Günümüz İnsanının Ortak Problemi: Stres

Stresi olduğundan daha büyük bir şeye dönüştürmeyelim ve en güzel günlerimizin üzerinde kara bulutlar gibi gezinmesine izin vermeyelim.

Stresi hepimiz yakından, çok yakından tanıyoruz. Kimi günler varlığını çok şiddetli hissettiren kimi günlerse hiç çaktırmadan kanımıza giren birisidir kendisi. Bana sorsanız tüm kötülüklerin hem anası hem babasıdır. Görünce tadımızı kaçıran o kişiler olur ya işyerinde ya da okulda, heh o kişidir işte stres. Karşılaştığınızda bir selam verir yoluma devam ederim dersiniz ama selam verdikten sonra da salmaz sizi kolay kolay. Siz saldığını sansanız bile sizinledir hatta, bazen bir karın ağrısı ve mide bulantısı formunda bazen de baş ağrısı baş dönmesi şeklinde yol boyu ve gün boyu bırakmaz peşimizi.

Stres böyle yapışmışken hayatımıza ve ruhumuza nasıl ondan kurtulup sağlıklı bir hayata geçiş yapalım ki? Bence stresten tam anlamıyla kurtulmak diye bir durum mümkün değil günümüz dünyasında. Ruhumuza yapışmakla kalmayıp işlemiş artık. En ufak bir aksilikte beyin başlıyor onu aramaya. Bu demek değildir ki hayatımız boyunca yapışık ikiz gibi gezeceğiz stresimiz ile. Yavaş yavaş, bebek adımlarıyla kontrol etmeyi öğreneceğiz stresimizi. Dur demeyi bileceğiz ona. Herkesin ayrı bir yöntemi olacak bunu kontrol etmekte.

Kimi resim çizecek, kimi kitap okuyacak, kısacası hobilerine gömülecek bazı kişiler. Kimiyse durup derin bir nefes alacak sadece. Derin bir nefes alıp doğaya dönecek bazıları, ağaçları ve kuşları izleyecek. Baharın gelişini kutlayacak, yağmuru yüzünde hissedecek ve toprak kokusunu içine çekecek, karla kaplanmış ve büyülü diyarlara dönmüş olan manzarasının tadını çıkaracak elinde kahvesiyle...

Stres terk etmeyecek bizi evet ama onla yaşamayı ve onu kontrol etmeyi öğrenmek bizim ellerimizde. Stres bırakmayacak yakamızı evet ama unutmayın kontrol bizim ellerimizde. Onu büyütüp dünyanın en büyük derdi haline getirebiliriz aynı zamanda mini minnacık bir toza da dönüştürebiliriz, seçim sizin.