Gürcü Edebiyatının Elması: Şota Rustaveli
"İyi şair uzun sözü kısa söyler."
Şota Rustaveli ismi size tanıdık gelmese bile kendisi kesinlikle herkes tarafından tanınmayı ve bilinmeyi hak eden bir düşünür, şair ve siyasetçidir. Gürcistan’ın çıkardığı en büyük isimlerin başında gelir ve edebiyat çevrelerince de tanınmaktadır. Onu bu denli ünlü kılan eser ise, 6000'den fazla mısra sayısına sahip olan Kaplan Postlu’dur. Bu eser, Şota Rustaveli’nin adeta bir şaheseridir ve Gürcü Edebiyatı’nın en büyük eserlerinin başında gelmektedir. Kendisini daha iyi betimleyebilmek adına, Şota Gürcüler için Almanların Goethe'si, İngilizlerin Shakespeare'i, Rusların Dostoyevski'si, İtalyanların Dante’si kadar önemli bir isimdir. Ayrıca, kendisinin ismi Gürcistan'ın başkenti Tiflis'in ana caddesine verilmiş, adına üniversitelerde kürsüler kurulmuş, Gürcistan'da sanat ve edebiyat alanında yer alan en büyük ödülün de ismi onun adıyla anılmıştır. İlginizi çektiyse bu düşünürü ve şairi biraz daha tanımaya devam edelim.
Şota Rustaveli Kimdir?
Kaynaklarda kendisinin doğum tarihi 1160-1165 olarak kabul edilir. Kraliçe Tamar ve eşi David Soslani'nin saltanatı sırasında, Gürcü devletinin ve halkının maddi ve manevi refahta oldukları gelişme yıllarında yaşadığı düşünülmektedir. Maalesef kendisinin yaşamı hakkında çok fazla bilgi bulunmasa da elimden geleni yaparak size bu efsanevi ismi tanıtmaya çalışacağım. Kendisinin iyi bir eğitim aldığı gerçektir. Şota'nın Gürcüce, Farsça ve Yunanca dillerini de iyi bir seviyede kullanabildiği düşünülmektedir. Ayrıca, sadece Gürcü düşünürlerin eserlerini değil, aynı zamanda antik çağ felsefesini, Empedokles, Herakleitos, Platon'un eserlerini ve bunların yanında Doğu edebiyatının önemli isimlerini de tanımıştır. Bütün bunların yanı sıra, Şota'nın astronomi, astroloji, coğrafya, tıp, felsefe, hukuk, tarih, askeri işler gibi alanlardaki öğretileri bildiği de eserine yansımaktadır. Şota Rustaveli hakkında diğer bilgilere gelecek olursak, Gürcistan için oldukça önemli bir isim olan, hüküm sürdüğü dönemde Gürcistan’a altın çağını yaşatmış Kraliçe Tamar’ın yanında çalıştığı ve hazinedarlığını yaptığı da bilinir. Şota’nın kaynaklarda geçen Rustaveli adını ise bu büyük şairin soy adı olarak zannetmeyin. Onun soy adını bilemiyoruz, bu konuda yazılı herhangi bir tarihi kaynak maalesef bulunmamaktadır. Sadece doğduğu köyün adı bilinmektedir. Bu köyde “Rustavi”dir. Şota’ya verilen Rustaveli bir ünvandır, bu ünvanın anlamı onun Rustavi bölgesinden gelen birisi olduğu anlamına gelmektedir.
Bir diğer özelliği ise Kraliçe Tamar’a hayranlığı ile bilinmesidir. Bu hayranlığı şiirinde göstermiş ve Tamar’a karşı methiyeler düzmekten de geri kalmamıştır. Kendisinin ayrıca Kudüs Kutsal Haç Manastırı'nda restore edilmiş bir biçimde korunan XIII. yüzyılın ilk yarısına ait yazıtlı fresk portresi de bulunmaktadır. Şota’nın ünlü eserinin “Kaplan Postlu” olduğunu yukarıda verdiğimiz bilgiler ışığında söylemiştik. Bu eser o kadar ince tasarlanmıştır ve kafiyeler bir o kadar uyumludur ki Gürcü halkının benliğinde çok önemli bir yer edinmiş ve kalıcı olarak yerini sağlamlaştırmıştır. Bu ünlü ismin Kaplan Postlu eserini daha yakından tanıyalım.
Kaplan Postlu Epik Eseri
Eser üç ana bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler: ön söz, ana hikaye ve son söz olarak geçmektedir. 16 hece ölçüsüyle yazılmıştır. 1600'den fazla dörtlükten oluşmakta ve Gürcistan'ın ulusal destanı olarak kabul edilmektedir.
Eserin yazım sürecine gelecek olursak, Şota eğitimini tamamladıktan sonra ülkesine geri döner ve bu dönüş zamanı tam olarak Kraliçe Tamar’ın ülkeyi oldukça fazla iyi yönettiği ve kalkındırdığı bir ana denk gelmektedir. Kraliçe Tamar’a karşı şiirler yazarak övgüler düzmek ve Gürcü halkını yüceltmek ister. Eserin yazımının çıkış noktası olarak bu bilgiyi alabiliriz.
Şota, bu eseri kaleme alırken, Kraliçe Tamar’a büyük bir sanatla kaleme aldığı Tamar’ın yeteneklerini büyük ölçüde takdir eden birkaç şiir yazar. Bu şiirler Kraliçe Tamar’ın da dikkatini çeker ve Tamar tarafından övgü alır. Şota daha sonra şiirlerini yazmaya devam etmiştir ve bu gelişen doğrultu da onun şiirlerinin toplamının büyük bir epik esere dönüşmesine vesile olmuştur. Bu şiirlerin içerikleri ise şunları içermekteydi; Kraliçe Tamar'ın güzelliği, erdemi ve bilgeliği, Gürcistan'ın soyluları ve Gürcü ulusunun haysiyet ve nitelikleri vb. Bu şiirlerin bütününe ise “Kaplan Postlu” adı verildi, çünkü eserde geçen ana karakterlerden Tariel olay örgüsü sırasında Kaplan postunu giyiyordu. Şiirin yazımı bittikten sonra Şota, Tamar’ın önünde bu şiiri büyük bir özveriyle sarayda sundu ve şiir herkes tarafından harika bir eser olarak görüldü. Dinleyiciler zengin ve derin içerikten, güzel sözcüklerden ve örnek dilden etkilendiler; ayrıca şiirin yönününden de keyif aldılar.
Kaynaklarda incelenen "Kaplan Postlu"nun o zamanki Gürcülerin haysiyetlerini açıkça çizdiği ve okuyucuya sunduğu görülebilmektedir. Bu haysiyetler ise kadınlara saygı, düşüklerin korunması, yetenekli olanların yüksek bir şekilde takdir edilmesi, sıkıntı ve sevinçte örnek olacak bir kardeşlik, ruhun gücü, korkusuzluk gibi unsurları kapsamaktadır. Bu haysiyetleri eserine yansıtması sayesinde Şota, kısa süre içinde Rustaveli adını ve onun "Kaplan Postlu" eserini ülkenin dört bir yanına büyük bir övgüyle yaymayı başarmıştır. Gürcüler, konuşma ve tartışma sırasında, kendi görüşlerini ortaya koymak için bu eserden aforizmalar söylemeye bile başlamışlar ve bu sayede eserin bilinirliği, Şota'nın sözlerinin ünü daha da artmıştır. Kaynaklarda rastlanan ek bir bilgi olarak, bu esere Gürcüler tarafından o kadar fazla kutsallık atfedilmekteydi ki 20. yüzyıla kadar her gelinin çeyizine girebilen bir eser olarak karşımıza da çıkmaktaydı.
Şota Rustaveli'nin Türkoloji uzmanı Prof. Dr. Nanuli Katcharava tarafından çevrilmiş bir aforizmasını aşağıda sizlere sunmak istiyorum.
"ლეკვი ლომისა სწორია, ძუ იყოს, თუნდა ხვადია."
"Aslan yavrusu, dişi de olsa erkek de olsa aslandır."
Prof. Dr. Nanuli Kaçarava
Şota, bu aforizmasında kadın ve erkek eşitliğini savunan bir izlenim sergilemektedir. Yukarıda Şota'nın Kaplan Postlu eserinde kadınlara saygı temasını eserine konuk ettiğini açıklamıştık. Bu aforizmadan da bunu açıkça anlayabiliriz.
Kaplan Postlu adlı eser kurgusal olsa da bazı gerçek olaylara da göndermeler yapmaktadır. Eserin geçtiği zaman ve ortam daha çok Hindistan ve Arabistan bölgelerini kapsar. Eserde geçen dönem yukarıda da adını geçirdiğimiz Gürcistan’ın hükümdarı Kralice Tamar’ın saltanatı dönemidir. Eserde ayrıca birçok felsefi görüşlere de yer verildiği sık sık görülür. Kaplan Postlu adlı eserde oldukça fazla karakter vardır. Bunlar; Avtandil, Tariel, Tinatin, Nestan, Darejan, Nuradin, Fridon, Rostevan, Farsadan, Sograti, Asmat, Ramaz ve Şermadine olarak sıralanırlar. Şota’nın bu eseri kaleme alırken fars modelini kullanılarak yazmış olabileceğini savunan birçok akademisyen de bulunmaktadır. Şota’nın yaşadığı dönem ve aldığı eğitim göz önüne alındığında bunun doğru olabileceği de bir gerçektir.
Kaplan Postlu ve Çevirileri
Türkçe dahil dünyanın birçok diline çevrilmiştir. Bu diller arasında, Almanca, Fransızca, Rusça, Azerice, İngilizce gibi diller yer alır. Eserin orijinal dili oldukça zorlu bir Gürcüceyi kapsadığı için eserin aktarmak istediği duygular ve kafiyeler her dilde farklı olarak görülebilmektedir ve bazen anlatılmak istenen tam olarak aktarılamamıştır. Şota’nın uyguladığı ustaca kafiyeleri ve bu alandaki virtüözlüğünü yakalamanın oldukça güç oluşu bunun ana nedenidir. Bir diğer nedenlerinden birisi de çeviri yapan çevirmenlerin ana dilden değil de çevrilmiş diğer dillerden çevirileri sağlamaları veya bunların toplamıyla oluşturulmuş bir çeviri ortaya sunmalarıdır. 1600’ü geçik dörtlük sayısına sahip bir eser olduğu göz önüne alındığında, bu eserin çevirisi işine girmiş ve bitirmiş her çevirmenin emeklerinden dolayı kutlanmaları gerektiğini düşünüyorum. Eserin Türkçesini çeviren ilk isim Ahmet Özkan Melaşvili’dır. Bu çeviri yukarıda bahsettiğim gibi Azerice çeviriden yararlanılarak Türkçe ’ye aktarılmış, kitap haline getirilmemiş, sadece dergilerde parçalar halinde belirli bir kısmı yayınlanmıştır. Daha sonra, Bilal Dindar ile Zeynelabidin Makas’ın aynı Azerice çeviriyi ve eserin Fransızca versiyonunu baz alarak Türkçeye aktardıkları ve kitap haline getirdikleri bir çeviri de bulunmaktadır. Eserin henüz doğrudan Gürcüce’den Türkçe’ye aktarılarak kitap haline getirilmiş bir çevirisi maalesef bulunmamaktadır. Bazı dil bilimciler bu çevirileri yetersiz bulsalar bile, metnin ana içeriğini anlamanız açısından okumanızı tavsiye edebilirim. İngilizce biliyorsanız, Marjory Wardrop’un İngilizce çevirisi de eserin en iyi çevirilerinden birisidir.
Sonuç
Şota Rustaveli ismi edebiyata ilgisi bulunan her okuyucunun öğrenmesi ve araştırması gereken bir isim olarak göze çarpmaktadır. Bu isim ilginizi çektiyse, Gürcü Edebiyatına giriş yapmaktan da çekinmeyin. Gürcüce eserlerin bir çoğu günümüzde alanında uzman çevirmenlerin büyük özverisiyle Türkçe'ye çevrilmektedir. Bu yazımızda Gürcü Edebiyatının en büyük isimlerinden birisiyle tanıştınız. Kendisi Gürcü Edebiyatı açısından adeta bir elmas gibi parlamaktadır. Onun aktardığı görüşler ve felsefesi, kendisinden sonra gelen Gürcü edebiyatçılara ilham kaynağı olan bir isimdir.
Kaynaklar
Britannica, Shota Rustaveli, Georgian Poet,
Gogebaşvili, İ., Şota Rustaveli
Kaçarava, N. (2017) Türk Edebiyatında Şota Rustaveli ve Eseri Kaplan Postlu, Uluslararası Şota Rustaveli 850. Yılı Sempozyumu Bildirileri, Düzce Üniversitesi, DÜZCE 2017
Kaçarava, N.(2017) Şota Rustave0li Özdeyişler, შოთა რუსთველი აფორიზმები, Düzce Üniversitesi, DÜZCE 2017
Lang, M.D. (1997) Gürcüler, çeviri: Neşenur Domaniç, editör Fahrettin Çiloğlu, Kafkasya dizisi: 1, s: 154-156, İstanbul