Göğe bakalım, hep birlikte

"Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım, İnecek var deriz otobüs durur ineriz."


Bu yazıya Turgut Uyar’ın Göğe Bakma Durağı şiirinin dizeleri ile başlamak istedim. Ne güzel söylemiş değil mi? Şair de gökyüzüne bakmanın, bir huzur arayışı olduğunu anlatmaya çalışır bize. Tıpkı gökyüzünün de bir şeyler anlatmaya çalıştığı gibi.

Gökyüzü, sabah saatlerinde bambaşka renkler ile işimize, okulumuza yolcularken, akşam ise bizi daha başka renkler ile evimize gönderiveriyor. Aslında o da bir şeyler söylüyor renkleriyle o esnada. Belki hüzünlü anımızda bize diyor ki,

"Hey bana bak ve dünya için üzülmeyi bırak."

Ya da mutlu anımızda bizi daha çok mutlu etmek istiyor. Her şekilde bizlere umut olarak yukarıda renkleri ile göz kırpmaya devam ediyor. 


Araştırmalara göre mutlu anımızda gökyüzüne, hüzünlü anlarımızda ise yere, toprağa bakarmışız. Belki de istemeden bunu birçok şekilde yapıyoruzdur. Ama ben şahsen bir şeye üzülürken bile hissederim ki gökyüzü beni renkleriyle kucaklayıp üzülmeyi bırak demeye çalışır. Ben de sadece onun renklerine, görsel şölenine kanıp, hayran kalarak yürümeye devam ederim, moralimi bir parça düzelterek.

Gökyüzünün evrelerini çekmek de aslında bir mutlu olma meselesi. Çünkü telefonuna baktıkça o ana dönüp yeniden canlamana, farklı düşüncelere kapılmana, hayal kurmana yardımcı oluyor.

Sanırım, gökyüzü bizim için ilaç ve bunun için teşekkür etmemiz gerekiyor. Teşekkürler, gökyüzü.


Göğe bakmaya, anda kalmaya daha fazla özen gösterin.