Güzel havalar

güzel havalar..

Bulamazlar beni, bulamazlar, onlar zaten aramazlar diyen Kaan misali beni bulamayacaklarından emin bir şekilde evimden hiç de sessiz olmaya çalışmayarak çıkıyorum, bulamazlar beni, bulmaya çalışmazlar da zaten, e çünkü aramayacaklar, iyi mi? İyi iyi.

Bugün işe gitmedim, yarın da gitmeyeceğim, sonraki gün de. Bir daha hiçbir kuvvet beni oraya yollayamaz, yollamamalı, yollamasın. Aslında bugünün dünden bir farkı yoktu benim için, yine altı buçuk alarmımla uyanmıştım, iş yerim trafiğin iyi gününde evimden kırk dakika uzakta olduğu için.

Başkaldırmak, yıkmak, savaşmak, kendime ve kendi düzenime, yoksa bu dişlileri tek başıma kıramayacağımı, ama zaten sistemle uğraşmak istemediğimi de biliyorum, benim derdim kendimle, sistem kendi savaşıma uydurduğum bir kılıftan başkası değil. Görmezden geldim bu savaşı, yokmuş gibi yaptım, boğulmuyormuşum, renklerimi her geçen gün kaybetmiyormuşum gibi yaptım, tükendiğimi görmezden geldim birkaç senedir, kendime ihanet ettim. Yine buna devam ederdim de, pencereme bir kuş kondu bu sabah, perdelerimi açarken gördüm, içeriye hava girsin diye pencereyi açacaktım, bunu da yapmam ya, yaptım bu sabah nereden estiyse artık.

Birkaç kırıntı vermek için gittim geldim, kaçmadı benden, usul usul yedi, kanatlarını çırptı, etrafa saçtı tüm azığını, onu izledim, gözüm ona takıldı bir süre sonra yok yüzüne, sonra bir ona bir gökyüzüne bir bana, saate bakmak aklıma geldiğinde çoktan geç kalmıştım işe. Gitmek istemedi canım hiç, gitmedim ben de. Bir kuşa baktım, bir hala kızarık olan güneşe, boş verdim telaş etmeyi, ait olmadığım bir yaşam uğruna azar azar kendi nefesimden vermeyi reddettim. Gitmedim işe. Boyamadım gözlerimi, dudaklarımı. Kırmadım saçlarımı, gözümün ucunda beni zorlayıp duran yaşları tutmadım. Bir kuşa baktım, bir güneşe, bir kendime. Kalmamış hiç mavimden, sarımdan, kırmızımdan, morumdan. Başkalarına boyanmışım. Gitmedim işe. Öğlene doğru çıktım evden. Anneme gittim. Kendime seslendim. Senelerdir bana zehir olan sesime kulak verdim, ilacımı buldum.