"Good Grief!" Charlie Brown kimdir?
Bazen geceleri durup, soruyorum "Nerede yanlış yaptım?". Sonra bir ses bana diyor ki "Bu, bir geceden daha uzun sürer." -Charlie Brown
“Planet Çocuk” kanalı, yayın hayatına başladığında birçok güzel içeriği de beraberinde getirmişti. Bu içeriklerden biri de Charles Schulz’un kaleminden çıkan Peanuts’tan başkası değildi. Türkiye'de başka ne şekilde hayatlarımızda yer edinmişti bilmiyorum ama ben Peanuts'la bu televizyon kanalı sayesinde tanışmıştım.
Peanuts 1947 ile 1950 arası Lil' Folks ismi altında minik çizgi roman köşeleri olarak yayınlanmaya başladı. Ancak Lil' Folks ismi aynı dönem yayımlanan başka çizgi romanlarla isim benzerliğine sahip olduğu için 1950'de köşenin ismi Peanuts olarak değiştirildi. Charles Schulz her zaman bu isimden nefret etti ancak telif hakkları nedeni ile en güvenli isim de buydu.
Charlie Brown başlarda yaşı daha küçük bir karakter ve daha çok aşina olduğunuz gibi karamsar değil. Daha neşeli ve pozitif bir çocuk. İlk sayılarda daha sonra hiç isimleri geçmeyecek Shermy ve Patty karakterleri ve 1951'de ise yine ileride yok olacak Violet karakteri bir süre çiziliyor.
Violet karakteri Lucy'nin ilk adımları niteliğindeydi. Charlie Brown ile uğraşıp duruyordu. Bu üç karakter de, yeni ve daha güçlü karakterler çizilmeye başladığında yayın hayatlarına veda etmişler. Snoopy birçok şirketin reklam yüzü oldu. Yayımlandığı süre boyunca herkesin sevgilisi olmaya devam eden Peanuts, birçok ödüle layık görüldü. Bu ödüllerden dördü ise en prestijli sinema/televizyon ödüllerinden biri olan Emmy ödülüydü.
12 Şubat 2000'de hayata gözlerini yuman Schulz hastalığı nedeni ile emekli olacağını açıkladığı son karikatür köşesini hazırlamıştı. Kaderin cilvesi mi dersiniz bilemiyorum, hazırladığı son köşe öldüğü günün ertesi günü yayınlanmak üzere planlanmıştı. Böylelikle dünya, hem Charles Schulz'a hem de Peanuts'a peş peşe veda etmiş oldu.
Peanuts'ın Arkasındaki İsim
Charles Schulz bu karakterleri yaratırken kendinden ve çevresinden ilham almış. Charlie Brown karakteri, kendi karakterinin bir yansıması şeklinde. Tıpkı kendi babası gibi Charlie Brown'ın babası da berber. Onun da hiç kavuşamadığı bir aşk var.
Charles, Donna ismli bir kıza aşıkmış ve ikili bir süre birlikte olmuş. Daha sonra Donna başkasıyla evlenmiş. Charles Schulz sevdiği kız onu terk ettikten sonra, ilerde Lucy için ona ilham olacak Joyce Halverson ile evlenmiş. Joyce’un daha önceki evliliğinden olan kızını evlat edinmiş ve çiftin daha sonra dört çocuğu daha olmuş. Charles Schulz depresif biriymiş. Hatta bu konudan eşi de çok şikayetçiymiş. Ona sürekli psikiyatriste gitmesini söylermiş ancak Schulz eğer mutlu olursa yaratıcılığını kaybedeceğini düşündüğü için tedavi görmek istemiyormuş.
"Charlie Brown acı çeken kişi olmalı, çünkü o ortalama bir insanın karikatürü. Çoğumuz kazanmaktan çok kaybetmeye aşinayız. Kazanmak harikadır, ama komik değildir." -Charles M. Schulz
Ünü arttıkça ailesine karşı ilgisi azalmış. Vaktinin çoğunluğunu stüdyoda çalışarak geçiriyormuş. Joyce evi çekip çevirme görevini üstlendiğinden ve Charles'ın bu çekinikliğinden dolayı çatışmalar yaşıyorlarmış.
Magazinsel olsa da Charles'ın hayatı hakkında birkaç bilgiyi daha paylaşmak istiyorum. Charles depresif ve bazı durumlarda özgüvensiz biri olduğundan kurban rolune girmeye bayılan da bir insanmış. Donna'nın başkasıyla evlenmesinin suçunu Donna'nın annesine yüklermiş. Herkese okulda zorbalığa uğrayan bir çocuktum demesine rağmen arkadaşları böyle bir şeyin olmadığını söylüyorlarmış.
1970'lerde genç bir kadınla ilişki yaşayıp karısını aldatmış ne yazık ki. Tracey isimli bu kadına birçok mektup yazmış. 2012'de Tracey'nin ailesi, Schulz'un gönderdiği mektupları açık artırmaya çıkarmış. Çok şükür ki mektuplar satılmamış ve Schulz'un evlatlarına daha fazla zarar verilmeden konu kapanmış.
Son söz
Sevdiğim işlerin arka planlarını araştırmak her zaman çok hoşuma gitmiştir. Tüm işlerin yaratım süreçlerinde neler yaşadığını bilmek beni bu işlere daha çok bağlıyor. Peanuts'ın arka planını araştırırken sanatçı kişiliği dışında Charles Schulz'un kişiliğinin defolarla dolu olduğunu gördüm. Yani, tabii ki kimse mükemmel değildir. Tanınmış kişilerin de kimseye mükemmellik borcu yok. Sadece gözüme batan bazı karakter özellikleri olduğunu görmek benim için büyüyü bozdu diyebilirim. Ama Schulz olduğu kişi olmasaydı, Charlie Brown'da Charlie Brown olamazdı. Charlie Brown'u bu kadar unutulmaz kılan onun içimizden ve mükemmel olamayan birisi oluşuydu.