Hata Üzerine

Eğer sonunda ışık varsa bir değil bin yanlışa da müptela.

Gerçek olan bilgiye tümüyle hâkim olunamadığı sürece hata yapmak öğrenmenin en kestirme yollarından biridir. Tabii ki hatalardan öğrenmek ve hatayı ömürlük bir yanlışa dönüştürmemek için derinlikli bir farkındalık gerekecektir.

Farkındalık, gözlem ve değerlendirme yolu ile kazanılır. Gözlemi önce kendimizde hâlihazırda bulunmakta olan bilgilerimiz ile işleriz ve burada yetersiz kaldığımız noktada bir sorgulama ve araştırmaya gireriz. Farkındalık üzerinde çalışılarak geliştirilen bir özelliktir. Kişinin sorgulamaya karar verdikten sonrasında geçebileceği bir adımdır.

Bir başkasını sorgulamak ve bir başkasının hatalarını görmek çok kolaydır. O kişiye hatalarını düzeltmesi için ısrar etmekte aynı şekilde kolaydır. Ve hatalarını söylememe rağmen düzeltmiyor düşüncesi çoğu ilişkinin de katili olabilir. Peki neden hatayı bir yakar top gibi başkasının üzerine çok rahat atabiliyorken kendimize çarpmasından bu denli tedirgin oluyoruz?

Çünkü; Hataların kabulü dönüşümü zorunlu kılar.

Birine büyük bir hata yapıp özür dilerseniz ve aynı hatayı tekrarlamaya devam ederseniz o birisi ile huzurlu bir ilişki sürdürmek ne kadar mümkün? Hatayı görmek, bilmek ve tam olarak hangi noktada hata olduğunu idrak etmek, hatayı doğuran tüm düşünce ve davranış şekillerini yeniden değerlendirerek doğru olanı bulmayı ve doğru olanı bize zor gelse dahi uygulamayı gerektirir.

Hatayı kabul ederek düzeltmeye gayret etmek, yanlışını da doğrun kadar sahiplenerek insan olduğu hatırlamak ve insan olmanın en tatlı armağanı olan yüksek bir ahlak seviyesine ulaşmaya çabalamak hata yapıyor oluşumuzun bizi ulaştırmaya çalıştığı yegâne amaçtır.

Hatasını kabul etmeyi öğrenememiş bir insan ruhani olarak beşikteki bir bebek kadar olgundur çünkü bir şeyler öğrenmeye hazır değildir.

Kendi hayatımdan bir kesit paylaşacak olursam çok uzun yıllar boyunca her olandan dolayı başkalarını suçladım. Evet belki gerçekten suçlanacak şeyleri de olabilir o kişilerin fakat bu suçlama hâli gelişim sürecimi fazlasıyla baltaladı. Çünkü suçlamak farkındalığın düşmanıymış, bunu yaklaşık birkaç yıl önce fark edebilme şansına eriştim. Ve ne zaman ki kendime şu soruyu sordum sonrasında yeni bir ben doğmaya başladı:

Her doğum gibi bu süreçte kendi içinde sancılıydı. Devam ederken hiç hata yapmadım mı peki? Tabii ki de yaptım.

Öncelikle ben nerede hata yapıyorum sorusu bütün yanlış düşünce kalıplarımı ortaya dökmeye başladı. Yüzleşme süreci sanrılıydı ve bir sürü deneyimi de beraberinde getirdi. Olduğunu sandığın kişiden vazgeçmek pek de kolay değil.

Fakat şu an bulunduğum yerden durumu değerlendirdiğimde kendini sorgulamanın ve hataların kabulu ile gelen erdemin hazzı her şeye değer.