Gogol'ün Hayatı
Eserlerini yakan ve eserleriyle diğer yazarların ilhamı olan Gogol
Tam adıyla Nikolay Vasilyeviç Gogol, 31 Mart 1809'da Ukrayna'nın Sorochyntsi köyünde dünyaya gelmiştir. Toprak sahibi orta halli bir ailenin oğlu olarak çocukluğunu Kazak kültürü etkisi altında olan bu köyde geçirmiştir. Annesi, Gogol'ü doğurmadan önce iki kez ölü doğum yaptığı için oğlunu özenle büyütür. Babası bir çiftçi olmakla birlikte bir mizah yazarıdır. Edebiyata olan ilgisini biraz da olsa babasına dayandırmak yanlış olmaz. Lise çağındayken babasını kaybeder ve daha dindar olan annesiyle baş başa kalır. Henüz lise çağındayken tiyatroya ve edebiyata ilgi duyan Gogol yazmaya o zamanlar başlar. Yazmanın yanı sıra tiyatro oyunlarında da yer alır. Ardından şiire yönelir ve kendi parasıyla ilk şiirini yayımlar. Eleştirmenlerin sert eleştirilerine maruz kalan Gogol bunu kaldıramaz ve şiirlerini yakar. Bu eleştiriler onu edebiyata küstürmüş kendine olan inancını kayetmesine neden olmuştur. Bir süre sonra içindeki yazma tutkusunu engelleyememiş olsa ki öykü yazmaya yönelir. Kötü eleştirilerin ardından korkarak da olsa ilk öyküsünü yayımlar. Dikanka Yakınlarındaki Bir Çiftlikte Akşamlar eleştirmenler ve yazar Puşkin tarafından büyük övgüler almıştır. Özellikle de Puşkin'in sözleri Gogol'ün yazmaya devam etmesi için büyük bir motivasyon kaynağı olmuştur. Bu şekilde Puşkin ve Gogol dost olmuşlardır.
Nefret ederek yaptığı memuriyetten ayrılıp daha fazla yazmaya karar verir. Meşhur Burun'unu Puşkin'in dergisinde yayımlamış ve bu eser okuyucular tarafından çok sevilmiştir. Daha sonrasında Müfettiş adlı oyununu yazar. Halk tarafından sevilen bu oyun devlet yöneticilerini rahatsız edince Rusya'dan ayrılır. Roma'ya gider ve orada Ölü Canlar'ı yazmaya başlar. Yazar, Puşkin'in ölüm haberiyle sarsılır. En iyi dostunu kaybetmiştir. Belki de bu yüzdendir ki öteki hayatı düşünmeye başlayıp dine yönelir. Ölü Canlar çok büyük bir beğeni toplasa da yazar eskisi gibi değildir. Bunalımda olan yazar Ölü Canlar'ın devam kitabı için yaptığı çalışmalarını yakar. Kutsal Toprakları ziyaret için Filistin'e gider. Ardından Rusya'ya geri döner ve Ölü Canlar'ın devamı için tekrar çalışmalara başlar. Rusya içinde yaptığı gezilerden sonra Ölü Canlar'ın devamını yazmaya ara verir. Artık iyice kötü duruma gelen yazar Ölü Canlar'ı tekrardan ateşe atar. Sürekli oruç tutup kutsal kitabı okumaktadır. On gün sonra ise yazar yatağa düşter ve henüz 42 yaşındayken hayata gözlerini yumar.
Eğer Gogol edebiyata küsüp sırt çevirseydi hayatını bir memur olarak mutsuz bir şekilde geçirecekti. Oysaki vazgeçmeyişi ve yeniden yazıp bir eserini yayımlama cesaretini göstermesi onu yüzyıllarca unutulmayacak, kendinden sonraki yazarları ve insanların hayatını etkileyecek bir yazar haline getirmiştir.