İlk İnteraktif Film: Kinoautomat (1967)
İnteraktif filmlerin ilk örneği Kinoautomat: One Man And His House
İnteraktif sinema denilince çoğu sinemaseverin ilk aklına gelen Netflix yapımı Black Mirror: Bandersnatch (2018) geliyordur diye tahmin ediyorum. Son zamanlarda ise yine Netflix yapımı olan Choose Love (2023) adlı yapım ile interaktif filmler yine gündeme geldi diyebiliriz.
Türün ne olduğu hâlâ tam oturmasa da en basit tabirle, seyircinin bir sinema filminin öyküsüne direkt etki ederek onu şekillendirmesi olarak özetleyebiliriz. Film başladıktan bir süre sonra belirli sahnelerde duraksar ve seyirciye iki veya daha fazla seçenek sunarak karakterin ne yapması gerektiğini ya da hikâyenin nasıl devam etmesi gerektiğini sorar. Bu durum film içinde belli ölçülerde tekrarlanır. İşte böylelikle eser sahibi ve seyirci ortak bir yeniden üretim gerçekleştirir. Her seçeneğin bir sonucu vardır ve film bu cevaplara göre ilerler.
Dijital platformların hayatımızın bir parçası olmasıyla bu tarz filmlerin gösterimi bir hayli kolaylaştı ve farklı farklı denemelerini görüyoruz.
Şimdi sizleri, hele bu tür yapımların sevenlerini oldukça şaşırtacak bir film ile tanıştıracağım. Bandersnatch gibi interaktif filmlerin atası, 1967 Çekya yapımı Kinoautomat: One Man And His House.
Film Mr. Novak isimli bir karakterin başına gelen muzip ve talihsiz olayları konu alıyor. Karakterin bulunduğu apartmanın yanmasıyla başlayan olaylar Mr. Novak'ı, yani bizi bazı seçimler yapmak durumunda bırakıyor. Kara komedi türünde olan bu yapım hiciv yoluyla demokrasiyi taşlıyor ve aynı zamanda kader kavramına da göndermeler yapıyor. Ama bu kısımlara detaylı olarak girmeyeceğim, yoksa yazı haddini aşar diye düşünüyorum.
Gelelim akıllardaki soruya.
1967 yılında nasıl bir teknoloji ile interaktif sinema yapılır?
Yönetmen Raduz Cincera'nın aklına, neden bir sonraki sahneye seyirci karar vermesin düşüncesi düşmüş ve bunu uygulayabileceği en mantıklı şekilde hayata geçirmiş.
Filmin gösterileceği salonun koltuklarına 'evet' anlamına gelen yeşil ve 'hayır' anlamına gelen kırmızı butonu olan bir cihaz yerleştirmiş. Böylelikle salondaki her bir seyircinin elinde kararını iletmesi için bir cihazı olmuş.
Filmin baş kahramanı Mr. Novak'ın ne zaman bir karar vermesi gerekirse, film duraksar. Film durduktan sonra sahneye bir görevli çıkar (bu başlarda yönetmenin kendisi olmuştur) ve seyirciye filmin nasıl ilerlemesini istediklerini sorar. Salondaki seyirciler ellerindeki cihazla kararlarını ve en fazla oyu alan seçenek ile film devam eder. Tabii bu kararın ardından makinist takılı olan filmi çıkarıp, seçilen kararın olduğu filmi makineye takar ve film devam eder.
Raduz Cincera böylelikle interaktif sinemanın tarihteki ilk örneğini yaratmıştır. Filmin beş sahnesinde seyircinin seçimine ihtiyaç duyan yapım için aslında 20 ek sahne çekmiş. Yani bir şekilde yine hikâye yönetmenin istediği gibi devam etmiş. Cincera burada zekasını konuşturmuş âdeta ve aslında yapım maliyeti oldukça yüksek olacak bu yapımı, daha düşük maliyetle tamamlamış.
Not: Aslında türün ilk örneği olarak William Castle'ın 1961 yapımı Mr.Sardonicus'un adı geçse de bu tam olarak doğru sayılmaz. Çünkü Castle, filminin sadece sonunu seyirciye sormuş ve o son oynamıştır. Herhangi bir interaktif sinema kaygısı değil sadece ticari birtakım olaylar yüzünden böyle bir tercih yapmıştır.
Fakat William Castle'ı da sizlere başka bir yazıda tanıtmak isterim. Çok manyak bir herif.