Good Girls
Suç dünyasında güçlü kadın figürü olmak mümkün müdür?
NBC’nin 2018 çıkışlı Good Girls adlı dizisi eleştirmenler tarafından dönemin kadın başrollü Breaking Bad’i olarak anılıyor. Fakat dizi her ne kadar suç ve etik üzerinde dönse de onu, diğer suçu konu alan dizilerden farklı kılan yanı şüphesiz üç başrol kadının dinamiğinin günümüz feminizmine olan yaklaşımı.
Diziyi omuzlarında taşıyan üç karakter; Beth, Ruby ve Annie günümüz annelerinden pek farklı değiller. Üç kadın, ayrı olarak spektrumun üç farklı yanını temsil etseler de hepsi özünde örnek bir insan ve iyi bir anne olmaya çalışıyor. Üçünün de yaşadıkları finansal sorunlar onları banliyö hayatlarından koparıp bambaşka bir yola sürüklüyor. Beth’in kocasıyla yaşadığı para sorunları, kardeşi Annie’nin yalnız bir anne olarak her şeye yetişmeye çalışması ve en yakın arkadaşları Ruby’nin hasta kızının hastane faturalarını ödeyememesi üzerine bu üç kadın kendini istemedikleri bir şey yaparken buluyorlar. Çıkmaza düşen başrollerimiz Annie’nin çalıştığı süpermarketi soyarak para sıkıntılarına bir çözüm bulduklarını düşünürler ama onları bekleyen şey hayatlarını değiştirecek bir olaydır. Süpermarketin kasasında sandıklarından daha fazla para çıkması üzerine piyango kazanmış gibi hissetseler de her şeyin fazla kolay olduğunun farkına varırlar ve kendilerini başka bir çıkmazın içinde bulurlar. Çaldıkları para bir çeteye ait çıktığında durumun ciddiyetini anlarlar ama artık bu işten geri dönüş yoktur.
Kendini istemeden bu durumun içinde bulan Ruby her ne kadar yaptığı işten zevk almasa da kızının sağlığı için olanlara katlanmakla yükümlü olarak gösteriliyor seyirciye. Ruby ve polis kocası Stan’in arasındaki ilişki bir kadın ve bir erkeğin işleri eşit paylaşabildiğindeki stabilize ve güvenliğini temsil ediyor bu dizide. Ataerkil bir toplumda yaşayan çoğu insanın bütün ev işini annenin üzerine yıkıp finansal meseleleri baba figürünün üstlendiği stereotip ilişkilerin zincirlerini kırarak ilişkide her iki bireyin de birlikte çalışıp doğru bir iletişim kurduğunda her şeyin nasıl tıkır tıkır işleyebileceğinin bir kanıtı bu iki karakterin evlilik hayatı. Erkek ve kadının hem toplumda hem de evlilik hayatında eşit bir yerinin olması durumunu her bölümle normalleştirmeye çalışan Good Girls bu konuda başarılı bir iş yapıp örnek bir ailenin nasıl olması gerektiğini gözler önüne seriyor.
Diğer yandan Annie ise evliliği ve anneliği küçük yaşta tadıp sorumluklarla boğulmuş bir karakter olarak gözükse de gururunu ayaklar altına almayan biri. Her ne kadar hâlâ çocuksu ve umursamaz bir karakter olarak sunulsa da çocuğu Ben'e bakabilmek için bütün gününü süpermarkette kasiyerlik yaparak geçiriyor. Dizinin konusu ilerledikçe kendini neler yaptığını bilen patronu tarafından sabote edilirken bulsa da Annie’yi yenik düşürmeyi başaramıyor hayat. Ne olursa olsun çocuğu için ayakta kalıp önüne ne engel çıkarsa onu yenmeye çalışan cesur karakterimiz Annie izleyiciye bekar annelerin özünde ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.
Dizinin benim fikrime göre en ilgi çekici karakteri olan Beth ise anlaması tamamen imkânsız bir karakter. Kocasının aptalca verdiği kararların acısını çeken Beth, başrol kadınlarımızın bu durumda olmasının sebebi. Her bakımdan aldatılmış bir karakter olan Beth suç dünyasındaki adrenalin dolu hayattan mıdır bilinmez çete tam onların peşini bırakmışken yeni bir iş istediğini söyler ve onları daha derin bir kuyunun içine sokar. Beth’in bu hareketi arkadaşlarını endişelendirse bile hepsinin paraya ihtiyacı olduğu gerçeği ortada olduğu için onlar da bu fikri biraz düşündükten sonra kabul ederler. Beth’i bu kadar ilgi çekici yapan şey suç dünyasına olan yeni bağımlılığı değil de aslında bu süreçte davranışlarındaki değişiklikler. Dört çocuk annesi olan Beth toplumun mükemmel banliyö annesi olarak tanımlayacağı tiplerden. Suç dünyasında kendini güçlü ve sorumlu hisseden kaotik karakterimizin özel ve iş hayatında yaptığı her şey birbiriyle çelişiyor. İş söz konusu olunca çete lideri Rio’ya kafa tutup partner olduklarını savunup çete lideri de dahil herkesin gönlünü çalmış bir karakter olan Beth iş özel hayatına geldiğinde tamamen zavallı bir insana dönüşüyor. Onu, ikinci hamileliğinden sonra yaşadığı depresyondan beri kaç kere başka kadınlarla aldattıktan sonra ona kanser olduğunu söyleyip manipüle ederek boşanmaktan vazgeçirmekle kalmayan kocası Dean, çete lideri Rio tarafından vurulduğunda sanki her şeyin suçlusu Beth’miş ve kocasının hiçbir suçu yokmuş gibi davranıyor. Dean karakterinin kadın düşmanı tavırları ve Beth’in sorumluluğu eline alma isteği birbiriyle çakışsa da Beth’in tutarsız davranışları Dean’e yanlış sinyal veriyor. Dizinin ikinci sezonunda Beth’in fazla özgüveninden dolayı ortaya çıkan problemler karakterimizi yeniden kör bir uca sürüklüyor. Her ne kadar burada oturup Beth’in nasıl bir feminism ikonu olduğunu tartışabilecek olsak da bu argümanı yaratırken onun göz yumduğu bu davranışları da görmezden gelemeyiz.
NBC’nin gözde dizisi olan Good Girls’ün her ne kadar beşinci sezon planları suya düşmüş olsa da dizinin feminist eğiliminin onu kendi türündeki dizilerden ayrı bir yere koyduğunu söyleyebiliriz.