Hermann Hesse'nin Başyapıtı: Siddhartha

Herman Hesse'nin Başyapıtı: Siddharta

Yaşamımda bir kitap tavsiye edecek olsam bu kitabın ismi aklıma gelir. Öyle sade, anlaşılır ve öğretici ki. Her bireyin yoluna ışık olacağına eminim. Bir başucu kitabından öte, ruhunuza ve yolunuza dokunan Hermann Hesse'nin muhteşem eseri; Siddhartha.

Bilge Brahman Oğlu Siddhartha, ailesinin, arkadaşlarının sevgisi ve bilgeliğine rağmen içerisindeki boşluğu ve mutsuzluğu dindirememektedir. Çevresinde olup biteni ve ona anlatılan ruhani öğretileri sorgulamaya başlayan Siddhartha, yüreğindeki dindiremediği merakı ve ateşiyle evden ayrılmaya karar verir.

Yolculuğu esnasında Buda ile karşılaşır ve onun öğretisini dinler.

"Siddhartha görür görmez tanımıştı Buddha'yı, sanki Tanrı işaret etmişti onu. Sarı cüppeli gösterişsiz adamı, elinde sadaka kabı, sessiz sedasız koruluktan çıkıp giderken görmüştü." (Hesse,1950,s.39).

Ancak Buddha'nın öğretisine dahil olup orada kalmak istemez.

"(...) Bu yüzdendir ki yolculuğumu sürdüreceğim- bir başka öğreti, daha iyi bir öğreti aramak için değil hani, çünkü biliyorum ki böyle bir öğreti yoktur-, tüm öğretilere ve öğretmenlere sırt çevirip hedefime tek başıma ulaşmak ya da bu uğurda ölmek için yapacağım bu yolculuğu." (Hesse,1950,s.45).

İşte Siddhartha'nın Ben'ini Aşma yolculuğu böyle başlar ve karşısına çıkan insanlarla, arzuları ve benliği arasında bir sürü sınava tabi tutulur. Hem öğrenir, hem öğretir. Benliğini tekar tekrar bırakır ve yeniden inşa eder onu. Siddhartha bu yolculukta yaklaşmaması gereken arzuları olduğunu bilir fakat bunu yalnızca bilmek değil, yaşayarak görmek için çıkmıştır yola.

"(...) Bilgi bir başkasına aktarılabilir,bilgelikse hayır. Bilgelik keşfedilebilir, bilgelik yaşanabilir, bilgelik el üstünde taşıyabilir insanı, bilgelikle mucizeler yaratılabilir, ama bilgelik anlatılamaz ve öğretilemez." (Hesse,1950,s.141)

Bize öğretilenleri değerlendirmek ve onları yaşamın içinde yer yer dikkate almak çok kıymetlidir. Ancak insan dinleyerek değil, yaşayarak öğrenir. Bir bilgiye tutunmak değil, yüreğinin aktığı yere gitmeye izin vermek ve bunun sonuçlarını kabul etmek insanda iz bırakır ve dönüşümü sağlar.

"Hesse’nin eserlerindeki başlıca diğer bir yaklaşım her şeyden önce (ama sadece) “Siddharta” romanında bulunan spiritüalizmdir. Hint bilgelik öğretileri, Gusto Gräser’in ona tanıttığı Taoizm ve Hristiyan mistiği onun arka alanını oluşturmuştur. Birey üzerine bilgeliğe giden yolu açan ana eğilim paralelleri daha çok Theravada Budizm’inde bulunsa da Asya öğretisine hitap etmeyen tipik batı yaklaşımıdır. Bazı eleştirmenler, Hesse’ye, kendi kişisel dünya görüşünü ve ruhsal durumunu aktarmada edebiyatı kullandığına yönelik bir karşı argüman öne sürmüşlerdir. Bu eleştiri ters çevirtilip eleştirmenlerin, onun edebiyatına değil, dünya görüşüne karşı çıktıkları söylenebilmektedir." (URL1)