Handan Börüteçene'nin 40 Yılı Aşkın Hikayesi: “Üç İç Denizin Ülkesi” Sergisi

“Üç İç Denizin Ülkesi” Sergisi

Handan Börüteçene'nin 40 Yılı Aşkın Hikayesi: “Üç İç Denizin Ülkesi” Sergisi Handan Börüteçene'nin en kapsamlı sergisi "Üç İç Denizin Ülkesi", Salt Beyoğlu'nda 7 Kasım 2023 – 14 Nisan 2024 tarihlerinde sanatseverlere kapılarını açtığı güncel sergiye gitme fırsatı yakaladım. Sergi’nin Salt Beyoğlu’nda olmasını sevdim, ortam çalışmalar ile uyum içinde gözüküyordu. Salt'ın üç katını kapsayan bu sergide heykel, enstalasyon, fotoğraf ve farklı metinler yer alıyor.

Börüteçene'nin, arkeoloji, tarih ve doğa temalarına odaklanarak ürettiği eserlerini bir araya getiren sergisi, “Üç İç Denizin Ülkesi” adını taşıyor. Sanatçı, Anadolu ve Trakya'nın zengin kültür mirası ve mitlerinden ilham alarak, taşı, toprağı ve mavinin tonlarıyla bu coğrafyanın özünü yakalıyor. Bu kapsamlı sergi, sanatçının 40 yılı aşkın süredir kararlı bir şekilde ortaya koyduğu eserlerinden oluşuyor. Börüteçe’nin bu kadar kapsamlı bir sergisine gitme fırsatına sahip olduğum için çok şanslı hissettim diyebilirim.

1957 doğumlu sanatçı, küçük yaşta yaşadığı kentin derin tarihine ve katmanlı görselliğine ilgi duymaya başlar, nakış ustası olan annesi Hesna Hanım sayesinde renk ve form’un uyumuna merak sarar, ailecek gidilen arkeoloji müzeleri onun için bir tutkunun başlangıcı olur. Arkeolojinin, toprağın, atalarımızın, tarihin ve doğanın onun için ne kadar önemli olduğunu bu sergide görmekteyiz. Ayrıca, bu kapsamlı sergide kendi hayatının ve çalışmalarının da kazısını yapıyor gibi görünüyor çünkü sergi hazırlanma aşamasındayken bazı çalışmaların kayıp olduğu ortaya çıkıyor.

Sergide ilk olarak sıralı sütunlarda antik dönemin en önemli kadın şairi Sappho'nun kayıp dizelerini görüyoruz. Börüteçene, 2003'te başladığı bu üretiminde, son halini ilk defa bu sergide bizlere gösteriyor. Sappho'nun kayıp şiirleri bulunduğunda, kayıp dizeleri de olduğu ortaya çıkıyor ve yıllar içinde dizeler, kimileri tarafından tamamlanıyor ve çevirmenler aracılığıyla günümüze ulaşırken çeşitli değişikliklere uğruyor. Börüteçene burada, acaba Sappho bu dizeleri nasıl tamamlamıştır? Sorusuyla ilerliyor. Sütunların bir tarafında dönemin alfabesi yer alırken diğer tarafında dilimizdeki çevirilerini görüyoruz. Sanatçı, kayıp olan sözleri belirtmek için dizelerin olduğu yerlere mavi cam kürelerle tamamlamış. Börüteçene, aslında dizeleri Sappho’nun kendisinin tamamlaması için bu çalışmayı yapmış.

"Sappho'nun Kayıp Sözleri" 2002-2003

3 Parça

Taş ve Cam

Biraz daha ilerlediğimizde "Bütün Denizlerin İçinden Geç. Sessizlik ve Sırdır Ötesi" 1991, Aya İrini Müzesi, İstanbul sergisindeki heykelleri görüyoruz. Sergide Börüteçene'nin işlerine eşlik eden doğum yazıları sık sık karşımıza çıkıyor. Bu, sanatçının iç sesini yansıtarak izleyiciyle tam anlamıyla konuşma hissi veriyor. Börüteçene, hayatının her evresinde yazmış ve yazılarından ilerleyerek eyleme geçmiş biri. Bu nedenle duvarlarda doğum yazılarını görmek beni çok sevindirdi fakat ışıklandırmadan dolayı bazı yerleri okuyamadım.

Sergide duvarlarda kayıp ilanlı olan çalışmaları görüyoruz ki bu gerçekten çok acı. Bazıları koleksiyonerler tarafından alınmış, bazıları ise sanatçının dostlarına hediye ettiği çalışmalar. Daha önce de bahsettiğim gibi, Börüteçene bu sergide aslında kendi geçmişinin kazısını da yapıyor, kaybolan çalışmalarının izini sürüyor. Bu çalışmalar, kaybolma hikayeleri ile birlikte sergiye katılıyor.

Serginin devamında Börüteçene'nin 1987'de Urart Sanat Galerisi'nde açtığı Türkiye'deki ilk kişisel sergisindeki "Mutfak Ordusu", "Ütücüler" ve "Havva'nın Önlenemez Yükselişi" serileri ile "Annesiyle Kızı" ve "Gelin Hanım" işlerini görüyoruz. Bu sergi, Börüteçene'nin üretiminde kadın figürleri ve konularına odaklanılan dönemin ana çıktılarını bir araya getiriyor.

"Yeryüzünün Belleği" 28 Nisan - 10 Temmuz 1995, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi sergisindeki çalışmalarla da karşılaşıyoruz. Börüteçene, bu sergide tarihi, coğrafyayı ve kültürün katmanlarını konu alıyor. Çalışmalarda kullanılan tohumlar, Kızılırmak yayı çevresinden yani Hitit coğrafyasından toplanmış. Otlar ve topraklar ise Hititlerin yaşadığı bütün Anadolu coğrafyasından getirilmiş. Börüteçene, yerli tohumlara ulaşabilmek için sergiyi 1 yıl ertelemiş. Bunu öğrendiğimde sanatçıya olan sempatim daha da arttı diyebilirim. Çalışmalarındaki emeği, isteği, azmi gördüm ve benim için çok daha anlamlı oldu. 1995 yılından beri çalışmalar vakumlama yöntemiyle günümüze gelmiş fakat toprak bu yöntemle temizlenmemiş çünkü sanatçı, yaşanmışlığın, toprağın hafızasının silinmemesini istemiş.

Börüteçene, çalışmasında nar ve haşhaş'ı birlikte kullanarak etik bir konuya da değinmiş. 1970-1974 yılları arasında Türkiye ile ABD arasında gerginliğe yol açan haşhaş krizine atıfta bulunmuş. Ülkemizde haşhaş'a negatif bir bakış açısıyla bakıldığı için Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde bulunan Kubaba, "Karkamış Kraliçesi" olarak bilinen Sümer kökenli tanrıça heykelinde tanrıçanın haşhaş yerine nar tuttuğu birçok arkeoloji yazısında yazılmış. Sanatçı, bu konudaki eleştirisini de çalışmasında bulundurmuş.

"Yeryüzünün Belleği" 1995

“Bellek Kasası”

Malzeme: Nar, haşhaş, nar, Apollonia-Likya bölgesi toprağı, kurşun, demir, cam Boyut: 170x51x19 cm

Koleksiyon: Özel Koleksiyon

Handan Börüteçene'nin 1987'de 1. Uluslararası İstanbul Çağdaş Sanat Sergileri için gerçekleştirdiği "Kitle İletişimsizlik Araçları vs vs zzzz….bızzzz" çalışması, "Üç İç Denizin Ülkesi" sergisi için yeniden üretilmiş. Sanatçı, geçmişten bugüne insanın insan ile ilişkisi insanın doğa ile ilişkisi, sohbeti ve bağlantısı hakkında doğum yazılarında da bahsettiği gibi işlerinin aslında DNA'sını oluşturuyor diyebilirim. Çalışmada kitle iletişimi olan araçların cam macunu ile kaplandığını görüyoruz. Bir nevi bu araçlar kapalı kutu haline bürünüyor fakat sanatçı, kanal tuşlarını kaplamıyor. Bizim bir nevi emek verip doğru kanalı yani doğru iletişimi bulmamızı istiyor. Hala günümüzde iletişimsizlik sorunu katlanarak devam ettiği için sanatçı, bu çalışmanın bir de modern versiyonunu, günümüzdeki kitle iletişim araçlarının olduğu halini de yapmış. Benim en beğendiğim çalışmalardan biri de bu oldu. Mesajın çok güçlü verildiğini düşünüyorum. Günümüzdeki iletişim kuramama, etkileşimsizlik sorunsalını çok iyi yansıtmış.

"Kitle İletişimsizlik Araçları vs vs zzzz….bızzzz" 1987/2003

Teknik: Üzerine Cam Macunu Çekilmiş İletişim Araçları

Biraz daha dolaştığınızda Börüteçene'nin "Çok Sıkıldım" adlı çalışmasında, bugünkü Demre ilçe merkezi ve civarında yer alan Myra Antik Kenti Roma tiyatrosunda bulunan 21 adet tragedya portre fotoğrafları ile karşılaşıyoruz. Sanatçı, günümüze kadar taşlarda oyulu yüzlerin aslında hapsolduğunu ve ne kadar sıkılmış olabileceklerini anlatmış. Çalışmada farklı tonlamalarda çok sıkıldım cümlesinin tekrarlarını duyuyoruz. Açıkçası serginin tek hoşuma gitmeyen çalışması oldu diyebilirim çünkü insana iç daraltıcı bir hava veriyor. Başka bir çalışmaya baktığınızda arka plandan sesleri duyabiliyorsunuz ve birbirine karışıyor. Sanatçı, keşke bu çalışmasına yer vermeseydi, içimden o çalışmadan uzaklaşma isteği geldi.

"Çok Sıkıldım" 2004

Teknik: Mermer Baskı

Devamında Börüteçene'nin "Kendime Gömüldüm" 2014, İstanbul Arkeoloji Müzeleri, adlı çalışmasıyla karşılaşıyoruz. Sanatçı, İstanbul'un ilk şairi Byzantion'lu Moiro'nun bilinmek ve görünmek isteme duygusu etrafında bir kurgu oluşturuyor ve kendisine elbise dikiyor.

Elbisede kırık çömlekler ve altın iplikler kullanılarak ayağa kaldırılıyor. Bu sayede İstanbul'un birçok yerine götürülüp sanki Moiro canlanmış ve geziyormuş hissini uyandırarak çeşitli yerlerde sanatçı tarafından fotoğraflanıyor.

Benim sergiyi gezemeyi sonlandırırken en çok incelediğim "Annemin Gösterisi" adlı çalışma oldu. İlk başta sıradan bir masa karşınıza çıkıyor ve yaklaştığınızda masa örtüsünün dikiliş biçimini, bir araya gelen renkleri, süreçteki fotoğrafları görüyorsunuz. Boncukları, renkleri, tüm ayrıntıları çok sevdim. Bir yandan fotoğraflara bakmak fazlasıyla eğlenceliydi. Yüzümde bir gülümseme oluştuğunu fark ettim. Bu çalışmanın sanatçısı Börüteçene'nin annesi Hesna Hanım tarafından yapılıp Handan Börüteçene tarafından da uygulamaya geçirilmiş.

“Annemin Gösterisi” 2002 Sanatçı: Hesna Börüteçene Uygulama: Handan Börüteçene Malzeme: Kumaş, Karışık Malzeme Boyut: 112x120 cm

Koleksiyon: Arter Koleksiyonu