Göçmen Çocuklar ve Türk Medyasında Temsilleri

Göçmen çocukların medyada temsili hakkında kısa bir araştırma.

Tüm dünyada yaklaşık 50 milyon çocuk kendi ülkelerinin sınırları dışına göç etmiş ya da zorla yerlerinden edilmiştir. Üstelik verilen bu sayı tutucu bir tahmini yansıtmaktadır. Bu kız ve erkek çocukların yarıdan fazlası şiddet ve güvensizlik ortamlarından kaçanlardır; toplam sayıları 28 milyonu bulmaktadır. Bu çocuklar “mülteci”, “yerinden edilmiş” ya da “göçmen” olabilir. Ancak, onlar her şeyden önce çocuktur: Kim olurlarsa olsunlar ya da nereden gelirlerse gelsinler, istisnasız hepsi çocuktur.

Milyonlarca çocuk her gün yaşadığı yerden uzaklaşıyor. Bazıları çatışma, yoksulluk veya iklim değişikliği nedeniyle bazıları da  daha iyi bir hayat bulma umuduyla evinden ayrılıyor. Pek çok çocuk yolculuklarında, gittikleri yerlerde ya da dönüşte tehlike, gözaltı, yoksulluk ve ayrımcılıkla karşılaşıyor. Ama bu şekilde olmak zorunda değil. Göçmen ve yerinden edilmiş çocukların acı çekmesi ve dışlanması sadece kabul edilemez değil, aynı zamanda önlenebilir de. Çocuk, evden neden ayrıldığı, nereden geldiği, nerede olduğu veya oraya nasıl geldiği önemli olmaksızın, çocuktur. Tabii bu her insan için de böyledir. Her çocuk korunmayı, bakımı ve gelişmesi için ihtiyaç duyduğu tüm destek ve hizmetleri hak eder.

Çocuklar savaşın etkilerine karşı özellikle savunmasızdır ve sıklıkla bir çatışma bölgesindeki nüfusun en az yarısını temsil eder. Korku ve güvensizlik yaşarlar ve hayatlarının her alanında kesintiye uğrarlar. Yerinden edilmiş çocuklar, artan cinsel ve fiziksel şiddet, hastalık ve yetersiz beslenme ve aile üyelerinden ayrılma riski altındadır. Yerinden edilmiş kişiler veya mülteciler olarak şiddetli yoksulluk, istismar, sömürü ve psikososyal sıkıntı yaşayabilirler.

Çatışma bölgelerinde ebeveyn bakımından yoksun olan çocuklar, silahlı kuvvetler ve gruplar tarafından kaçırılmaya veya başka şekillerde askere alınmaya karşı oldukça savunmasızdır. Bu tür çocuklar kavga etmek, iş gücü sağlamak veya cinsel olarak sömürülmek için kullanılabilir. Çatışmalara dahil olmak yetersiz beslenme, suistimal, uyuşturucu bağımlılığı, yaralanma, psikososyal sıkıntı veya ölümle sonuçlanabilir. Silahlı kuvvetler ve gruplarla bağlantılı çocuklar, savaştan etkilenen toplam çocuk sayısının küçük bir azınlığını oluştururken, son derece savunmasız ve özel korumaya ve bakıma muhtaç durumdalar.

 Savaşan güçlerle ilişkilendirilen çocuklara yardım etme fırsatları, onların kaçması, yakalanması veya resmi olarak terhis edilmesiyle başlayabilir. Bazıları aile üyeleriyle hemen bir araya gelebilir, ancak diğerleri izleme sırasında geçici bakıma ihtiyaç duyabilir. Çocuklar aileleri ve toplulukları tarafından kolayca kabul edilebilirken, diğerleri reddedilme riskiyle karşı karşıyadır. Ailenin yeniden birleştirilmesini ve toplum bütünleşmesini desteklemek için aile arabuluculuğu ve toplum duyarlılığına ihtiyaç vardır. Çocukların bir veya iki ebeveynle yeniden bir araya gelmediği veya aile ve toplum tarafından kabulün belirsiz olduğu durumlarda sürekli izleme, aile destek hizmetleri ve yerleştirme planlaması gereklidir.

Türk medyasına bakıldığında aslında kırılgan bir toplumun üyeleri olan bu göçmen çocukların temsil edildiği haberlerde çoğunlukla açlık, ölüm, hastalık, yoksulluk, şiddet, ,istismar, eğitime erişememe gibi olumsuz konular işlenmektedir. Haberlerde genellikle ardalan ve bağlam bilgisine yer verilmediği ve çocuk hakları ile ilginin kurulmadığı görülmektedir. Bu durum çocukların yaşadığı olumsuzlukların nedenlerinin anlaşılmasını ve düzeltici politikalar geliştirilmesini engelleyerek; uzun vadede çocukların suça ve şiddete karışma oranını arttırabileceği gibi, bu çocuklara yönelik önyargı ve suçlayıcı ifadelerin artmasına da yol açabilir. Haberlerin çoğunda yer alan fotoğraflarda (özellikle sokakta dilendirilen ya da herhangi bir ürün sattırılan fotoğraflarda) çocukların yüzü, sansürlü bile verilmemesi gerekirken aleni bir şekilde gösterilmiştir. Göçmen çocukların sağlık ve sosyal hizmetlere erişiminde yaşadıkları sıkıntılar, eğitimde yaşadıkları sıkıntılar çocuk işçilik, göçmen çocuklara yapılan yardımlara ilişkin haberlerin oranı oldukça düşüktür. Haberlerde genel olarak hak temelli gazetecilik bakış açısının eksikliğinin görülmesine rağmen; az olmakla birlikte çocuk haklarına duyarlı haber örneklerine de rastlanılmıştır.

Mülteci çocukların korunması, yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve haklarının güvence altına alınmasında hak temelli bir medya anlayışı olumlu rol oynayabilir. Bu amaçla Medya çocukların haklarını koruyup geliştiren çalışmalar konusunda kamuoyunu bilgilendirici yayınlar yapmalıdır ve çocukların temel hakları içerisinde yer alan eğitim, sağlık, sosyal hizmetlere erişim, güvenlik, çocuk işçiliği gibi konularda çocukların karşılaştığı hak ihlalleri bireysel sorunlar olarak ele alınmamalı, bu hak ihlallerinin çocuk hakları ile bağı kurularak devletlerin yükümlülükleri hatırlatılmalıdır. Mülteci çocuklara zarar verebilecek ve damgalanmasına neden olabilecek yayınlardan ve söylemlerden kaçınılması gerekmektedir. Medyanın çocukların ifade özgürlüklerini kullanabilmeleri ve toplumsal yaşama katılabilmelerini sağlayıcı bir araç olma özelliği ve öneminden kaynaklı olarak mülteci çocukların medyaya daha çok katılımlarının sağlanması gerekmektedir. Göçmen çocukların kendi sorunlarına ve çözüm önerilerine yönelik görüşlerinin duyurulmasının yanında; bu çocukların kendilerinin de gazete, film ve benzeri ürünleri üretmelerine fırsat verilmelidir. Çocuk hakları ve mülteci çocukların hakları ile ilgili çalışan uzman ve sivil toplum örgütlerinin görüşlerine medyada daha sık yer verilmelidir.

Kaynak:

Köklerinden Koparılanlar MÜLTECİ VE GÖÇMEN ÇOCUKLARIN MARUZ KALDIĞI GİDEREK BÜYÜYEN KRİZ, (UNICEF Yayını)

Link: https://www.unicef.org/turkey/media/2291/file/TURmedia_Uprooted-ES-Turkish.pdf%20.pdf

ARDIÇ ÇOBANER, Aslıhan, Çocuk Hakları Bağlamında Suriyeli Mülteci Çocukların Haberlerde Temsili, 2015, Marmara İletişim Dergisi, Sayı:24