Hoşunuza Gidebilecek 8 Yerli Film Önerisi

İzleyip beğendiğim ve sizinde beğenebileceğinizi düşündüğüm yerli filmleri listeledim. İyi okumalar.


Uzak / Nuri Bilge Ceylan (2002)

Mahmut, geçimini reklam fotoğrafları çekerek sağlayan ancak hayallerini gerçekleştirememiş birisidir. Eşinden henüz ayrılmıştır ve İstanbul'da yaşamaktadır. Sosyal hayatı entelektüel arkadaşları ile içkili buluşmalardan ibarettir. Günlerden bir gün köylüsü Yusuf, Mahmut'un kapısı önünde belirir. Çalıştığı fabrikadaki işi kaybetmiştir ve iş aramak için İstanbul'a gelmiştir. İstanbul'da hayallerini gerçekleştirmek isteyen Yusuf, akrabası Mahmut'un yanına yerleşir. Bir gemide çalışarak dünyayı görmek isteyen taşralı Yusuf, iş arama yordamını bilmediği için avare avare dolaşmakta, bazen tanımadığı kadınların peşine takılmaktadır. Mahmut ise bozulan yalnızlığından gün geçtikçe sıkıntı çekmektedir. Mahmut'un entelektüel meşguliyeti arkasına saklanan düzenli hayatı, Yusuf'un varlığı ile bozulmaya başlamıştır. Mahmut'un hala derin duygular beslediği eski eşi, Kanada'ya göç etmektedir. Zaten bu durumdan mutsuz olan Mahmut, Yusuf'un kalışının uzamasıyla gerginleşir.




Üçüncü Sayfa / Zeki Demirkubuz (1999)

Konu olarak gazetelerin üçüncü sayfalarında rastlayacağımız türdeki fiziksel ve ruhsal şiddet vakalarını işleyen film, çaresiz bir adamın başına gelen talihsizlikleri yansıtır. Figüranlık yaparak yaşamını idame ettiren İsa’nın bir yanlış anlaşılma sonucunda hırsızlıkla suçlanır, mafyanın peşine düştüğü İsa bir gün içerisinde çalınan parayı bir şekilde toparlamak zorundadır. İntihar etmekten başka bir çözüm yolu bulamayan İsa, o esnada çalan kapı ziliyle birlikte başka bir yola girer. 




Dönersen Islık Çal / Orhan Oğuz (1992)

Beyoğlu'nun arka sokaklarında barmenlik yaparak yaşamını sürdüren bir cüceyle, fahişelik yapan bir travestinin dramatik öyküsü. Toplumun dışladığı bu iki marjinal tipin tanışması karanlık ve pis sokakların birinde gerçekleşir. Cüce (Mevlüt Demiryay), iş çıkışı evine dönerken, sokak serserilerinin saldırdığı ve gerçek bir kadın sandığı travestinin (Fikret Kuşkan) hayatını kurtarır. Gerçekte onu kurtaran, cücenin, o tehlikeli sokaklarda ve gecenin karanlığında kendisini korumak için boynunda taşıdığı düdüktür. Düdük seslerini duyan serseriler kaçıştıktan sonra, travestiyi evine alır. Ne var ki, evinde misafir ettiği "kadın"ın aslında bir erkek olduğunu anlayınca büyük bir şaşkınlık geçirir. Ama, yaşamını tek başına, yalnızlığını ise balkonundaki köpekleri ve boynundaki düdüğüyle paylaşarak sürdüren cüce ile, başlangıçta iğrendiği, nefret ettiği travestinin arasında duygusal bir dostluk gelişecektir. Bu güzel dostluk ne acıdır ki, o çirkin dünyanın, sonunda onları birbirlerinden ayırana dek sürecektir.




Gece Yolculuğu / Ömer Kavur (1987)

Yönetmen Ali ve senarist Yavuz zıt kişiliklerdeki iki yakın arkadaştır. Yavuz her zaman muzip, atak, konuşkan ve sosyal olarak aktif bir karaktere sahipken, Ali içine kapanık, kendi his dünyasında yaşayan sakin bir yapıya sahiptir. İkili yeni çekecekleri film üzerinde çalışırken filmi çekecekleri uygun yeri aramak zorundadırlar. Bu amaçla çıktıkları yolculuk İstanbul'dan Yunanistan'a doğru uzanır. Antik bir Rum kasabasında son bulan bu yolculuk Ali'ye ilham verecek, onu burada kalıp senaryosuna başlamaya teşvik edecektir. Yavuz ise ait olduğu İstanbul'a geri dönecektir.
Mahmut, geçimini reklam fotoğrafları çekerek sağlayan ancak hayallerini gerçekleştirememiş birisidir. Eşinden henüz ayrılmıştır ve İstanbul'da yaşamaktadır. Sosyal hayatı entelektüel arkadaşları ile içkili buluşmalardan ibarettir. Günlerden bir gün köylüsü Yusuf, Mahmut'un kapısı önünde belirir. Çalıştığı fabrikadaki işi kaybetmiştir ve iş aramak için İstanbul'a gelmiştir. İstanbul'da hayallerini gerçekleştirmek isteyen Yusuf, akrabası Mahmut'un yanına yerleşir. Bir gemide çalışarak dünyayı görmek isteyen taşralı Yusuf, iş arama yordamını bilmediği için avare avare dolaşmakta, bazen tanımadığı kadınların peşine takılmaktadır. Mahmut ise bozulan yalnızlığından gün geçtikçe sıkıntı çekmektedir. Mahmut'un entelektüel meşguliyeti arkasına saklanan düzenli hayatı, Yusuf'un varlığı ile bozulmaya başlamıştır. Mahmut'un hala derin duygular beslediği eski eşi, Kanada'ya göç etmektedir. Zaten bu durumdan mutsuz olan Mahmut, Yusuf'un kalışının uzamasıyla gerginleşir.




Okul Traşı / Ferit Karahan (2021)

Ferit Karahan'ın yönettiği Okul Tıraşı, şehir dışındaki bir yatılı okulda okuyan Yusuf'un bir anda rahatsızlanan arkadaşı Memo'yu hastaneye götürme talebinin okul yönetimi tarafından zamanında kabul görmemesi ve yoğun kar yağışıyla yolların kapanmasıyla birlikte gelişen olayları konu ediniyor.

Şehirden tamamen izole, katı bir disiplinle yönetilen bir yatılı erkek okulunda okuyan Yusuf, esrarengiz bir şekilde hastalanan ve durumu her an daha da kötüye giden arkadaşını hastaneye ulaştırmak istemektedir. Başlangıçta okul bürokrasi yüzünden hastaneye götürülmeyen Memo, sonrasında istense de yoğun kar yağışının yolları kapatmasından dolayı hastaneye ulaştırılamaz. Yolların açılmasını bekleyen öğretmenler ve öğrenciler, bu işten yakalarını sıyırmaya çalışırken, acımasız hesaplaşmalar ve sakladıkları sırlar da gün yüzüne çıkar.




Takva / Özer Kızıltan (2006)

Muharrem, kendi hâlinde yaşamakta, babasından kalan evde tek başına yaşamını sürdürmekte, zamanının çoğunu bağlı olduğu dergâhta ibadetle geçirmektedir. Kendini Allah'ın buyruklarına adamıştır ve bu şekilde günah ve kötülükten sakındığını düşünür. Bağlandığı tarikatta, dünyadan elini eteğini çekmişliği ile dikkat çeken Muharrem, şeyh tarafından tarikatın/dergâhın dünya işlerini yürütmek için ihtiyaç duyduğu adam olarak seçilir. Muharrem böylece tarikatın mali işlerini üstlenir. Tarikata ve şeyhe duyduğu güven ve saygıyla, ayrıca Allah sevgisi-korkusu ile bu göreve itiraz edemeyen Muharrem, ne var ki bu yolla sakınmaya çalıştığı dünya ile daha yoğun bir temasa geçmek durumunda kalır. Rüyalarında para, içki ve kadın eksik olmaz. Her rüyasında aynı kadınla sevişir ve boşalarak uyanır. Dünyevi olan ile uhrevi olan arasındaki çatışmada giderek tükenen Muharrem hızla değişime uğramaya başlar, sakinliğini ve dürüstlüğünü kaybetmeye başlar, akıl gücünü yitirmeye engel olamaz.




Anayurt Oteli / Ömer Kavur (1987)

Küçük bir Anadolu kasabasındaki Anayurt Oteli'nin yalnızlıktan kurtulamayan otel katibi Zebercet (Macit Koper), birbirine benzeyen sıradan olaylar içinde iç dünyasındaki fırtınaları dizginlemeye çalışan biridir. Günün birinde, bir gece vakti Ankara Treni ile gelen güzel ve gizemli bir kadının (Şahika Tekand) her zamanki müşterilerin arasına katılması onun tekdüze yaşamını hareketlendirir. Zebercet, gelişinin ertesi gününde, bir hafta sonra geri geleceğini söyleyip otelden ayrılan bu kadın müşterisini takıntı haline getirince bu meçhul kadın, ister bir anı ister hayalet olsun, Zebercet’e ve otele musallat olur. Zebercet kadının odasını aynı şekilde korur, her gün o odaya giderek kadınla yaptığı konuşmaları defalarca tekrar eder. O odada herhangi bir şey değişirse kadının bir daha geri gelemeyeceğinden korkar. Sabahları oteldeki müşterileri uyandırdıktan sonra, o odaya uğrayıp sanki kadın içerdeymişçesine kapıyı tıklayıp onu uyandırmaya çalışır; onun içeriden kendisine seslendiğini hayal eder.

Zebercet bu ezici yalnızlığını filmler, horoz dövüşleri ve hizmetçisi Zeynep'e (Serra Yılmaz) sarkıntılık yaparak hafifletmeye çabalar. Meçhul kadınla tek bir geceye sığan tanışma, onun beklentisini günler boyu Ankara treninin gelişine bağlar. Ama beklenen gizemli kadın hiçbir zaman gelmez. Yalnızlıkla örtüşen duygusal açlığı, temizlikçi kadının odasında cinsel bir saldırıya dönüşür ve kadını boğar, ardından otelin kedisi Karamık'ı da öldürür. Zebercet zaman içinde her şeye yabancılaşır, oteli kapatır ve görünüşte tekdüze fakat iç dünyası gelgitli bir hayat yaşamaya başlar. İç dünyasındaki fırtınalara, özlemlerine ve yalnızlığına çare bulamayınca kendini asmayı planlamaya başlar ve anlamını yitirmeye başlayan yaşamı hazin bir sona doğru sürüklenir.




Barda / Serdar Akar (2007)

Düzenli olarak geceleri arkadaşlarının barına giden yaşları 18 ile 25 arasında değişen bir grup genç; beş yabancının bara gelmesinden rahatsız olur. Ancak buna rağmen son biralarını içip öyle kalkmakta karar kılarlar. Barda çıkan kavga sonucunda gençler, yabancılar tarafından rehin alınır ve sabaha kadar işkence ve tecavüze maruz bırakılırlar. Bu beş kişi, hayatlarında yapamadıkları her şeyin acısını daha önce hiç tanımadıkları bu gençlerden çıkaracaklardır.

Film uyuşturucu ve intikamla gözleri dönmüş bu beş kişinin işledikleri suçların hangi adalete göre cezalandırıldığının sorgulamasını da yapar.