Gramophone (Gramofon)

Gramofondan geçmişin izlerine yolculuk.

Müzik sevenler için adeta bir zaman tüneli görevi gören gramofonlar, geçmişin izlerini zihnimizde aydınlatmaya devam ediyor.

Çoğu icat üzerinde olduğu gibi gramofon icadında da temelleri bir bilim insanı atmış, ardından geliştirilerek farklı icadlara ulaşılmıştır. Gramofon icadının temelleri bilim insanı Thomas Edison'un fonograf çalışması ile atılmıştır. Ses kayıt tarihinin başlangıcı fonograf icadı olmuştur. İcat, seslerin yuvarlak silindirlere kaydedilmesi üzerine çalışır, fakat ses kalitesi epey kötüdür. Söylenildiği üzere gramofon icadı, fonograftan esinlenerek yapılmıştır.

Gramofon'un patenti Alman bilim insanı Emile Berliner tarafından, Fonograf icadının tam 10 yıl ardından 29 eylül 1887 tarihlerinde alınmıştır. Gramofon, fonograf'a nazaran sınırsız sayıda çoğaltma olanağı sunar. Dönen bir disk üzerine kaydedilen seslerin iğne yardımıyla okunarak yeniden üretilmesini sağlar. Diskteki oluklu bölümler ses dalgalarının fiziksel temsilidir, iğne dönen plak sayesinde olukları takip ederek titreşimler oluşturur. Titreşimler ise diyafram sayesinde ses dalgasına dönüştürülerek hoparlör ile duyurulur.

Gramofon, plak ve makine bölümlerinden oluşur. Gomalaka ve mumlu maddelerle yapılan disklere plak denir. Motor, plağın aynı hızda devamlı dönmesini sağlar. Öncelerinde elle çevrilen bir krankla çalışırken sonra elektrikli motorlara geçilmiştir. Motor ve ses yansıtmasını sağlayan bölümlerin tamamı makineyi oluşturur. Cihaz sistemini bu şekilde kısaca özetleyebiliriz.

Nostalji sevenler için gramofon ölümsüz bir icat konumundadır. Modası geçmeyen bu icat, günümüzde de kullanılmaya devam edilmektedir. 35 yıl boyunca 165 parçalık gramofon koleksiyonu yapan Raif Kara gibi tutkunlar koleksiyonlarını devam ettirmektedir. Gramofonun yanı sıra plak koleksiyonları da oluşturulmaktadır. Eğer bu muhteşem hisse tanık olmak isterseniz, mutlaka bir gramofon dinletisine şahit olmalısınız.