Huntington’ın Medeniyetler Çatışması: Kültürel Çatışmaların Karanlık Yüzü

Soğuk Savaş Sonrası Dünyanın Yeni Gerilim Alanları ve Medeniyetler Arası Savaşların Küresel Dinamikleri

Samuel Huntington’ın “Medeniyetler Çatışması” tezi, 21. yüzyılın uluslararası ilişkilerini anlamamızda önemli bir perspektif sunuyor. 1993’te yayımlanan bu çalışma, Soğuk Savaş sonrası dönemde dünya çapında medeniyetler arası çatışmaların artacağı öngörüsünde bulunmuştu. Huntington, bu çatışmaların genellikle kültürel ve dini farklılıklar üzerinden şekilleneceğini savunmuştu.

 

Huntington’a göre, medeniyetler arasındaki bu çatışmalar, politik ve ekonomik faktörlerden çok, kültürel ve dini farklılıklardan kaynaklanacak. Batı, İslam, Hindu ve Konfüçyüs medeniyetleri gibi büyük kültürel blokların arasındaki gerilimler, küresel çapta yeni çatışma alanları yaratabilir. Özellikle, Batı medeniyetinin evrensel değerlerinin diğer medeniyetler tarafından tehdit olarak algılanması bu çatışmaları daha da derinleştirebilir.

 

Bu tezin küresel politikalar üzerindeki etkileri oldukça kapsamlıdır. Batı ve İslam dünyası arasındaki gerginlikler, Orta Doğu’daki birçok çatışmanın temelinde yer alırken, Asya-Pasifik bölgesindeki yükselen güçler de bu dinamiklere dahil oluyor. Huntington’ın tezi, aynı zamanda, uluslararası ilişkilerde kültürel ve dini kimliklerin ne kadar belirleyici olduğunu gözler önüne seriyor.

 

Huntington’ın tezi, kültürel ve dini farklılıkların çatışmalara yol açabileceğini gösteren bazı somut örnekler sunuyor. Kültürel ve dini kimlikler, bazı çatışmaların arka planında önemli bir faktör olabilir. Örneğin, 11 Eylül saldırıları ve Hindistan’daki dini gerilimler, tezin bazı öngörülerini destekler niteliktedir. El-Kaide’nin ABD’ye düzenlediği 11 Eylül saldırıları, Batı dünyasında terörizme karşı daha sert bir tutum geliştirilmesine neden oldu ve Batı ile bazı İslam ülkeleri arasındaki gerilimi artırdı. Hindistan’daki 2002 Gujarat şiddeti, Hindu ve Müslüman toplulukları arasındaki derin kültürel ve dini bölünmeleri gösteriyor. Bu tür çatışmalar, Huntington’ın medeniyetler arası çatışmalar öngörüsünü destekleyen bir diğer örnek olarak değerlendirilebilir.

 

Ancak, eleştirmenler Huntington’ın bu tezinin aşırı genelleme ve kültürel determinist bir bakış açısı sunduğunu öne sürüyor. Çatışmaların sadece kültürel değil, ekonomik ve politik faktörlerin bir sonucu olarak da ortaya çıkabileceğini savunuyorlar.

 

Sonuç olarak, Huntington’ın medeniyetler çatışması tezi, küresel çatışmaların anlaşılmasında önemli bir araç olabilir. Kültürel farklılıkların ve medeniyetler arası etkileşimlerin nasıl şekilleneceğini anlamak, uluslararası ilişkilerin geleceğini öngörmek açısından kritik bir önem taşıyor.