Helter Skelter (2012) ve Güzellik Medyası: Sosyolojik Film İncelemesi
Güzellik için ne kadar ileri gidebiliriz?
2012 yılında sinemalarda yerini alan Helter Skelter, daha çok niş bir kitlenin ilgisini çeken fakat Japon sinemasına meraklı olanların mutlaka göz atması gereken bir film. Sosyolojik eleştiriler ışığında, Helter Skelter’a bir de bu açıdan bakalım.
Helter Skelter Ne Anlatıyor?
Helter Skelter, Japonya’nın en gözde modeli Lilico’nun kariyerine odaklanarak başlıyor. İzleyicilere Lilico’nun güzelliği ve çekiciliğiyle hayranlık uyandıran bir kadın olduğu imajı verilirken, hikaye beklenmedik olaylarla derinleşiyor. Lilico’nun doğuştan güzel olmadığını ve sağlıksız diyebileceğimiz birçok estetik ameliyat geçirdiğini öğreniyoruz. Üstelik bu operasyonları düzenli olarak yenilemesi gerekiyor ki güzelliğini sürdürebilsin.
Ancak, yalnızca Lilico değil; birçok kadın aynı operasyonları geçiriyor, fakat çoğu onun kadar şanslı olmuyor. Maddi imkanları tükendiğinde, daha fazla ameliyat olamadıkları için güzelliklerini kaybediyor, hatta hayatlarını yitiriyorlar. Bu noktada, polis devreye girerek kadınlar üzerindeki güzellik baskısı ve medyanın rolü üzerine bir soruşturma yürütmeye başlıyor.
Film boyunca polislerin tartışmaları, güzellik algısının nasıl şekillendiği ve medya tarafından kadınlara nasıl yansıtıldığı konusunu gündeme getiriyor. Peki, nedir bu güzellik algısı? Diğer bir deyişle, güzellik medyası tam olarak neyi ifade ediyor?
Güzellik Medyası Nedir?
Güzellik medyası, toplumun "güzel" kabul ettiği kriterleri şekillendiren, bireyleri bu standartlara göre yönlendiren güçlü bir araç olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal medya, filmler, diziler ve reklamlar gibi birçok platform aracılığıyla ideal güzellik imajları sürekli olarak yayımlanır. Bu durum, özellikle kadınlar üzerinde "güzelleşme" ve "mükemmelleşme" isteğini körükler. Ancak bu yönlendirme beraberinde düşük özsaygı, beden algılarının bozulması ve memnuniyetsizlik, yeme bozuklukları, sosyal kaygı hatta suçluluk duygusu gibi olumsuzluklarla gelir.
Filmde Lilico, güzellik medyasının somut bir sembolü olarak karşımıza çıkar. Toplumun hayranlıkla izlediği bir figür olarak, güzellik endüstrisi ve medya tarafından şekillendirilmiş bir "ideal kadın" örneğidir. Onun gibi görünmek isteyen milyonlarca Japon kadın, güzellik medyasının gücüne kapılır. Ancak Lilico da bu medyanın kurbanlarından biridir ve diğer kadınlardan bir farkı yoktur. Üstelik medyadaki konumu ve geçirdiği çeşitli operasyonlar sebebiyle diğer kadınlardan daha çok güzellik medyasının getirdiği olumsuzlukları yaşadığını söylemek yanlış olmaz.
Güzellik İdeaları ve Kimlik Krizi: Kadınlık ve Güzellik Fikri
Lilico'nun yaşadığı kimlik krizi, güzellik medyasının birey üzerindeki en dramatik etkilerinden biridir. Filmde, genç ve yeni bir modelin ortaya çıkışıyla birlikte, Lilico'nun gözden düşme korkusu kimliğini yıkıcı bir krize sürükler. Bu genç model, güzellik endüstrisinde yeni bir idol haline gelir ve Lilico, popülerliğini kaybetmenin getirdiği korku ve yetersizlik duygusuyla yüzleşmek zorunda kalır. Bu noktada film, güzellik ve kadınlık ideallerinin toplum tarafından nasıl inşa edildiğini ve bireyleri kendi kimliklerinden nasıl uzaklaştırdığını açıkça ortaya koyar.
Lilico'nun yaşadığı kimlik bunalımı, toplumun güzellik algısının ve medya baskısının bireyler üzerinde yarattığı ağır yükü anlatan güçlü bir örnektir. Toplumun "mükemmel" kabul ettiği güzellik idealleri, sadece bireyin dış görünüşünü değil, aynı zamanda kimliğini, özgüvenini ve hatta varoluşsal anlamını da şekillendirir. Film, güzellik medyasının birey üzerindeki bu çok katmanlı etkisini, Lilico’nun kırılgan dünyasında somutlaştırarak izleyiciye etkili bir mesaj sunar.