Hiçbir Yere Sığamayanlar
Sürekli kaçanlardansan burada bu yazıyı okuyarak dinlenebilirsin, çünkü anlaşılmak insanı dinlendirir.
Bu yazım sürekli gitmek üzerine. Kendimi bildim bileli bulunduğum yerlerden gitmek istememle başım biraz belada oldu. Çünkü bu sürekli hayaller kurduran ve elindekilerini bir yana koydurup sürekli ileriyi düşündüren bir his. Bu bir aidiyetsizlik, köksüz ama buram buram özgürlük kokan. Hayallerinden de gitmek, sürekli gitmek, sürekli yolda olmak ama bir türlü varamamak, yolun sonunu düşünmeden yolu, yolda olmayı sevmek. Uyumsuz ama bir o kadar yenilikçi. Bilmiyorum herkes aynılarını hissediyor mu ama şartlar içinde en uyumlu gözüken, sabit düzen kuranlar bile içten içe böyle fanteziler ve hayaller peşinde gibi geliyor bana. Böyle olanların emeklilik hayallerini, Fethiye’ye taşınmasını dinleriz mesela sürekli :) Ama bazılarımız bir türlü tatmin olmuyor, hep bir farklılığın peşinde ve sabırsızliktan emekliliği bekleyemiyor :/
Belki bazılarınıza şımarıkça geliyordur bu bahsettiğim kaçmak hissi, ama ben bu bahsettiklerimi fiziksel bir eyleme sıkıştırmak istemiyorum. Günlük görevlerinde bile her şeyin trick’ini bulup esas olandan kaçan birini tanıyorum. Tabii, bu da kolay olmuyor olsa gerek, belki başlangıçta biraz parlak bir fikir gerekiyor ama sonra her şeyin bir tricky noktasını yakalayabileceğini fark ederek, esas önemli olanı kaçırmaktan çekinmeden, detaylara boğulmadan omuriliğe sıkışıyor ve belki de beynin gelişimini bile kolaycılıkla engelliyor. İnsanda bu sezi, bu güdü oldukça, ya da daha geleneksel söylemle mayasında oldukça, insanın daha kapsamlıca her şeyden kaçabileceğini düşünüyorum. Peki neden böyleyiz? Hep ortada kalma, hep bir tarafta olma zorunluluğu taşımadan, daha az bulunan o sağlıklı, radikalleşmemiş kesimde bulunmak, yakınlarından ayrışmak, aidiyet hissettiğin yerden yüzüne kapı çarpılmış olması ilk aklıma gelen sebepler.
Bir gün epilasyon randevumda yaşadığım ani bir varoluşsal kriz sonrası, lol ki ne lol, aniden dövme yaptırmaya koşmuştum. "I’ve never was home". Fotoğrafçı Dilan Bozyel’in çektiği bir gazetedeki cümleydi sanıyorum. Görünce o kadar çok hoşuma gitmişti ki hemen ilk bulduğum dövmecide bunu yaptırdım, alelacele. Genelde böyle fevri aldığım kararlardan daha sonra pişman olurum ama dövmemi seviyorum, çünkü bu, gelecekteki o kök salmış ve yerini bizzat inşa etmiş güçlü kadına şu anki benden 0 anı hatırlatacak güzel bir hediye :’)
Şu an bunu otobüs yolculuğu yaparken yazıyor olmak da ayrı bir detay olsun. Şimdilik benden bu kadar. Yine görüşelimmm..