İki bin yirmi üç ve bir yaş daha büyüyen ben

Bu kez diğerlerinden farklı bir yıl olsun, sağlam kararlar alalım ve bunlar yalnızca dış görünüşümüzü iyileştirmek için olmasın.

Bu yeni yıla yeminler vererek başlamadım. Tutmam gereken büyük sözler, ulaşmam gereken hedefler, aşmam gereken çizgiler yok listede. Kaybetmem gereken kilolar ve yürümem gereken on bin adım yok. Başkalarından örnek alarak bana iyi geleceğini düşündüğüm günlük hedefler yok. Muhtemel başarısızlıkların ihtimalleriyle hafif bir sıkıntıyla yazdığım süslü hedefler yok.


Hala yürümek istiyorum, egzersiz yapmak ve fazlalık birkaç kiloyu vermek istiyorum. Yine de geçen yıla dönüp baktığımda bana huzursuzca iç çektiren şeyler atmadığım on bin adım ya da neden elli beş kilo olmadığım değildi. Gecenin bir yarısı nefesimi kesen neden haftada bir kitap bitiremeyişim değildi.

Çalışmak için hayatımdan bir yıl izin aldığım sınava hiçbir dersi tam bitiremeden girdiğimde arabamız tesadüfen kanalizasyon kapağının yanına park edilmişti. Üzerine basmaktan her zaman korktuğum kapağın üzerine bir değil iki ayağımla bastım, bekledim ve kendimi çöp gibi hissettim. Sıcak bir ağustos günüydü. Yine de kendimi o kadar da kötü hissetmiyordum. Ne yalan söyleyeyim, senelerdir düşmekte olduğum kuyuda sonunda dibe çarpmış gibiydim. Beklenilen sona ulaşmış olmak mı yoksa dipte olmanın düşmekten daha kötü olmadığından mı tam anlamıyla üzülememiştim hala bilmiyorum. Yine içimde her şeyi tüketmiş olmanın neşesini duymak beni şaşırtmıştı. İçimde olan ve olabilecek olan her şey tükenmiş gibiydi. Kaçmıyordum artık. Kaçmam için de bir sebep kalmamıştı. Bitmişti.

O an aklıma geldikçe hala eğleniyorum. O kapak açılsa da içine düşsem, delik magmaya kadar inse ve bir süre orada sağ salim saklanmayı başarsam hoşuma bile gidebilirdi. Çocukken okuduğumuz kitaplar bu yüzden önemlidir belki de. Alice gibi bir ufacık bir deliğe girmek ve yeni bir dünyaya kaçabilmek ve üstüne üstlük o dünyada kahraman olmak kanalizasyon kapağının üzerinde durup kendini çöp gibi hisseden bir yetme için güzel bir seçenek olurdu.

Yine de kolay olmazdı kendimle yüzleşmemek için kaçtığım bu dünyadan ayrılıp kendimi yenmek zorunda olduğum başka bir dünyada savaşmak kahraman olmak adına dahi.

Kaybetme ve yenilme korkum yüzünden başlamadım. Gerçeğe sırtımı dönmüştüm. Savaşmadan kazanamazdım. Kaybetmemek için oynamamayı seçtim. Yenilginin başka bir formuymuş yalnızca yarışanların arasında olmamak.

Neden korkuyorsun bir şeyler yapmaktan, yaşamaktan diye sordu insanlar. Anlamadılar. İnsan kendi yüzüne bakamaz mıymış? Bakamadım.

Yavaş yavaş anladım.

Dediğim gibi, kendi yüzüme bakamamış olmamın sebei atılamayan on bin adım ya da sabah yedide kalkmak değildi. Bunları yapmış olsam o sürecin daha kolay geçeceği ortada ancak o zaman kendim için parmağımı bile kıpırdatmaya halim yokken iki haftalık karın kası mücadelesine başlamak komik olmayan bir şaka olabilirdi ancak.

Yılın başında yazdığım on bilemedin on beş maddelik o hedef listesi bana yardımcı olmak bir yana yük olmuştu. Yenildim. Çaresiz hissetmiştim ve onlarca parçaydım. Her parçanın takılıp düşeceği başka bir engel vardı. Hepsini birden taşımak kolay olmadı. Çarem bileğime kırmızı bir ip bağlamak ve o ipi gördükçe gözlerimi kapatmak derin derin nefes almaktı. Göğsümdeki yumrunun ciğerlerimi tıkayıp nefesimi daraltması keşke bir şaka olsaydı. O derin derin aldığım nefesler anksiyete yüzünden mutfak tezgahını silerken bile gelen ağlama hissini yatıştırdı.

"Korkuyor musun?" dedim kendime. "Kork."

"Kalbin endişeyle altüst mü oldu?" dedim. "Acını görüyorum. Böyle kalmayacak, azalacak. Üstesinden gelecek ve iyi hissedeceksin."

Hislerini görmezden gelmek çözüm değilmiş öyle anladım. Gördüm, fark ettim, kabul ettim, gömmeye ya da değiştirmeye çalışmadım. Hissediyordum, gerçekti ve oradaydı. Bırakıp gidemiyorsam, terk edemiyorsam iyileştirecektim.

Zarar görmüş, çatlamış ve eskimiş de olsalar tamir edecek, sahip çıkacaktım. Başka hayatım olmadığını böyle böyle anladım.

Korkuyordum ve mutsuzdum. Endişe doluydum ve çaresiz hissediyordum.

"Korkum artık düşmanım değil. Bana bir şey anlatmaya çalışıyor. Ona yenilmemeliyim ama kulak vermeliyim. Onu dinlemeliyim ancak efendim kabul etmemeliyim." Bu büyümem için atmam gereken adımlardan biriydi.

Her şeyi çözmedi. Ama beni kurtardı. Bu yüzden geçen yazdan da geçen yıldan da şikayetçi değilim. Pişmanlıklarım var ancak kendimi affedebilirim.

Bazen hala keşke diyorum. "Keşke yapmış olsaydım, keşke yapmamış olsaydım, keşke kendimi öylesine bağlamasaydım olduğum o uçurum kenarına. Keşke o korkunç kelimeleri fısıldamasaydım her gece kendi kulağıma."

Bir daha yapmamaya çalışacağım keşke demek yerine. Yerine kendime iltifat edeceğim. Aynanın önünden ne zaman geçsem, görmezden gelmeyecek ve güzel göründüğümü söyleyeceğim.

Dersimi aldım.

Yeni yıl hefes listesine bunları yazacağım. Gülümseyeceğim.

İLERLE yazacak yeni yılın ilk sayfasının başında.

Acıdan ilerle, korkudan ilerle, dünden ilerle. Bugünde ol. Bu anda ol. Okyanusta bir balık ol, derine dal, üstündeki susuzlukta ne var dön bir bak. Tanımadığın o yaban belki hoşuna bile gider. Baktın sevmedin, öğrenmiş olacaksın.

Nefes al, yalnızca sen kendini kaybetmediğin sürece her şey iyi olabilir.

Kendine iyi bakmalısın. Egzersiz de, uyumak da, su içmek ve yemek yemek de sana iyi gelmek için. Bunlar senin için bir yük değil, seni tamamlayacak birkaç adım. Bu düşüncelerin seni bunaltmasına izin verme.

Yerinde sayma. İlerle.

Bir şeylerin düzelmesini öylece bekleme ancak sabırlı ol.

Hayatın bir süreç olduğunu unutma. Yaş almaktan, yaşıtlarının gerisinde kalmaktan ya da şu an ulaşmadığın şeyler için öfke ve endişe duymaktan vazgeç. Geç kalmadın. Hayata yetişemezsin çünkü zaman herkes için aynı hızla ilerlemez.

Tek varlığının şu an olduğunu unutma. Şimdiye yani yalnızca bu ana sahipsin.

Artık sana ait olmayan geçmiş ve varlığından emin olamayacağın geleceği sırtına yüklenme. Gözünü kapatıp yok da sayma. Geçmişten dersini alacak, gelecek için umut edecek, hayallerin için gayret göstereceksin. Fazlası değil. İkisinin arasında ezilmemelisin.

Öğrenmelisin. Çabalamalısın. Kendine iyi bakarsan istediklerini yapmaya yetecek gücü kazanacaksın.

Zorlandığında yardım almaktan çekinme. Yardım istemek seni güçsüz biri yapmaz.

Canının acıdığını sevdiklerine söyleyebilirsin. Yalnız başına halletmek zorunda değilsin. Yalnız savaşmak zorunda değilsin!

Anlaşmazlıklara düşebilirsiniz, herkesle her zaman fikir birliğine varamayabilirsiniz. Bu ikinizden birini haksız yapmaz. Farklı yapar.

Hoşuna gitmeyen şeyleri söylemekten çekinme. Ancak birlikte çalışarak problemleri çözebilirsiniz. Anlatmazsan bilemezler.

Dene.

Yanıl.

Yenil.

Öğrenmiş olacaksın. Öğrenmekten korkma.

Konfor alanından çıkmak rahatsız hissettirecek, korkutacak. Yeterli gücün de cesaretinde yok sanacaksın. Doğru değiller. Ancak konfor alanından çıkarak gelişebilirsin. Ancak bu şekilde eksiklerini kapatabilirsin.

Herkesi sev, her şeyi sev, Gün doğumlarını ve gün batımlarını daha çok izle.

En önemlisi, kendini sevmeyi unutma. Diğerlerine gösterdiğin şefkati ve anlayışı kendinden esirgeme.

Seni çok seviyorum. Meraklanma, her şey çok güzel olacak.

İşte böyle yazıyor yeni günlüğümün başında. Bu seneden ümitliyim çünkü kendimden ümitliyim.

Peki, siz ne yazdınız bu seneki hedef listenize?

Hedeflerinize emin adımlarla yürürken kendinizi arkada unutmayın. Arada derin derin nefeslenin. Kendinizi herkesin yerine kucaklayın.

Hepimize iyi bir yıl diliyorum.

Umut hep bizimle olsun.