İçe Dönük Ve Dışa Dönüklerin Beyinlerine Genel Bir Bakış

Beyindeki hangi bölüm bizi sosyal ve asosyal yapıyor? Öğrenelim.

Çevremizde bazen etrafındaki insanlarla haşır neşir, onlarla fazla aktivite yapıp bundan memnuniyet duyan insanların yanında, bazen saatlerce kitap okuduğu evden çıkmamak ve tek başına vakit geçirmekten fazlasıyla zevk duyan insanların varlığına şahidizdir.

Yıllarca kişilik kuramcılarının üzerinde durduğu ve sayısız araştırmalara konu olan bu içe dönüklük -dışa dönüklük özellikleri için öne sürülen bakış açılarından en ilginci benim için Biyolojik Kuramcılardan Hans Eysenck'in modeli oldu. Eysenck, içe dönük ve dışa dönük bireylerin kafalarına yerleştirdiği biyoaygıtlarla bu özellikleri gösteren bireylerin beyinlerindeki farklılıklara dikkat çekiyor bu doğrultuda. Sizce böyle kişilik özelliklerinin beyindeki aktivasyonlar ve uyarılma düzeyiyle ilgili olması yeteri kadar ilgi çekici değil mi? O halde öncelikle bu kişilik özelliklerini tanımlayarak, Hans Eysenck'in modeliyle devam edelim.


1) İçe Dönük ve Dışa Dönük Bireylerin Özellikleri Nelerdir?

A) İçe Dönük Birey

Çoğu zaman sosyal kaygısı olan bu insanların çekingen insanlarla benzer özellikler gösterme ihtimalleri daha yüksektir. İçe dönük insanları bir partide insanlarla şakalaşırken veya pistte çılgınlar gibi dans ederken görmek biraz zordur. Hatta bu kişiler en sessiz ortam olan kütüphanedeki ufak seslerden bile rahatsız olur. Onları böyle bir ortamda bile kütüphanenin köşesine çömelmiş, kulağında tıkaçla kitaba gömülmüş görmek alışık olunması gereken manzaralardandır. İçe dönük bireyi buna iten biyolojik sebeplerinden birine sonraki bölümde değineceğim.


B) Dışa Dönük Birey

Vaktini güzel bir şekilde doldurmak isteyen dışa dönük bireyi tatmin edecek olan şey, etrafında hep insanların olması ve bu insanlarla ardı arkası kesilmeyen sohbetlerdir. Partilerde ve sosyal etkinliklerde çokça yer almalarına şaşırmamak gerek. Evinde veya belli bir yerde, uzun süre vakit geçirmekten sıkılmayan içe dönük bireylere karşılık dışa dönükler daha hareketleri ve mekansal olarak bir değişimin içinde yer almak onları heyecanlandıran deneyimlerdir. Dışa dönük bireyler sürekli bir şeyler yapmaya iten ve onları hareketli tutumlara iten biyolojik sebeplerden birine sonraki bölümde değineceğim.


2) Hans Eysenck ve Biyolojik Model

Kişiliğin oluşumda kalıtım ve genetik faktörlere dikkat çeken Eysenck'in biyolojik modeli, psikoloji camiasında büyük yankı uyandırmayı başarmıştır. Bu biyolojik modelinde, beynin önemli bir kısmı olan beyin kabuğu yani neokorteks üzerine deneyler yer alır. Bu bağlamda gerçekleştirmiş olduğu deneylerden elde ettiği sonuçlar, yukarıda özelliklerini saydığım dışa dönük ve içe dönük insanlarla ilgiliydi.

Araştırmasına dışa dönük ve içe dönük bireyleri katıp kafalarına biyoaygıt takan Eysenck'in elde ettiği veriler gerçekten de bana eğlenceli gelmişti. Bu verilere göre içe dönük bireylerin neokortekslerinde yüksek bir uyarılma vardı. Dışa dönük bireylerin beyinlerinin bu kısmında ise çok az uyarılma olduğu görülüyordu. Bu sonuçlardan yola çıkan Eysenck'in geliştirdiği teorem de içe dönük bireylerin bu yüksek uyarılmadan rahatsız oldukları ve bundan dolayı daha fazla uyarana maruz kalmak istemeyip sessiz ortamlarda kalmak istemeleri yönündeydi. Dışa dönük bireyler ise daha fazla uyarılma ihtiyacı hissettikleri için daha hareketli ve sosyal ortamları tercih ediyorlardı.

Buraya kadar sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim:)