perihan Abla dizisinin karakteri Perihan Abla’yı ve dizinin karakterlerini arıyor. Sanki Perihan’ın peşinden koşan bir Şakir’i, Meraklı Melahat’ı her an sokakların birinden çıkacakmış gibi hissediyor, insan.

Kuzguncuk huzur dolu bir boğaz kenarı semti. Sokaklarında dolaşmak, denize nazır kafelerinde ve restoranlarında yiyip içmek. Hepsi birbirinden keyifli! ‘’Kuzguncuk adı nereden geliyor?’’

Kuzguncuk’un eski adı “Hrisokeramos” olarak bilinir, bu ad “altın kiremit” anlamına gelir çünkü II. Justinos döneminde yapılan bir kilise, altın yaldızlı kiremitlerle kaplanmıştır ve bu nedenle semte bu ad verilmiştir. Başka bir görüşe göre ise, semtin eski adı olan “Kosinitza” zamanla bozularak “Kuzguncuk” hâlini almıştır. Kuzguncuk, İstanbul’un Asya yakasındaki ilk Musevi yerleşim bölgesidir, ancak Musevilerin ne zaman buraya yerleştikleri tam olarak bilinmemektedir. Bazı kişiler, herhangi bir sebeple vadedilmiş topraklara gitme fırsatını bulamazlarsa, en azından Kuzguncuk’ta yaşamayı ve orada ölmeyi, gömülmeyi istediler. Bu nedenle 17. yüzyıl kaynaklarında geniş bir Musevi mezarlığının olduğu söylenir.

Bu dönemlerde Kuzguncuk’ta Musevilerin yanı sıra Rumlar da yaşamaktaydı. Ermeniler ise bu semte 18. yüzyılda gelmeye başladılar. Dolayısıyla Kuzguncuk, farklı etnik grupların bir arada yaşadığı çok kültürlü bir semt olarak tarihsel bir öneme sahiptir.

19. yüzyılda Kuzguncuk’ta büyük bir gayrimüslim nüfusu bulunuyordu. Bu semt, çoğunlukla gayrimüslimlerin yaşadığı bir yerleşimdi. Müslüman Osmanlı vatandaşlarının Kuzguncuk’a yerleşmeye pek ilgisi olmamıştı, ancak bazı kesimler Öküz Limanı (Paşalimanı) bölgesinde camii, çeşme, kayık iskelesi ve bahçelerle yerleşmişlerdi. Günümüzde ise Kuzguncuk’taki azınlık nüfusu oldukça azalmış durumda. Restorasyon çalışmalarının hız kazandığı bu semt, geleneksel Boğaziçi köylerinin özelliklerini hâlâ büyük ölçüde koruyor.

Gelelim, Kuzguncuk gezimize. Kuzguncuk özellikle bahar aylarında gezilip görülmesi gereken bir semt. Kuzguncuk; bostanı, sinagogu, kilisesi, birçok insanın defalarca önünde fotoğraf çekindiği yer olan Nail kitabevi ve tarihi sokaklarını gezme fırsatını sizlere sunar.

Bostan’da, bostanların arasında nefes alarak yürürken, hâlâ Kuzguncuk halkının bahçelerine gözleri gibi baktığını, sebzeler yetiştirdiğine şahit olabilirsiniz.

Kuzguncuk çok kültürlü bir yapıya sahip. Sinagog, Kilise ve Camii’nin aynı caddede olduğu farklı dine mensup kişilerin birbirine saygı göstererek yaşadığı bir yerdir.

Bereketli Sokağı’nın köşesinde çok özel bir kitabevi Nail Kitabevi. Kitap ve kafe olarak karşımıza çıkarak, köşesinden selam eder genellikle gelenlere. Eğer bir soluklanma noktası arasanız, Nail Kitabevi diyebilirim. Ayrıca caddeyi hayranlıkla başından sonuna kadar yorulmadan da devam edebilirsiniz. Doğal ürünler satan dükkanları inceleyebilir, lavanta kokularını alarak, tatlıcı dükkanlarına geçerek gezinizi taçlandırabilirsiniz.