Gramsci'nin “Felsefe ve Tarih Sorunları” Başlığı Altında Ele Aldığı Kavramların Üzerine 1. Bölüm

“Hapishane Defterleri” isimli eserin “Felsefe ve Tarih Sorunları” başlığı altında ele alınan kavramlar üzerine bir inceleme denemesi bölüm 1

Bilimsel Tartışma

Gramsci açısından “bilimsel tartışma”; insanın kendi ideolojilerinden, yani benimsediği inançlar/düşünceler dışına çıkarak, eleştirel bir bakış açısıyla doğruyu bulma çabasıdır.

Sadece insanın düşüncesi açısından değil, ele alınan konunun da üstüne yapışmış olan, inanılan şeklinin dışına çıkartılarak, konuyu eleştirilere elverişli bir şekilde ortaya koymaktır.

Günümüzde “bilimsel tartışma nedir?” sorusuna baktığımızda, sözlük anlamına göre; “Çoğunlukla üniversitelerde bilim adamlarınca bir bildiri ya da bir tez üzerinde yapılan tartışma”[1] olarak geçmektedir.

Gramsci’nin açıkladığı şekilde baktığımız zaman ise; "gündelik hayatta bir olay üzerine tartıştığımız şeklinin dışında, belirli bir araştırma yürütülerek ve bunun sonucunda ortaya bir argüman koyma durumu" anlamına gelmektedir.

Felsefe ve Tarih

Gramsci, felsefeyi ele alırken tarihsel süreçteki değişim sürecini de işin içine katarak ele alır ve bu başlığı da bu sebepten atmıştır. Felsefe dönem dönem, yaşanılan tarihe göre değişen bir şey olarak kendini gösterir ve bu durum sadece bireyler çerçevesinde değil; bir çağ çerçevesinde ele alınmaktadır. Çağ, kendi kendisini var eden bir şey değil, içerisinde yaşattığı bütün filozofların düşüncesini içine alarak varolan şeydir.

Gramsci bu noktada tarihin, felsefenin değişmesindeki rolüne, dönemlerin içerisinde bulunan filozofların ve yaşanılan olaylar gibi farklı etmenlerin etkisine dayanışına vurgu yapmaktadır. Tarih ve felsefenin ilişkisine baktığımız zaman, ikisinin bir arada olma durumu asla değişmez.

Gramsci’nin ele alış şekline baktığımızda ise, felsefe tarih içerisinde değişmekte ve gelişime uğramaktadır. Aynı zamanda tarihin anlatılış şekli, olaylara değinilmesinin farklılaşması da felsefenin, daha doğrusu filozofların tarih alanında, tarihi araştırmalarla felsefeyi geliştirmeleri; tarihe karşı olan bakış açısını da değiştirmiştir.

"Yaratıcı" Felsefe

Felsefenin içerisinde “alıcı”, “düzenleyici” ve “yaratıcı” terimlerini ele alır Gramsci. Felsefe bu üç terimden hangisini içinde barındırır? Alıcı der isek, değişmez bir felsefe olması gerekir. Düzenleyici ise sınırlı bir değişimi kabul eder. Yaratıcı ise klasik Alman felsefesi ile kendini göstermiştir. Peki klasik Alman felsefesi nasıl bir felsefedir?

Klasik Alman felsefesinde birçok filozof kendini gösterir ve bu filozofların özgürlüğü onların yaratıcılığını diri tutan etmen olmuştur. Alman Felsefesine kadar alıcı ya da düzenleyici durumdadır. Öyleyse Alman Felsefesi öncesinde, felsefenin içerisine insanı katmadan ve nesnel bir ilerleme içerisinde olma durumu söz konusu iken; Alman Felsefesi ile yaratıcılığın başlaması sonucunda bir farkındalık oluşmuştur. Felsefe en başta alıcı ve düzenleyici iken, Alman felsefesi ile yaratıcı duruma gelir çünkü birey kendisinin farkına varır.

Bu farkına varış sonrasında, düzenin kendi kendine mekanizma olarak değil de; insanın merkeze oturduğu ve insanın yaratıcı durumuna geldiği bir dünya şekli ortaya çıkmıştır. Gramsci böyle bir düşünceye ulaşılmasının sebebini, insanın farkındalık durumunun değişmesine bağlamaktadır.

Bir Felsefenin Tarihsel Önemi

Gramsci açısından "tarih içerisinde değişen bir felsefe” vardır ve toplumsal etkilere sahiptir. Felsefe bireylerin dışavurumlarının sonucu olarak kendini gösterir fakat birey tek başına düşüncesini gösterdiğin vakit bir sonuç ortaya çıkartamaz.

Bireyin düşüncesi diğerlerini etkilediği ve bireyler aralarında felsefe yapmaya başladıkları vakit toplum etkilenmiş olur. Bu aşama sonrasında felsefe tek başına felsefe olarak kalmaz ve toplumu/toplumun zaman içerisinde gelişimini etkileyen bir şey halini alır.

Felsefe tarihsel süreç içerisinde değişime uğrar ve değişime uğrayan bu felsefe yaşanılan tarihi de değiştirir. Felsefe dünde kalan bir şey olmak yerine, dünü bugünün içerisinde barındırır ve dün yaşanılan şeyler ile bugün farklı bir yol oluşturulabilir. Felsefenin burada etkili olmasının sebebi, düşünceleri barındırmasından mütevellit gelir. Filozofların farklı düşünceler ortaya koyuşu da zaman geçtikçe dönemlerin gelişmesine olanak sağlamıştır.

Filozof

Filozof terimi, köken olarak Yunanca’ya dayanmaktadır. Arapça’da da kendini göstermiş olan bu terim, araştırmacı ve düşünürlere verilen addır. Anlam olarak “bilgelik sevgisi”/”bilgiyi arayan” şeklindedir. Gramsci’nin de bahsetmeye çalıştığı şekilde, düşünmeye düşkün olan ve yeni şeyler üretmeye çalışan kişidir filozof.

Bu başlık altına baktığımız zaman “filozof” olarak görülen insan ve bu terimin dışındaki insanların birbirinden ayrımı ele alınmıştır. Filozof dediğimiz kişileri diğerlerinden ayıran taraf, diğerlerinden çok daha bilgili olması ya da daha mantıklı hareket etmesi değildir; filozof denilen kişi, düşüncelerin özünü bilir. Düşünce tarihinde ele alınan şeyleri anlayabilen ve ortaya çıkan sorunlara da çözüm önerisini son raddeye kadar sunabilen kişidir.

Dil, Diller ve Sağduyu

Gramsci’nin "sağduyu" kavramı, “kamusal düşünüş” olarak da geçmektedir ve kamusal düşünüş; "bir toplumun geniş kısmının kabul ettiği şeyler" olarak kabul görmektedir. Sağduyu, bireyin günlük yaşantısı yoluyla kabul ettiği şeylerdir. Sağduyu ele alınırken, nedensellik kullanılarak bu bireysel düşüncenin, toplumsal olayları ele alarak ortak düşünceye dönüşmesine atıf yapılmaktadır.

Felsefenin bu noktadaki yeri için; "sağduyu durumunda olan düşüncenin, felsefe yoluyla kamusal düşünüş haline dönüştürülmeye çalışması" denilebilir. Felsefe insanlara düşünceleri evrensel olarak yaymaya çalışır ve bu konuda sağduyu durumundan çıkılmasına yardımcı olur.

Bu durumu anlatabilmek için “dil” gerekliliğini ve önemini ortaya koymaktadır. Felsefenin kendini yaymak için dile gerekliliği vardır ve dil de kültürler içerisinde farklılaşmaktadır. Fakat dil yaşadığı bütün toplumlarda, toplumun bir araya gelmesini sağlayan önemli bir unsur olarak kabul edilmektedir. Bu şekilde dil, başlı başına felsefenin ve kültürün kendisi halini alır.

Gramsci sağduyu ve dili ele alırken aslında felsefenin bu kavramlar içerisindeki yerine; bu kavramların da felsefe içerisindeki yerine değinmektedir. Bireylerin kendi kabul ettiği düşüncelerin bir araya gelerek toplumsal bir düşünce oluşturması, yani sağduyuyu oluşturması; aynı zamanda bir felsefenin de doğuşu anlamına gelmektedir. Felsefenin anlaşılmasını sağlayan dilin ortak olması gerekir ki ortaya koyulan fikirler anlaşılabilirliği kesinleşsin ve toplumsal fikir birliği sağlanabilsin.

İnsan Nedir?

Gramsci açısından, "insanın 'ne'liği" felsefenin temel sorusudur. Kendimizin ne olduğundan ziyade ne olabileceğimizi, yaşamımızı kendi isteğimize göre yaratabilir miyiz?" sorusunu ve "eğer ki yaratabilirsek de ne kadar yaratabileceğir?" merakı bu soruyu ortaya çıkartmıştır. Aslında her insan, bir nevi kendi varlığının gücünü, yetkisini sorgular. Gramsci, insanın bu sorgulamayı yapmasındaki en büyük sebebini “din” olarak görmektedir.

Din olarak bahsettiği din de belirlidir ve bu din "katolikliktir". Katoliklik insanı sınırlar ve bireyin kendiyle sınırlı olduğunu söyler. Gramsci açısından ise insan sadece kendi ile sınırlı kalamaz. “Kurulan ilişkileri ve doğanın ta kendisini” insanı etkileyen şeylerdir.

Gerçek olan filozof kendini burada gösterir. Filozof bu ilişkiler bütününü anlar ve üzerinde değişimler yapabilir. İnsanlar da bu ilişkiler sonucunda kendi kişiliğini yaratır ve ortaya koyar. Bu şekilde insan yaşadığı toplumun bir tezahürü halini alır.

Gramsci açısından insanın ne olduğu konusu felsefenin temelini oluşturmaktadır. İnsan kendi gücünün sınırını merak etmektedir ve kendini buna göre araştırmaktadır fakat Gramsci bu sınırlara bağlı kalmamaktadır. Ona göre kendini aşmış olan ve çevresini anlayan insan gerçek insanlığını ortaya koymuş demektir. Kendini aşan insan da aslında filozoftur.

Alıntılar ve Yararlanılanılan Kaynaklar

[1] Eğitim Terimleri Sözlüğü, TDK Yayınları, 1974

ARISTOTELES. Poetika, çev. İ. Tunalı, Remzi Kitabevi, 1987

Eğitim Terimleri Sözlüğü, TDK Yayınları, 1974

Felsefe Terimleri Sözlüğü, TDK Yayınları, 1975

GRAMSCI Antonio, Hapishane Defterleri: Seçmeler, ONUR Yayınları, 1986

GÜRSOY Funda, KARDEŞ M. Ertan, TÜR Sadık, Felsefe ve Tarih, Pinhan Yayıncılık, 2020

Von Aster Ernst, Ernst Von Aster'in Ders Notları: Felsefe Tarihi - İlkçağ ve Ortaçağ, Sentez Kitap, 2015