İbrahim Şahin'in “Bektaşi Fıkraları Ve Gülme Teorileri” Makalesi Üzerine İnceleme

Evrensel gülme unsurlarıyla Bektaşi fıkraları.

Bektaşî fıkraları, Türk halk mizahının zengin ve çok katmanlı yapısını yansıtan önemli bir türdür. Halil İbrahim Şahin’in “Bektaşî Fıkraları ve Gülme Teorileri” başlıklı çalışmasında, bu fıkralar hem içerik hem de mizahi unsurlar açısından gülme teorileriyle incelenmiştir. Çalışmada üstünlük, uyumsuzluk ve rahatlama teorileri temel alınarak fıkralarda mizah anlayışı açıklanmış ve fıkraların hem yerel hem evrensel değerlere sahip olduğu ifade edilmiştir. Bu teorileri açıklayacak olursak:

Üstünlük Teorisi: Bu teori, gülmenin bir üstünlük hissinden kaynaklandığını savunur. Bektaşî fıkralarında sıkça karşılaşılan bir durum, tıpkı Nasrettin Hoca örneklerinde olduğu gibi Bektaşî’nin muhataplarına karşı keskin zekâsıyla üstünlük sağlamasıdır. Örneğin, içki yasağını delen bir Bektaşî’nin padişahın sorgulaması karşısında verdiği hazırcevap, onun içinde bulunduğu zor durumu tersine çevirir. Bu tür örnekler, dinleyiciyi güldürürken aynı zamanda Bektaşî karakterinin zekâ ve cesaretini vurgular. Bektaşî’nin toplumun normlarına eleştirel bir şekilde yaklaşması, onun yalnızca mizahın değil, halkın sorgulama ve eleştiri arzusunun da sesi olduğunu gösterir.

Uyumsuzluk Teorisi: Bu teori, gülmenin insanların beklentilerini bozan ya da alışılmış kalıplara uymayan durumlar karşısında ortaya çıktığını ileri sürer. Bektaşî fıkralarında, karakterin dinî veya kültürel normlara aykırı tutumları, uyumsuzluk yaratarak mizahı besler. Örneğin, bir fıkrada Bektaşî, tarlasını sel bastığında bunu Allah’ın ona “ortak olmak istemesi” şeklinde yorumlar. Bu alışılmadık yaklaşım, dinî algılara meydan okur ve dinleyicinin gülme reflekslerini harekete geçirir. Bektaşî’nin Allah’la senli benli konuşması, onun tasavvuf kültüründen gelen eleştirel bakış açısını yansıtır ve fıkralara derin bir anlam katarken mizah unsurunu güçlendirir.

Rahatlama Teorisi: Gülmenin, bastırılmış duyguların serbest bırakılmasıyla oluştuğunu savunan bu teori, Bektaşî fıkralarında hem dinleyicinin hem de karakterin mizahi rahatlamasını açıklar. Özellikle çatışmalı durumlarda Bektaşî’nin zekice manevraları, dinleyiciyi rahatlatır ve bu rahatlama gülmeyi tetikler. 

Makale, Bektaşî fıkralarının dinleyiciler üzerinde yarattığı etkiyi analiz ederken, bu fıkraların yerel kökenlerinden bağımsız olarak evrensel gülme unsurları barındırdığını belirtir. Bektaşî’nin normlara meydan okuyan tavrı, hem geçmişte hem de günümüzde toplumun eleştirel bakış açısını temsil etmektedir. Sonuç olarak, Bektaşî fıkraları, halk kültürünün mizah anlayışını derinlemesine anlamak için önemli bir kaynak sunar. Üstünlük, uyumsuzluk ve rahatlama teorilerinin birlikte uygulanması, bu fıkraların mizahi yapısını kapsamlı bir şekilde açıklamaya yardımcı olur. Bu analiz, sadece fıkraların güldürü gücünü değil, aynı zamanda toplumun kültürel ve düşünsel dinamiklerini de anlamamıza yardımcı olur.


1- “Bektaşîlerden biri, içkinin yasak olduğu devirde, bir şişe şarap almış. Cübbesinin altına saklamış

giderken padişah rast gelmiş: “Nedir o cübbenin altındaki?” diye sormuş. Bektaşî de “Abdest suyu

sultanım” demiş. Padişah “Çıkar bakalım şarap olmasın” deyince Bektaşî “Padişah hürmetine

şarap ol yâ mübarek” diyerek şişeyi çıkarır. Padişah bakar ki şarap. “Şimdi de su yap bakalım” der.

Bektaşî “Ben bu kadarını yaptım. Nüfûz-ı padişahî büyüktür. Ötesini de siz yapınız sultanım” der.


2- “Bektaşîlerden birisi ata binmek istemiş. “Yâ Ali” diye hoplamış, binememiş. “Yâ Hasan” demiş

binememiş. “Yâ Hüseyin” diye hoplayınca eyerle birlikte atın öbür tarafına düşmüş. Canı sıkılan

baba:

- Sizi tek tek çağırdım, gelmediniz. Sonra da hep birden yüklendiniz, demiş.”


3- Bektaşî’nin biri güpegündüz sokakta oruç yiyormuş. Bunu gören mahalle çocukları babayı

taşlamaya başlamışlar. Bîçare kaça kaça memleketten dışarı çıkıp çocukların elinden kurtulmuş.

O sırada hava kararıp ani olarak dehşetli, iri taneli bir dolu yağmaya başlamış. Zavallı baba hem

doludan kaçar, hem de havaya bakar şöyle dermiş:

- Yârabbi, sen de mi çocuklara uydun?”



Fıkralar için: Yıldırım, Dursun. (1999). Türk Edebiyatında Bektaşî Fıkraları. Ankara: Akçağ Yayınları.