Gümbürtü, Şaşkınlık, İnfilak!
Gümbürtü, Şaşkınlık, İnfilak oyunu üzerine safsata!
Gümbürtü, Şaşkınlık, İnfilak oyunu hakkında birkaç safsata!
Gümbürtü kelimesinin kendine özgü komiği olduğunu düşünüyorum. Bu komik halin yüzüme yansıyan tebessümüyle oyunu izlemeye başlıyorum.
Sahnede ilk gördüğüm manzara; beyaz bir zemin arkasında üst üste sıralanmış kutular ve bunların etrafında dolanan led ışıklar... Oyuncuların hepsi sahneye geliyor, oyun başlıyor.
Cinayet romanı yazarı, yazısını vaktinde bitiremiyor, patronu da onu bir kasabaya gönderiyor.
Oyunun merkezinde bir anlatı mevcut. Yazar, 'yazarlık' hikayesini anlatıyor fakat bu sahnenin bir köşesinde oturup seyirciye doğru düz bir anlatımla gerçekleşmiyor. Oyunun en sevdiğim yanı bu anlatının diğer oyuncuların sessiz oyunlarıyla desteklenmesi oluyor. Ki bu da son zamanlarda popüler anismasyon filmi olan Tersyüz'ü bende çağrıştırıyor. Sessiz oyunlar, anlatının yarattığı duygu dolayımında oluşturulan karakter çerçevesi içerisinde sergileniyor. (örneğin; ilerde Klimt karakteri ile karşımıza çıkacak oyuncunun fularının rengi, pantolonu siyah/gri ve anlatıcının yaşadığı olaylarda 'sinir' duygusu dolayımında o ön plana geçiyor). Anlatılan 'şey' aynı zamanda gösteriliyor ve böylece bazı oyunlarda içimi kapsayan 'Bunu evde de okurdum neden sahnede sergiliyorlar?' rahatsızlığını oluşturmuyor. Merakla ve keyif alarak oyunu izlemeye devam ediyorum. Oyun yapısının böyle kurulmuş olması, oyuncuların bu fizikaliteye uyum göstermesi, pürüzsüz bir sahneleme gerçekleştirmeleri de tebrik edilesi.
Anlatı ve mekanın değişimi dekor öğeleri ve ışık ile destekleniyor. Anlatıcının yolculuğu arka planda değişen planlar ve sonundaki yıkıntı ile beraber uyum içerisinde bir görsel seyir yaratıyor. Bu uyumun varlığı koltuğunuza iyice yerleşerek ve gündelik dertlerinizi bir kenara bırakarak o anda oyunu pür dikkat izlemenizi sağlıyor. Bu keyfi tabi ki oyunun absürd yanı ve esprileri de destekliyor. Espriler, çok sade ve olağan içerisinde gerçekleşiyor ki bunu epey seviyorum. Espri için bir şeyler olmuyor, bir şeyler oluyor ve espri orada gerçekleşiyor. Yani espriler anlatının ve örgünün içerisine yerleştiriliyor. Sadece oyunun sonundaki çözülme, gerçeklerin açığa çıktığı 'gerçek' oyunun absürd yapısı karşısında biraz sırıtıyor. Böylesi gerçekçi bir 'gerçeğe' oyunun yapısının ihtiyacı olmadığını hali hazırda var olan absürd yapının sağlamlılığı karşısında böylesi bir gerçekliğin gerekliliğini sorguluyorum.
Oyunculuklar ise çok keyifli ve bir ekip işi olduğu kendisini belli ediyor. Oyuncular birbirlerine alan açarak oyunlarını sergiliyorlar ve bunu yaparken kendileri de keyif alıyorlar. Hali hazırda, bilindik ve açıkçası biraz da küf tutmuş bir oyunculuk tarzında değiller, oyun da öyle bir oyun değil.
Uzun lafın kısası, Gümbürtü, Şaşkınlık, İnfilak oyunundan epey keyif aldım, mutlaka izlemenizi ve bu ekibi takibe almanızı öneririm.